0

Mustafa Kemal Atatürk, bir Osmanlı Askeri.

"Yerli ve Milli Sanayi" için önemli adımlar attı, o şartlarda uçak fabrikası bile yaptırdı…

O böyle yapınca…

"Batı" da…

"Vay sen ha!" dedi…

Ve…

Atatürk'ü katletti!..

Ha unutmadan;

Atatürk'ün direktifiyle yapılan uçak fabrikasından bahsettik ya…

O uçak fabrikası, Atatürk'ün katledilmesinden sonra, "düdüklü tencere fabrikasına" döndürüldü.

Bunu yapan da…

Atatürkçüler değildi.

Kendilerine "Kemalist" diyen Atatürk istismarcıları idi!

Bir adam gerçekten Atatürkçü ise, "Yerli ve Milli" olana destek verir.

Bir adam gerçekten Atatürkçü ise "gezicilik" yapmaz; memleketin ambulanslarını, itfaiye araçlarını, otobüslerini yakmaz!..

'Şehit Savcımız'ın katledilmesine alkış tutmaz!..

Bunları asla yapmaz!..

Bizler…

Bunca tecrübeden sonra…

Atatürkçüler ile kendilerine Kemalist diyen "istismarcıları" ayırt edebilmeliyiz…

İkinci kategoride yer alanlara zerre itimat etmemeliyiz!..

Atatürk, üzerinden üniformayı çıkarmak ve askerin politikaya asla karışmaması gerektiğinin altını kalın hatlarla çizmek suretiyle,muhtemel darbelerin önünü kesmek istemiştir…

Kendilerine "Kemalist" diyenlerden bazıları ise "darbe" arayışından bir an olsun vazgeçmemiştir!..

Vazgeçmeyecektir!..

Atatürk yaşasaydı ve çok partili sistemde üst üste seçim kazansaydı…

Hiç şüphem yok ki, "Atatürk'ü devirmek için" darbe tahrikçiliği yapardı bu zihniyet!..

Bakın...

Kimileri, malûm "darbe davalarının" FETÖ tarafından kirli amaçlar doğrultusunda kullanılmasından hareketle, kendilerine "Kemalist" diyen "fırsatçı"lara"hoşgörü"yle bakmaya başladı…

Bu çok yanlış, çok tehlikeli!

"Denize düşen yılana sarılır!" diye diye bir yılanı bırakıp diğerine yakalanmak olmaz.

FETÖ, Atatürk istismarcılarının "Din" ve "Dindarlara" baskısından faydalanmış ve darbecilerin açtığı "hareket alanı"nı kullanmıştır!..

O sütü bozuk 28 Şubat sürecinde "yeşil renkli çiklet kağıdı kullanan şirketlerin" bile "düşman" kategorisine yerleştirilmesi, daha sonra "FETÖ" olarak Devlet kayıtlarına geçecek yapının"mağdurlar" arasına karışmasına yol açmıştır.

Ve dahi…

FETÖ hemen herkesi belli ölçülerde kandırmıştır ama ençok da "Atatürk'ün koltuğunda oturan Bülent Ecevit'i"kandırmıştır!..

Bülent Ecevit, FETÖnün başındakine bir vakitleradeta kefil olmuştur.

FETÖbaşı da, bu kefalete şükranını "Eğer Allah bana şefaat imkanı verirse bunu ilk Ecevit için kullanırım!" demek suretiyle dile getirmiştir.

Ecevit, yaptıklarını art niyetle yapmamıştır elbette.

Aldatıldığı için yapmıştır.

Şimdi…

Diyorum ki;

AK Parti camiası, "Bir vakitler FETÖ ile kolkolaydınız!" yollu sataşmalar karşısında hiçbir şekilde komplekse girmemelidir!

17-25 Aralık FETÖ darbe girişiminden nice zaman sonra, 'FETÖ'nün şirketlerine, FETÖ medya organlarına el konulmasına alenen karşı çıkanların", ihaneti görür görmez milletinin ve devletinin yanında yer alanlara saldırıları bir anlam ifade etmez!..

Bu bir.

İkincisi;

Türkiye darbe geleneği ile mücadele etmiş, bu mücadelesinde adım adım mesafe almıştır.

Erbakan Hocamız, o sütü bozuk 28 Şubat sürecinde darbecilerin pilini tüketmiştir.

AK Parti dönemindeki 27 Nisan E-Muhtırası'na, Kapatma Davası'na, 367 tezgahına karşı koyuş hamleleri de çok önemlidir.

Büyük Lider Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla 15 Temmuz darbecilerine hadlerini bildiren bu aziz millet, darbeci geleneğe bugüne kadarki en büyük darbeyi indirmiştir.

FETÖcüler darbecidir, Atatürk istismarcıları darbecidir, PKK'lılar vesaire…

Hepsi darbecidir!

Atatürkçüler darbeci değildir.

Bizler de sonuna kadar milli iradeden yanayız.

Atatürk'ün "hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözüne bağlılık ifade eden Atatürkçüler ile problemimiz yoktur.

Biz FETÖcülere karşıyız.

Biz Atatürk'ü istismar edenlere karşıyız ve dahi; PKK, DAEŞ, Siyonizm, vesaire…

Hepsine!..

Bundan sonra "aldanmaya" tahammülümüz yok.

FETÖ tasfiyesinden boşalan yerleri, kendilerine "Kemalist" diyen istismarcılara bırakmak, Türkiye'deki "darbe arayışlarının" tamamen bittiğini sanmak...

Yeni bir "aldanış"a kapı aralamaktır!

Bir bakar mısınız lütfen bugünlerde yaşananlara…

Müftülerimize nikah kıyma yetkisinin verilmesine ve Milletvekilliği illegal eylemle gasp edilen Merve Kavakçı Hanımefendi'nin Büyükelçi atanmasına ne çirkin tepkiler…

Bu tepkiler hangi mahfillerde organize ediliyor?..

Ve "Atatürk istismarcıları" aslında ne diyor?

Dedikleri aslında şu:

"28 Şubat şartlarını hatta çok daha ağır şartları elimize fırsat geçtiği an geri getireceğiz!

Elimize fırsat geçtiği an bütün 28 Şubat yasaklarını daha da ağırlaştırılmış bir şekilde geri getireceğiz!.."

Bunlar…

Merve Kavakçı Hanımefendi'nin şahsında, milli iradeye yönelen şiddet gösterisinden dolayı zerre pişmanlık duymuyorlar.

"Papazların, hahamların" nikah kıymasında sakınca görmeyenlerin (ki ben de görmüyorum), birer devlet memuru olan müftülerimizi, cami hocalarımızı "tehdit" unsuru olarak hedef almalarının, "28 Şubat zihniyetine milimi milimine sadakat"ten başka bir anlamı yoktur!..

Bunlar…

Ellerine geçen ilk fırsatta…

Kur'an kurslarına -yine- yaş sınırlaması getirecek, İmam hatiplerin kapısına -yine- kilit vuracak, başörtüsünü -yine- yasaklayacaklardır.

Bunlar…

Ellerine geçen ilk fırsatta…

Din adına ortaya çıkan illegal yapıların güçleneceği ortamı hazırlayacaklardır!..

İktidarları döneminde çifte vatandaşlığı özendiren zihniyetin, Merve Kavakçı'nın çifte vatandaşlığı üzerinden saldırıya geçmesinin"yerlilik ve millilik" ile uzaktan yakından alakası yoktur.

Bunlar yerli ve milli zihniyetli değillerdir.

Bunlar, Fransa'ya terör saldırısı olduğunda "Fransa çocuklarına ağlıyor!", Türkiye'ye terör saldırısı olduğunda ise "Türkiye teröre teslim!" manşetini atan zihniyetin takipçileridir!..

FETÖ'ye şu veya bu kıvamda aldanıldı, "28 Şubatçılar bunlara da zulmediyor!" sanıldı, hata edildi.

Şimdi de…

Yakın geçmişte yaşanan bazı hukuksuzluklardan dolayı, kendilerine "Kemalist" diyen bazı istismarcıların"darbeci zihniyetten" vazgeçtikleri, vazgeçecekleri düşünülürse..

Buna az da olsa inanılırsa büyük hata yapılır!..

Ve yine "pişman" olunur!..