Atatürk (bile) Genel Başkan olsa!..
CHP’de kavga bitmez; sürekli kurultay kavgaları, aralıksız kurultay hazırlıkları…
CHP’de yaşananları görüyorsunuz…
Yerel seçim neredeyse kapıya dayanmış, iç kavgalardan başlarını kaldıracak halleri yok!..
Recep Tayyip Erdoğan da “boks çuvalıyla” maç yapar durumda, oh ne âlâ Ana Muhalefet!
İçlerine girince bir tuhaf hissediyorsunuz kendinizi…
Gergin bakışlar, kin, nefret, kızgınlık, düşmanlık, öfke dolu nazarlar…
İktidara şundan veya bundan dolayı kızdıkları için CHP’ye oy vermeyi düşünenler dahil…
Milyonlarca vatandaşa, “Bunlar mı ülkeyi yönetecek, bırak Allah aşkına, Suriye’den beter oluruz!” dedirten iticilik…
Baksanıza şu hale, yerel seçim neredeyse kapıya dayanmış…
En güçlü oldukları İzmir’de bile aday belirleyene kadar doksan dokuz doğurdular adeta, İstanbul İl Başkanları Canan Kaftancıoğlu bir istifa etti, bir vazgeçti…
“İstemezük”çülük ruhlara işlemiş!..
Halk TV’de çatır çatır hücumlar; CHP’nin kendi değerlerine sahip çıkmak varken, merkez sağdan, Fazilet Partisi’nden “suni alıntılar” yaptığını söylüyor ve Kılıçdaroğlu yönetimini “Kemalizm”e yeterince sahip çıkmamakla suçluyorlar!..
“Devrimci kadrolar”la yürümek varken, “Başka yerlerden getirilen” kişilerden medet umuyormuş Kılıçdaroğlu!..
“İşte Canan Kaftancıoğlu, işte size o mânâda devrimci!” diyorsunuz…
Hayır…
Onu da beğenmiyorlar…
Onu da yeterince “ulusalcı” bulmuyorlar!...
Neleri ve kimleri istemediklerini biliyor gibiler ama neleri ve kimleri istediklerini bilemiyorlar!..
Tam mânâsıyla “kimlik bunalımı”.
Nasıl biri, nedir kafalarındaki, genel başkanlık koltuğuna kim otursa mutlu olurlar mesela?..
Çok sordum bunlara, “Kim” dedim;
“Gönlünüzdeki nasıl bir isim?..”
Uzaylılardan değil, burada olanlardan bir isim gösterin!..
Yok!..
Üzerinde uzlaşabildikleri bir isim yok, hiç kimseyi beğenmiyorlar…
Atatürk kalksa yerinden ve genel başkanlık koltuğuna otursa yeniden, hiç şüphem yok, iki sene sonra onu devirmek için de kurultay hazırlığı başlatırlar!..
Sürekli olarak “kriz” üretiyorlar…
“Kriz” olmadan nefes alamıyorlar adeta, iç kavgalarının biteceği yok, çünkü niçin kavga ettiklerini, neyin mücadelesini verdiklerini bilmiyorlar!
Geçtiğimiz günlerde “Hayırla yâd edelim!” diyerek CHP’nin diplomat vekillerinden Merhum İnal Batu’nun sözlerini hatırlatmıştık…
“Ne olacak bu CHP’nin hâli?” diye sorulduğunda…
Demişti ki Merhum Batu:
“Bu CHP’nin olmaması olmasından çok daha iyidir! CHP’nin yapacağı en iyi şey kendisini fesih etmektir. Bugünkü dünyada bugünkü CHP anlayışının yeri kalmamıştır. Bugünkü CHP sol bir parti değildir, Atatürkçü bir parti değildir, sağ bir parti değildir…CHP’nin ontolojik problemleri vardır…”
Yani…
“Kimlik Bunalımı” dedikleri!..
Sürekli olarak kavga ediyorlar, kendi zeminlerini aşındıran zımpara gibiler…
Ara sıra, “CHP’de demokrasi var, biz diğerlerine benzemeyiz” diyerek “iç ferahlatmak” istiyorlarsa da…
Boş!..
Sağlıklı düşünebilen bir insan, sürekli olarak kavganın, gürültünün olduğu bir “apartman”da yaşamak istemez herhalde.
İktidara kızdığı için CHP’ye oy vermeyi düşünenler, kendilerini CHP’li saymasınlar; CHP tabanındaki garibanlar da öyle…
CHP’lilik başka bir şeydir, CHP’lilik aslında, en koyu CHP’linin bile ne olduğunu bilemeyeceği kadar “başka” bir şeydir!..
Bunların içinde, yirmi seneden fazla yaşadım…
Kendimi bildim bileli anlamaya, gerçekten anlamaya çalıştım…
Hangi konuda ne düşünürler, neden memnun olurlar, nasıl bir yaşam tarzını benimserler, Batı’ya ve Doğu’ya bakışları nasıldır?..
İnsan Hakları, Özgürlükler, Din, Diyanet, Kadın, Erkek, Aile, Eğitim, Kültür…
Hangi alanda ne düşündüklerini kesinlikle anlayamadım!...
Kendilerini anlatmalarını istedim her fırsatta, anlatabileni bulamadım.
Ne isterler, nasıl bir dünya tasavvur ederler?..
Gerçekten bilmiyorum!..
Rahmetli İnal Batu da, o camiayı benden çok çok daha iyi bildiği halde, anlayamamış olmalı ki…
“CHP’nin yapacağı en iyi şey kendisini feshetmektir.” demiş…
Daha ne desin!..
