Atanmışların atarlanması!
"Sayın Başbakanım, açılışımızın bilmem kaçıncı sene-i devriyesine teşrifleriniz bize onur verecektir."
Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a, Genelkurmay Başkanı'na, bakanlara vs. buna benzer içerikte tonla davetiye geliyordur.
Devlet erkanını misafir etmek, ağırlamak, açılış protokolünde onları aralarında görmekten 'mutlu' olacak birçok kurumumuz var.
***
Yıllardır bu nazik davetleri kırmayarak AYM'lerin, Danıştay'ların, Yargıtay'ların açılışına koşturan seçilmiş Başbakan'ın ve hükümet üyelerinin başına ne gelir? Azarlanmak, fırça yemek!
Önceki günkü Danıştay açılışında yaşananlar için söylemiyorum. Genel olarak biz de devlet erkanını hazır bulmuşken "Fırça" atmaya girişen bir vesayet takımı vardır.
Artık siyasi bir gelenek haline getirdikleri bu "Fırça atma gösterileri"nde seçilmişlere karşı atanmışların atarlanması tiyatrosunu izleriz.
Bundan ne Özal kurtulabildi ne Demirel ne Ecevit ne Çiller ne de diğer Başbakanlar.
***
Mesela 28 Şubat'ın debdebeli günlerini bir hatırlayın.
Bu "Bağımsız yargı" nasıl da koştururdu darbeci askerlerden 'brifing' almak için.
Bugünün pop sosyologları, Başbakan'dan nefret eden köşe yazarları vs. o günlerde askerden brifing alan bu yargı mensuplarını keyif içinde izler ertesi gün de köşelerinden ahkam keserdi.
Köşe yazarları, askerin seçilmişe attığı fırçanın keyfini sürer sonra diğer fırçaları beklerlerdi.
AYM, Danıştay ve Yargıtay açılışlarında bu kez Cübbelilerin seçilmişlere attığı fırçayı manşetlerinde ve köşelerinde baş tacı ederlerdi.
Mevzu çok da önemli değildi. Fırçayı atan asker de olsa yargıç da olsa fark etmezdi. Önemli olan seçilmiş siyasetçinin bu fırçaya muhatap olmasıydı. Bu da köşe yazarlarının dört köşe olmasına yeterdi.
***
Yargı vesayeti üzerinden siyaseti bloke etmek için her açılışın gösteriye dönüştürülmesinden gına geldi artık.
Başbakan'ın, Haşim Kılıç'a Anayasa Mahkemesi'nin açılışında gösterdiği tahammül, bu kez Baro Başkanı'nın yanlışına karşı patladı.
Çünkü bu gidişe birinin artık dur demesinin vakti geldi ve geçiyordu.
Feyzioğlu'nun konuşmasının siyasi içeriği, üslubu ve süresini kat kat aşması bardağı taşırdı.
Baro Başkanı'nın konuşmasını son harfine kadar dinleyen, lafını kesmeyen ve ancak sözünü bitirdikten sonra eleştirilerini sıralayan Başbakan haklıdır.
Üç kez uyarılmasına karşın imalı bir tonla üç kez "Bitirdim, bitirdim, bitirdim" deyip "Yüreği taş kesilmiş olanlar bana kızsa da" diyerek lafını uzatan Feyzioğlu, cevap hakkı ile olmayan devlet erkanına karşı ayıp etmiştir. Bir TV programında bile ismi geçin kişiye cevap hakkı tanınırken bu tür açılışlarda misafir olarak oturtulan iktidar yöneticilerine tek satır cevap hakkı tanınmaması garabettir.
***
Feyzioğlu'nun daha sonradan "Ben hakaret etmedim" demesi doğru. Başbakan da zaten ona hakaret ettiği için değil Van Depremi sonrasında yapılanlar hakkında "yalan ve yanlış" konuştuğu için "edep"ten bahsetti.
Van Depremi ve sonrasındaki günlerde devletin ve STK'ların sahada çalışma şartlarının ne kadar ağır olduğunu hatırlayın. PKK, deprem üzerinden hem sivil yardım kuruluşlarına hem de elini uzatmak isteyen devlete karşı, depremi tam bir propaganda unsuru haline çevirdi.
Feyzioğlu'nun, Çözüm süreci ve Kürt sorunu ile iç içe geçmiş bir propaganda zemini haline getirilen "Van depremi" üzerinden 'Devlet'in bütünlüğünü ilgilendiren bir konuya dalması Başbakan Erdoğan'ı çok kızdırdı.
Depremden bu yana illegal örgütlerin devlet aleyhine kışkırtma ve manipülasyon bahanesi olarak kullandığı Van Depremi, konusunda ülke güvenliğini ilgilendiren boyutta çalışmalar yapılıyor. İlk günden yaralar sarılmaya çalışıldı. Marmara Depremi, Bingöl, Erzurum, Afyon depremlerinde gösterilemeyen bir refleksle Van'a giden, imdada yetişen bir Hükümet'i Van depremi üzerinden vurmaya kalkmak, sadece üslup meselesi değil siyasi bir meseledir.
Her neyse.
Böylelikle yargı vesayetinin siyasi blokaj için kullandığı bir şamatanın da miadının dolduğunu görmüş olduk.
***
Bu kısır döngünün kırılmasına vesile olacak reddiyeyi önceki gün Başbakan Erdoğan açıkça deklare etmiş oldu.
Bundan sonrası için üç önerim var:
1- Bundan sonra bu tip "Atanmışın seçilmişe atarlanma gösterileri" son bulsun.
2- Açılış yapanlar kendi aralarında kapalı devre törenler yapsın.
3- Bunlar olmuyorsa Başbakan kendisi gitmek yerine bu tür açılışlara bir yardımcısını göndersin.