Ataerkillik, samuray kılıcıyla öldürüyor!
Her gün hayallerin ötesinde vahşetlere tanıklık ediyoruz. Ataşehir’in ortasında katil Can Göktuğ Boz, Samuray kılıcıyla hiç tanımadığı Başak Cengiz isimli bir insanı katletti. Genç bir mimar olarak hayatını kurmak için koşuşturan genç bir kadının, sokak ortasında eril vahşete kurban edilmesinin hiçbir açıklaması bulunmamaktadır. Her gün kadınlar, morali bozuk, kendilerini iyi hissetmek isteyen, kendilerine hiçbir şekilde itiraz etmek edilmesini istemeyen erkekler tarafından vahşice öldürülmektedir. “Kurtlar Vadisi”, toplumu bir vahşet ve şiddet bataklığı haline getirmiştir. Kurtlar bataklığında, kadınların yaşam hakkı her gün ortadan kaldırılmaktadır.
Başak
Cengiz’in katili, işlediği vahşeti gayet bilinçli, planlı ve istendik bir
şekilde gerçekleştirmiştir. Vermiş olduğu ifadede ceza indirimi almak içinde
kirli ve karanlık ruh halini öne sürmeye devam etmektedir: "Olay günü
sinirlerim ve moralim bozuktu. Bir anlık öfkeyle istemeden yaptım.. Maktulü
tanımıyorum. Çantamdan kılıcı çıkarıp maktule 4 kere sapladım diye
hatırlıyorum. Sonra eve gittim, üzüntüm ve moralimin bozukluğu geçti. Normalde
böyle bir insan değilim, ben de kendime şaşırdım. Pişmanım." Sokak
ortasında bir kadını Samuray kılıcıyla öldürmeyi en ince detayına kadar planlayacak
kadar aklı ve bilinci yerinde olan bu vahşi yaratık, bir kadını öldürmek
suretiyle tatmin ve mutlu olmaktadır.
Kadın
cinayetleri, planlı ve bilinçli bir şekilde katil erkekler tarafından
yapılmaktadır. Erkekler, psikolojileri bozuk diye kadınları öldürmemektedirler.
Hastalıklı ve vahşi ataerkilliğin oluşturduğu erkeklik kimliğinden dolayı
kadınları öldürmenin kendilerine tanınan bir imtiyaz olduğunu sanmaktadırlar. Kadınlara
yönelik işledikleri cinayetlerden sonra katil erkekler, “psikolojileri bozuk”
yalanının arkasına sığınıp daha az ceza almanın yollarını bulmaya çalışıyorlar.
Başak Cengiz’in katili, işlediği vahşetten sonra kendisini mağdur konumuna
sokarak daha az ceza almanın yollarını aramaktadır. Katil erkekler için sahte
sorunlar icat etme şeklindeki alışkanlıktan artık vazgeçmeliyiz. Katil erkek
üreten bir bataklığa niçin dönüştüğümüz konusunda gerçekçi bir şekilde
kendimizle yüzleşmeli ve kendimizi sorgulamalıyız. Kendimizle samimi bir
şekilde yüzleşmeden, sorgulamadan ve erkekliğimizi arındırmadan toplum olarak bir
katil erkekler bataklığı olmaktan kurtulamayacağımızı unutmamalıyız.
Başak
Cengiz’in katili, profesyonel cinayet işleyebilecek bilişsel donanıma ileri
düzeyde sahip biridir. Katil şöyle demektedir: "Bir bayan şahsı
bıçaklamayı düşündüm. Sitenin önündeki kaldırımda bir müddet yürüdüm, bir
bayanın gelmesini bekledim. Daha sonra bir bayanın kaldırımda yürüdüğünü
gördüm, arkasından yürüdüm vurdum… Evden çıkarken birini öldürmeyi
planlamıştım. Bir erkeğe saldırsaydım bana karşı koyabilirdi. Bu sebeple bir
kadın öldürmeye karar verdim.” Kadını korumasız, çaresiz, zayıf ve bağımlı
gören erkek katil, istediği yerde ve zamanda istediği kadını öldürmek konusunda
kendisini güçlü, karar verici ve uygulayıcı konumunda görmektedir. Başak
Cengiz’i öldüren katilin bütün kirli, karanlık ve kanlı kişiliği, bu ifadede
kendisini bütün açıklığıyla ortaya koymaktadır.
Her türlü
yasal boşluğu bilen erkek katiller ve onların savunucuları, sahte psikolojik
yalanlar üstünden vahşet yapma imtiyazlarını sürdürmenin peşindedirler. Başak Cengiz’in
katilinin 14 yaşından beri psikolojik tedavi gördüğü ileri sürülerek gözetim
altında tedavisinin yapılması talep edilmektedir. Katilin ailesi, vahşi bir
katil olan çocukları konusunda şimdiye kadar hiçbir ahlaki ve vicdani sorumluluk
yüklenmemişlerdir. Bu, 14 yaşından beri katilin toplum içinde patlamaya hazır
bir bomba gibi yaşadığı anlamına gelmektedir. Sorun, bu vahşilere psikolojik
tedavi hizmeti sunmakla çözülmeyecektir. Sorun, bu vahşilere karşı kadınların,
çocukların, kısacası bütün insanların etkili bir şekilde korunamamasından kaynaklanmaktadır.
Ataerkil
kültürün şiddetle özdeş şekilde inşa ettiği erkek katillerin, kolay bir şekilde
silaha ve diğer şiddet araçlarına ulaşmalarının ölümcül sonuçları olmaktadır.
Samuray kılıcı koleksiyonu olan Başak Cengiz’in katili, bir kadını öldürerek
içindeki erilliği tatmin etmektedir. Katilin bütün ataerkil vahşiliği, Samuray
kılıcında temsil edilmektedir. Samuraylık, erkeklik, cesaret, onur, adanmışlık
ve kahramanlık gibi bütün ataerkil saplantıların Japon kültüründeki
karşılığıdır. Katil, ataerkil sapkınlıklarını Samuray kılıcına olan
bağımlılığıyla tatmin etmekte ve ataerkilliğin ürettiği erkekliğini doyurmak
için bir kadını sokak ortasında bilinçli ve planlı bir şekilde öldürmektedir.
Ataerkilliğe
teslim olmuş bir toplumun normalleşmesi mümkün değildir. Siyaseti, eğitimi, trafiği,
sokağı, ulaşım araçları küfürle, hakaretle ve nefretle dolu olan bir toplum,
her gün daha ağır hasta haline gelmektedir. Ataerkillik, merhameti, sevgiyi,
saygıyı ve eşitliği öldürmektedir. Başak Cengiz’i öldüren Samuray kılıcı
değildir. Başak Cengiz’i öldüren şey, Samuray kılıcında ortaya çıkan kanlı, kirli
ve karanlık ataerkilliktir.