At izi, it izine karıştı
Her şey iç içe, hak ve batıl savaşları her dönem olduğu gibi devam ediyor. Niyet ve samimiyet doğru izi bulmada olmazsa olmazımız. İpler kötü niyetli insanların elinde olduğu sürece bu karışıklık devam edecek gibi. Bizler böyle günlerde doğru izi nasıl takip edebiliriz sorusu ile muhatap durumundayız.
Doğru kavramı evrensel olmakla birlikte, bugün kime ve hangi şartlara göre soruları ile boyut değiştirebiliyor. Doğruya ulaşmak için sürülen izler bazen insanı aldatarak yanlışta ısrarcı hale de getirebiliyor.
Kavramların ve ortak değerlerin iç içe Arapsaçı gibi kör düğüm olduğu günlerden geçiyoruz. Dünyanın çivisi kopmuş ya da kopartılmış. Dün savunduğumuz ve uğruna canımızı seve seve vereceğimiz değerlerin, bugün içinin oyularak boşaltıldığını görebiliyoruz.
Dünün doğru gibi gelen izlerini takip edenlerin günümüzde düştükleri gayya kuyuları ister istemez insanın sinirlerini alt üst ediyor. Örnek mi istersiniz? Hangi konuda dersek her konuda örnek çok maalesef.
Ülkemizin doğusundan batısından çok sayıda örnek vermek mümkün. Son günlerde ağızlarda sakız haline getirilerek bir vakfımız üzerinde operasyon yapılıyor. Kişisel hatalar kurumsal sonuçları ile yorumlanarak adeta aklımızla dalga geçiliyor. Kendi kıçında ki mertekten bihaber akıl daneler başka birinin gözündeki bir zerreden operasyona utanmadan sıkılmadan başlayabiliyor. Yol aynı ama niyet farklı.
Ülkemizin doğusunda adı konulmamış fiili bir savaş var. Devletimizle milletimizle ve bütünlüğümüze dinamit koyan bu savaşı farklı kulvarlara çekerek demokrasi, hak, hukuk mücadelesine devşirmek isteyen güruhlar var. İt izi sürenlerle at izi sürenlerin yolunda hiçbir benzerlik yok. Yol açısı 180 derece.
Mesleğimle ilgili örneklerde azımsanmayacak kadar çok. Ama konumuz dışında.
Kurtlar sisli havayı sever denir. Mankurtlarda sisli ve puslu havayı çok seviyorlar. Öyle çok seviyorlar ki ortalık toz duman olsun diye yemedikleri herze kalmadı.
Dünün benzer günlerinde dedelerimiz ne yapmış diye bakmak en doğrusu gibi geliyor bana. Hak batıl savaşı sadece günümüze has bir mücadele değil. İnsanlık tarihi ile beraber başlamış. Kıyamete kadar da sürecek. Dedelerimiz böyle günlerde az konuşmuş çok iş yapmış. Söz gümüşse sükut altın sözüne uygun davranarak önlerine çıkartılan badireleri bir bir aşmasını bilmiş.
Değerli dostlar gün, gözlerimizi dört açma günü. İhanet şebekeleri her türlü kutsalımızla acımasızca oynamaya ve onları değersizleştirmeye var gücü ile devam ediyor. İzleri birbiri içerisinde öyle oynatıyor ki, şeytana pabucunu ters giydirir tarzında.
Cambaza bak oyunu sahnelerde. Rahmetli Necip Fazıl'ın Sakarya türküsünde tanımladığı oluklardan akanlar bile karıştırılmış. Adeta kir ve nur sanki birlikte akıtılıyor.
Kurtulanlardan olmanın tek yolu niyetlerimizdeki samimiyet. Aynalar ise samimiyetimizin kurtuluşumuz için yeterli olup olmadıklarında en doğruyu söyleyen doğrucu davudlarımız.
Gerçekler yüzleşildiğinde acı da olsa bizi kurtarabilir. İki dünyamızı berbat etmeden aynalarla yüzleşerek içimizde taşıdığımız gerçek niyetlerimizle halleşelim.
Halleşelim ki ,bu dünyadan göçmeden önceki son çıkışımız bizi ebedi alemde hayal ettiğimiz güzelliklerle buluştursun. Yoksa evet yoksa farkında dahi olmadan kaybedenlerden oluruz. Sağlık ve mutluluk dileklerimle.