At gözlükleriyle nereye kadar
Dostlar seçim dönemi gerilerde kaldı . Önümüzde nerede ise dört yıl gibi uzun sayılabilecek bir süre var. Sen ben tartışmasını da bir yana bırakarak herkesin el ve gönül birliği ile bu ülkenin kalkınmasına katkıda bulunacak bir yerlerinden tutması ve iteklemesi gerekiyor.
Dünya zindeleri eskiden saman altına suyu verir ve gelişmelere göre de sarı yada kırmızı kartını çıkartarak seçtiği oyuncuları cezalandırıldı. O dönem bitti artık. Soysuz medyanın belki de yaptığı en soylu eylem bu olsa gerek .Hiç bir şeyin gizli saklı ve kapalı kapılar arkasında planlanmasına müsaade etmiyor artık.
Aslında meselenin aslını anlama ve anlamlandırmasında önemli bir rolü bile var. Dünya zindeleri Demokrasi hak hukuk hürriyet gibi makyajlı kavram ve kelimelerle halkları aldatamayacağını anladığı için her ne halt yiyorsa açık ederek ve hatta gözlerimizin içine bakarak yapıyor.
Böyle olunca da mazlumlar sessiz yığınlar ordusu her geçen gün güç kazanıyor.
Cumhurbaşkanımız bu gerçeklikten olsa gerek sessiz yığınlar ordusuna sık atıfta bulunarak mazlumların ahına da güvenerek Allahtan başka kimseye boyun eğmeyeceğini her fırsatta açıl seçik beyan ediyor.
Teamülmüş vs hiç taktığı yok. Bu duruşundan dolayı mazlum halklar onu bağrına basarken bu halkların zalim diktatörleri başkanımızı hiç ama hiç sevmiyor hatta tuzak üstüne tuzaklar kurarak bir an önce alaşağı etmenin peşinde olduklarını dahi gizlemiyorlar.
Çok şükür şu ana kadar bu hayallerini gerçekleştiremediler.
Güneyimizdeki ülkelerin hepsinde başarılı oldular .Irak Suriye Libya Tunus Mısır hatta tüm Arabistan da bu sayede istedikleri şekilde atlarını oynatabiliyorlar.
Bizde ise içimizdeki at gözlüklüler göremese de çok şükür nal toplamakla meşguller. Amerika müttefikimizin(!) ipe serdiği unlardan haberdar olmayanlar için kısa bir bilgi paylaşımı yapmak istiyorum.
Alçaklıkta bir seviyedir dedirtecek bir duruşu güney komşumuz Suriye’de sergiliyor. Şöyle ki, kendi piçi olarak türettiği DEAŞtan Suriye halkını korumak için PYD/PKK ile birlikte çalışması zaruretmiş ve Türkiyeli dostlarla bu konuda anlaşamıyorlarmış.
Bu şerefsizliğe sade insan ırkı değil hayvan ırkı bile güler ancak bu algıyı satma pazarlığı için hala ülkemizdeler ve bizi eski Türkiye sanmaya da devam ediyorlar. İşin en garibi ise bizdeki dolar ve soğan edebiyatı yapan dinozorlar ve cüce zekalılar hala bu durumdan vazife çıkarma peşinde yeni bir ekonomik krizi bekliyorlar. Bindikleri gemi batarsa kendilerinin kurtulacağını zanneden zavallılara Saddam’ı Kaddafi’yi mumla arayan mazlum halkları hatırlatır ve gittiğiniz yol yanlış yol derim.
Ülkemiz dimdik ayakta ve kafirlerin dişlerini dökmek için demir bilye gibi de sağlam. Ne Oslo süreci ve çukurcular ne gezi kalkışması ve nede 15 temmuz hiç birisinde başarılı olamadılar. Son 5 yılda üst üste yapılan seçimler ile bu süreci başarı ile atlattık.
Şimdi çalışma üretme ve ülkemizi kalkındırma zamanı. Dedikodu ederek birbirimizi yıpratarak enerjimizi boşa harcama zamanında değiliz. Herkes eteğindeki taşı döksün bir tuğla da benden diyerek başlasın.
Bizim bizden başka dostumuz yok evrensel gerçekliğini hatırlatarak makalemi sonlandırıyor sağlık ve mutluluk dileklerimle diyorum.