Asrın seçimlerine doğru
2023 seçimlerinin önemi sadece bizim yaşamakta olduğumuz 2 asırlık süreç ile alakalı olsa bu kadar önem arz etmeyebilirdi. Avrupa’dan ABD’ye, Çin’den İngiltere’ye kadar, Rusya’dan Mağribe… her ülkenin gündeminde 14 Mayıs’ta yapılacak olan Türkiye seçimleri var.
Çünkü Türkiye'de yapılacak olan 14
Mayıs seçimleri saydığımız ülkeler ve bulundukları havzadaki devletlerin
geleceğini direkt ya da dolaylı olarak etkileyecektir. Türkiye'nin birlik ve
beraberlik içinde, güçlü ve kararlı bir şeklide karşı koyması halinde Batı
sömürgeciliği, asırlardır milletlere reva gördüğü insanlık dışı muameleye artık
devam edemez. Dünyanın neresinde olursa olsun mağdur ve mazlum olan milletler
Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın “Dünya 5’ten Büyüktür” çıkışını serlevha etmişlerdir. Kendi
ülkeleri için tasarladıkları gelecek Türkiye’nin onurlu, eşitlikçi, bağımsız
çizgisidir.
Bunun farkında olan ABD ve Batı, yeni
yüzyılın yine kendi despot ve post-humanist projeksiyonuna uygun olmasını arzu
ediyor. Lakin bu arzularının önüne geçen bir ülke var:
Türkiye!
Osmanlı sonrası ve bilhassa cihan
harbinden sonra kurulan genç devlet, içerdeki farklı unsurlara karşı başlattığı
kavgalar yüzünden kendisine dayatılan, “küçük
ol, küçük düşün” talimatını 80 yıl sürdürdü. Hemen hemen bütün kesimlerle kavgalı
olan CHP zihniyeti ülkeyi Batı’nın emir eri haline getirdi, öyle ki otomobil
yapmamız bile NATO’nun iznine tabi idi, vermediler izni.
Bu seçimlerin Batı için bu kadar
önemli olmasının diğer bir sebebi de devlet geleneği en eski birkaç milletten
biri olan Türklerin diğer etnik ve dini unsurlarla oluşturacağı güç birliğinin müstekbirlere
karşı çıkması muhtemel siyasi, iktisadi, jeopolitik ve teo-stratejik sorunlar
olsa gerek. Bilhassa teo-stratejik ölçekte yapılan değerlendirmelerde farklı
inançlardan olan toplum ve bireylerle en iyi anlaşabilen, onlara huzur içinde
inançlarını yaşatabilen Müslüman Türkler olmuştur.
İşte ABD ve NATO’nun asimilasyoncu,
kitle katliamlarıyla imhacı politikalarının gelip değdiği ve dolayısıyla
döndüğü yer Anadolu Coğrafyasıdır. Bu sebeple diyorlar ki “Anadolu düşmeli!”
Düşerse Anadolu bir asır daha belini
doğrultamayacak ve belki de tarih bizi daha ağır cezalara çarptıracak çünkü
Batı/ABD’nin planı o kadar açık ve seçik ki bunu görmemek ya da görüp bu kirli
plana karşı koymayan milletler daha ağır cezaya müstahak olurlar.
Anadolulu olan biteni görüyor.
Kurulan ittifakların;
Hedef,
Amaç,
Strateji ve sonrasında gelişebilecek
durumları görebiliyor. Yoksa ilkokul okumamış bir Anadolu hanımı ile
İngiltere’nin önde gelen aydınlarının sözbirliği etmelerinin izahı var mı?
Çünkü her iki kesim de 6 artı 1’li masa için, “Türkiye'nin durdurulması için el ele veren muhalefet” der miydi?
Bunu Anadolulu slogan, klişe olarak değil, inanın ikna edici gerekçeleri ile
dile getiriyor.
Yurt dışı konferanslarımda ister
Türkiyeli ister diğer Müslüman ülke vatandaşları olsun aynı şeyi söylüyorlardı:
Türkiye düşmesin, Türkiye düşerse hiçbirimiz başımızı kaldıramayız. Dolayısıyla;
Almanya’da yaşayan Anadolulu Ayşe ile
Sivas’ta yaşayan Ayşe aynı duyguları, düşünceleri farklı sözcüklerle dile
getiriyorsa bu, Batı çok açık verdi
olarak yorumlanabilir zira Batı hakikaten bu sefer gizlisi saklısı olmayan
yöntemle toptan saldırdı. Saldırırken de ahlaksızlık yaptı yaptırdı:
Çin sokaklarında COVİD-19 dolayısıyla
ölenleri: Burası Türkiye(!)
Fransa’daki kanlı gösterilerin
görüntülerini: Burası Taksim diye manşetlere
çekmeleri topluma karşı en büyük medya ahlaksızlığıdır.
Hibrit savaş böyle bir şey;
Her yönden, çok değişkeni olan savaş…
Türkiye ne mi yapacak?
Milletin; bu basiretli, ferasetli,
her seçimde zekâsını gösteren bu aziz milletin vereceği karardan daha saygın
bir kararı beşeri ölçekte tanımayız;
Millet ne derse o!
Millet ne mi der?
Millet:
‘Bana ne Amerika’dan,
Bana ne Batı’dan!’ diyecek
biiznillah…