Asrın hastalığı
İnsanoğlunun gaflet ve nisyanı
sebebiyle en çok yaptığı hatalardan biri de zaman israfıdır. Zaman, Yüce
Allah'ın insanlara verdiği çok büyük bir nimettir. Dünya hayatında her şeyi
satın almak veya geri getirmek az-çok mümkündür, lâkin geçen zamanı asla... Hal
böyleyken hiç birimiz paramızı çöpe atmayız veya kibrit çakıp yakmaz. Ama
hiçbir para ve servetin satın alamayacağı kadar değerli olan zamanımızı, nasıl
da hoyratça harcayıveririz.
Allah Kur’an-ı Kerim’de sabaha,
kuşluk vaktine, gündüze, geceye, güneşe, aya ve asra, yani zamana ve onu
oluşturan her parçaya, mükerrer defalar yemin etmektedir. Bilindiği üzere Allah
(cc) bir şeye yemin ediyorsa, orada önemli ders ve hikmetler vardır. Bu
hikmetlerden sabit olan ikisi şudur:
1. Zamanın değerini anlatmak.
Bizzat yaratıcısı olan Allah (cc) tarafından yemin edilmeye layık görülmesi,
zamanın ne kadar değerli olduğunu anlatır. 2.
Ondan sonra gelen konunun önemine dikkat çekmek…
“Asra yemin ederim ki, İnsan gerçekten ziyan içindedir. Ancak iman edip
iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye
edenler müstesnadır.” Büyükbir
müfessir olanİmam-ı Kurtubi,
Kur'anın tamamını tefsir etmiş olmasına rağmen, şöyle der: “Benim için Asr’ı en
güzel tefsir eden, bir fakirin sesi oldu. Bağdat sokaklarında yürürken, bir ses
duydum. “Ey Müslümanlar, sermayesi
eriyen şu fakire yardım edin” diyordu. Sesin geldiği yere doğru yürüyünce,
baktım ki bir fakir kar satıyordu. Kar’ını satmak içinde o söylerle
çağırıyordu.
Bu fakir ne kadar daha çabuk ve
ne kadar daha çok kar satarsa, kendisi için ahiret sermayesi olacak. Aksi
halde, sıcak çöl ikliminde ve güneş altında eriyip giden karın ne ona ne
başkasına bir faydası yok… Düşündüm ki, bir insanın ömrü de güneş altında
eriyip giden kar misali, her an geçip gitmektedir. Ne kadar daha çabuk ve daha
çok bir kısmını hayırlı amellerle değerlendirirse kendisi için ahiret sermayesi
olacaktır. Aksi halde ömür geçip gitmektedir. Dünyanın bütün saatlerini
durdursak da zamanı durduramayız.
Kur’an’ı Kerim birçok ayette,
Allah (cc) ın verdiği ömrü iyi değerlendirmeyip mahşere eli boş gidenlerin
pişmanlığına dikkatlerimizi çeker. Zamanı israf edenlerin de bir gün pişman
olacaklarını anlatır: “O gün cehennem
getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ne
faydası var! (İşte o zaman insan:) "Keşke bu hayatım için bir şeyler yapıp
gönderseydim!" der.” (Fecr 89/23-24) “Onlardan birine ölüm gelince: "Rabbim! (ne olur) Beni geri çevir,
belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, salih ameller işlerim" der. Hayır;
bu söylediği sadece (boş) kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar
arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır.” (Muninun
23/99-100)
"Rabbim, beni yakın bir
süreye kadar erteleseydin de sadaka verip iyilerden olsaydım!" diyen
zavallıya cevaben, Allah (cc) şöyle buyurur: “Allah süresi geldiği zaman hiç
bir canı ertelemez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Münâfikûn, 10,11)
Onlar Cehennemde: “Rabbimiz! Bizi çıkar,
(önce) yaptığımız (kötülükler) yerine iyi işler yapalım diye feryad ederler.
Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı
da gelmedi mi? (Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın (azabı)!” (Fâtır,37)
Efendimiz (sas) in şu hadisleri,
zamanın önemine dikkatimizi çeken sadece birkaç örnektir: "Mahşer günü kendi kendisini kınamayacak hiç kimse yoktur. İyi
insan “neden iyiliklerimi artırmadım” diye kendini kınar. Kötü insan ise,
“neden kötülükleri terk etmedim” diye kendini kınar.” (Tirmizî) “İki nimet vardır ki, insanların çoğu
onların kıymetini bilmez, aldanır. Onlar, sıhhat ve boş vakittir.” (Buhârî,
Müslim ve Tirmizî) “Beş şey gelmeden
önce beş şeyi ganimet bil: İhtiyarlığından önce gençliğini, hastalanmadan önce
sıhhatini, fakirliğinden önce zenginliğini, meşgul zamanlarından önce boş
vakitlerini ve ölümünden önce hayatını!” (Buhârî, Tirmizî ve Hâkim)
Hasan Basri (rh.a) şöyle der: “Ben, öyle zatlara eriştim ki, onlar, sizin
nakitlerinizi harcamaktan çekindiğinizden daha fazla, vakitlerini harcamaktan
çekiniyorlardı. Ya okuyorlardı, ya yazıyorlardı, ya da ibadetle meşgul oluyorlardı.
Tek dakikalık vakitlerini dahi boşa harcamıyorlardı.” Şehit imam Hasan
el Benna, (rh.a) zamanımızı en iyi bir şekilde değerlendirme ve bir dakikasının
dahi boşa geçmemesine dikkat etmemizi tavsiye eder.