Asrın Felaketini Doğru Okumak
6 Şubat gecesi saat 4.17de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.7 şiddetinde dehşetli bir deprem oldu. O saatte uyanıktım, Allah’ım acaba kıyamet mi kopuyor? Dedim. Aradan 9 saat geçti bu defa Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde 7.6 şiddetinde bir deprem daha meydana geldi. Bu depremde çok şiddetli idi, bereket çok uzun sürmedi.
Bu iki felaketten sonra Adıyaman’da, Malatya’da, Hatay’da ard arda şiddetli
depremler oldu ve başta Hatay, Maraş ve Adıyaman olmak üzere birçok şehir ilçe
ve köylerde on binlerce ev yıkıldı ve ağır hasar gördü, On binlerce insanımız
şehit oldu ve yaralandı. Bu bölgede altı veya yedi deprem kısa zamanda arda
arda meydana gelmesi bütün bir bölgeyi ve hayatı felce uğrattı.
1999 depreminde İstanbul’da idim. O depremi de yaşadım. Ancak bu bölgedeki
depremlerle asla kıyaslanamaz. Malum olduğu üzere geçmişte Elazığ’da da bir
deprem olmuştu ve Türkiye bu depremle ilgili hiç bir ülkeden dış yardım
talebinde bulunulmamıştı. Ancak bu son depremin dünyada emsali yoktu. Felaket
çok büyüktü, Onun için Türkiye dış yardımları kabul edeceğini açıkladı.
Hatay’da on kilometre boyunca yıkık binalar varmış. Bu enkazın büyüklüğünü
bir düşünün hangi güç bu enkazı kaldırabilir.
Hataylı bir Profesör kardeşimizin yakınları da şehit olmuştu. Onun
anlattığına göre Hatay’dan 40 km uzakta bulunan Kırıkhan ilçesine 13 saatte
gitmişler. Çünkü yollar darmadağın olmuş.
Malum olduğu üzere depremde yıkılan şehirlerin elektrik ve suları da
kesildi.Kar ve fırtına devam ediyordu ve hava çok soğuktu.Ne acı gerçektir ki
Adıyaman'a geç ulaşıldı. Çünkü Adıyaman’ın etrafında bulunan, Malatya, Elazığ,
Diyarbakır, Gaziantep, Urfa’da deprem tahribat yapmış ve her il kendi derdine
düşmüştü. Belki Adıyaman’da görev yapan itfaiye ve AFAD görevlilerinin çoğu
hayatını kaybetmişti. Belkide yakınlarının enkaz altında kalmalarından dolayı
bazıları kendi derdine düşmüştü.
Böyle durumlarda sadece ekip göndermeniz yetmez. Onların yiyecek, içecek,
yatacak, ısınacak ve hatta tuvalet ihtiyacını giderecek hizmetlerinde birlikte
olması gerek. Bu da yetmez ellerinde alet ve gereç olacak ve yıkılan her bina
için en az iki iş makinesinin de enkazı kaldırmak için hazır bulunması
gerekecek. Bu kadar geniş bir coğrafyada bu hizmetleri yürütmek hiçte kolay
olmamış ve nerede ise imkânsız hale gelmişti.
Deprem esnasında yağan kar, fırtına ve soğuk havada görevliler elleriyle
dağ gibi enkazları kaldırmaya çalışıyorlardı. İlahi afetlere karşı süper
devletler bile aciz kalıyor, Mesela Amerika’da sel ve kar fırtınası tayfunlar
ve orman yangınlarına karşı ne kadar tedbir alınabiliyor.Bu gibi afetleri zaman
zaman izliyoruz.
Allah bizlere sağlam iş yapmayı emretmiştir. Tek kelime ile hem binalarımız
sağlam ve hem de binalarımızı sağlam bir zemine yapacağız.Ancak ne kadar tedbir
alırsanız alın eğer fay hattı oradan geçiyorsa çelikten bina yapsanız bile
geçen fay hattına dayanamaz ve darmadağın olabilir.Çünkü dağlardan geçen fay
hatları dağları hallaç pamuğu gibi savurmuştur.
Hatay da bir dağın tepesinde yapılan bir köyden eser kalmadı.Hâlbuki zemini
oldukça sağlamdı. Bu depremi bütün boyutları ile çok iyi tahlil etmek gerek.
Sonuçlarından ders çıkarıp bize düşeni yapmak lazım.Gerisi takdiri İlahidir.
Duadan ve O'na sığınmaktan başka elimizden hiç bir şey gelmez. Allah hizmeti
geçenlerden razı olsun. Depremde hayatını kaybedenler şehit, malları inşallah
sadaka hükmüne geçer. Selam ve dua ile.