Asrika Mihveri 'İslam Birliği' modelini gerekli kılan sebepler -3-
Soğuk
savaşın sona erdiği 1990 yılından sonra POTUS Jeorge W.Bush tarafından haçlı
seferleri başlatılarak Irak, arkasından 2001’de Afganistan işgal edilmiştir.
Fakat bu işgaller hem maddi hem de askeri kayıplara neden olduğu için batı
kamuoyunda itirazlara neden olmuştur. Ünlü teorisyen Graham E. Fuller ki bu
şahıs Amerikan RAND Corporation düşünce kuruluşunun daimi politik Danışmanı ABD
Merkezi Haber alma Teşkilatı'nın Milli Haber alma Konseyi eski başkan
yardımcısı yazar Amerikalı devlet görevlisi tarafından ileri
sürülen ‘Medeniyet İçi Çatışma’ tezi
İslam dünyasındaki iki fay hattı olan milliyetçilik ve mezhepçilik üzerinden
hayata geçirilmiştir. Bizzat batının kurup finanse ettiği terör örgütleri İslam
coğrafyasının yeni işgal vasıtaları olarak vekâlet savaşında kullanılmıştır.
2011
‘de Batının “Arap Baharı” bizimse “Arap Çilesi” dediğimiz
olayların başlaması sonucunda Kuzey Afrika çalkantıya girmiş batıya karşı en
sert tavrı sergileyen Libya ve Kaddafi’ye ağır bir bedel ödetilmiştir. Libya
işgale uğramış, Kaddafi linç edilmiştir. Suriye ise iç savaşa sürüklenmiştir.
Ülkemizdeki senaryo ise 15 Temmuz’da asil milletimiz ve güçlü siyasi irade
tarafından bertaraf etmiştir.
Bu vetirede ‘Batı’ İslam dünyasına imparatorluklarla
saldırırken İslam ülkeleri Irak, Libya, Suriye, Afganistan örneğinde olduğu gibi
münferit savunma yapmışlardır. Ağır mağlubiyetlerle sonuçlanan işgaller ve
parçalanmalar yaşanmıştır. Kaynaklarımız Batı emperyalizmi tarafından sömürülmektedir.
Dolayısıyla
İslam dünyası sahip olduğu jeopolitik değer, yeraltı ve yer üstü kaynaklar
bakımından ‘Hasta Batı’nın açık
tehdidi altındadır. Batı’nın medeniyetler çatışması üzerinden başlattığı
medeniyet içi çatışma ile ikame ve idame ettirdiği işgalleri durdurmanın bir
tek yolu vardır. O da İslam dünyasının ‘bir
medeniyet içi ittifakı’ kurup idame ettirmesidir.
Yaşananlar bir tesadüf değildir.
Planlıdır, yüzyıllardan beridir adım adım elde edilmiş bir sonuçtur. Bugün
yaşananlar hiç kuşkusuz Dünya’yı bir Yahudi hapishanesine çeviren Yahudi Nazizm’i-
Siyasal Siyonizm jeopolitik felsefesinin bir sonucudur. Bu zulüm düzeni ile
mücadele etmek bütün Müslümanların vazifesidir.
İslâm
Birliği Fikri’nin
temeli İslâm’ın temel faraziyelerinden biri olan “Müslümanlar ancak kardeştir.”
emridir. İslam’ın önerdiği toplum modeli ümmet olmaktır. Emperyalizmin
tuzaklarından ve sömürüden kurtuluş reçetesidir. Küresel Sistem’in, Irkçı Emperyalizm
’in ve G-7’lerin karşısına adil, herkesin müreffeh olduğu bir dünya nizamının
konmasıdır.
İslam Birliği Fikri,
İslâm dünyasının,
Batılılar karşısında düştüğü zafiyet, aczi yet ve aşağılık kompleksinden
kurtuluş ve diriliş yolunun arayışıdır.
Bu
itibarla İslam Birliği veya diğer ifadeyle İttihat-ı İslam teklifi bir yönüyle mevcut
düzene bir alternatif, diğer yönüyle de tepkiseldir. Batı karşısında
Müslümanların durumlarını düzeltmeyi/ıslahı gaye edinmektedir.
Bütün bu izahlardan
çıkacak sonuç şudur; Türkiye'nin yeri
Papa XII. Pio'nun tavsiyesiyle Roma Antlaşmasına dayanılarak bir Hristiyan
birliği olarak kurulan “Avrupa
Birliği” değil, Dünya İslam Birliği’nin liderliği olmalıdır…
ASSAM’ın
önerdiği ASRİKA MİHVERİ bu fikri nazariyelerle ortaya çıkmış bir jeopolitik mihverdir… Mutlaka hayata
geçirilmelidir.