Dolar (USD)
34.32
Euro (EUR)
36.30
Gram Altın
2835.47
BIST 100
9420.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ekim 2024

​Aslan tertibim Vural Çelik

Yıl 1994 vatani vazifemizi ifa için bir akşamüzeri Pasinler Doğu Kışlaya gelip teslim olduk. Bizi karşılayan nöbetçi astsubay Hasbi Yıldırım… Balıkesirliydi hatırladığım kadarıyla… Dünyanın en tatlı, en baba adamıydı. Belki de en baba astsubayıydı. Hayat, tecrübe fırınında onu o kadar pişirmişti ki bi evliya edasıyla yüzünüze bakıp karakterinizi okurdu. Yaşıyorsa sağlık ve sıhhat diliyorum. Vefat ettiyse mekânı cennet olsun.

Ertesi günü bölüğümüz belli oldu. 9. Bölüğe gönderildik. Bölük komutanımız Üsteğmen M. Tuğrul Özdemir, bölük astsubayımız Samsunlu Orhan astsubay… Kısa dönem olarak askere gittiğim için haliyle yaşımız diğer askerlerden en az altı yedi yaş büyüktü ve üniversite mezunu olduğumuz için benim durumumdaki kısa dönemlere “Hoca” diye hitap ediyorlardı…

Bölüğümüzle kısa bir süre içinde kaynaşmıştık.

Günler günleri kovaladı. Operasyon bölgesindeki arkadaşlar bölüğe döndü. Diğerleri de operasyon bölgesine gittiler. Yeni gelen arkadaşları tanımıyordum onlar da beni tanımıyorlardı. Onbaşı rütbesiyle askerleri nöbete götürüp getiriyordum. Gece vardiyasıydı. Tek tek askerleri uyandırıyordum. Yeni gelen askerleri tanımadığım için ranzalarda asılı isimliklerden arkadaşların isimlerini okuyup seslenecektim.

Elimdeki listede ilk sırada Vural Çelik ismi yazıyordu. Geleceğin ünlü komedyeni, sinema sanatçısı Vural Çelik... Ranzasını buldum ve kısık bir sesle:

“Vural, kardeşim haydi kalk nöbetin var!” diye seslendim.

Gözlerini açtı. Ben tekrar aynı sesle:

“Haydi kardeşim kalk ve hazırlan nöbetin var.” dedim.

Vural ani bir hareketle oturumuna geldi. Bana şaşkın şaşkın bakıyordu. “Bir dakka yahu! Sen gerçek misin? Bu bir rüya mı? Sen de kimsin?” dedi ve gözlerini ovuşturmaya başladı.

Onun bu tepkisine ben de şaşırmıştım.

“Ne rüyası, haydi kalk. Ben nöbetçi onbaşı!” deyince o filmlerdeki, dizilerdeki üslubuyla;

“Hayır, sen gerçek olamazsın. İlk defa burada birisi beni “Vural kardeşim, haydi kalk nöbete gidiyoruz.” dedi. Kendimi bir anda evde zannettim. Yahu abi sen nereden geldin” dedi ve ayağa fırladığı gibi elimdeki listeyi alıp diğer arkadaşlarını kaldırdı. “herkese benim onun nasıl kaldırdığımı söylüyor ve bu adama yanlış yapan karşısında beni bulur.” diyordu.

İlk tanışmamız böyle oldu Vural Çelik ile. Bölüğümüzün maskotu gibiydi. Tiyatrocu olduğunu söylüyordu. Taklitler yapar, şarkılar, türküler söylerdi. Özellikle Küçük Emrah ve Jean-Claude Van Damme taklidi yapardı. Çok kabiliyetli olduğu belliydi.

Ona bir gün:

“Vural sen gerçekten çok yeteneklisin ve inanıyorum ki kendini ispatlayacaksın ve ünlü bir komedyen olacaksın. İnşallah o zaman bizi unutmazsın.” dediğim de;

“Abi yahu seni unutmak mümkün mü? İnşallah dediğin olur ve bir gün karşılaşırız sen de benim seni unutmadığımı görürsün.” diye cevap vermişti.

Aradan yıllar geçti. Onu Bir Demet Tiyatro’da, Avrupa Yakası’nda, Yahşi Cazibe’de ve Seksenler’de gururla seyrettim. Bazı reklam filmlerinde seslendirme yapmıştı. Bayrampaşa: Ben Fazla Kalmayacağım filmini izlediğim de “bu film için bu çocuğa ödül verilmeli!” demiştim. Gerçekten de bu filmden dolayı ödül almıştı. O artık ünlü bir komedyen olmuştu. Ancak onunla bir daha karşılaşmak nasip olmadı.

Geçtiğimiz Çarşamba günü vefatını öğrendim. İster istemez gözlerim doldu. Ben sevdiğim bir arkadaşımı ülkemiz ise sevilen bir sanatçısını kaybetmişti. Benim gibi onunla askerlik yapan diğer tertiplerimiz de üzülmüştür. Tabi tabur komutanımız emekli Kurmay Albay Raif Yılmaz, bölük komutanımız M. Tuğrul Özdemir, bölük astsubaylarımız Orhan ve Özcan astsubaylarımız da… Hepimizin başı sağ olsun.

Küçük oğlum Ali Burhan, Vural’ın memleketi Ordu’da okuyor. O da beni arayıp başsağlığı diledi ve “baba onun hakkında bir yazı yazar mısın?” dedi. Bu zorlandığım yazıyı biraz da oğlumun isteği üzerine yazıyorum.

“Üç günlük dünya be kardeşim...” diyordu son verdiği bir röportajda… Üç günlük dünya gerçekten burası… Kimleri almadı ki ve kimleri almıyor ki… Henüz 51 yaşında olan Vural arkadaşımızı da aldı.

Sevgili Vural, her ne kadar hayatının final sahnesinde bizleri ağlatsan da seni unutmayacağız… Mekânın cennet olsun güldüren adam. Güldüren adamların içlerinde hep ağlayan gözleri vardır. Senin de içinde ağlayan gözlerin olduğunu hissediyordum. Senin “Bu hayatta ister zengin olun ister fakir. Ama sadece karşı koltuğunuz boş kalmasın. Yalnızlık kötü şey!” sözlerini asla unutmayacağım…

Rahmetle aslan tertibim…