Aşka dair bir kaç kelam

Merhaba dostlar: Kainatın var oluş sebebi olan Aşkla ilk yazıma Bismillah demek istiyorum.

İnşallah bundan sonra gönül dağarcığımda biriken kırıntıları satırlara yansıtıp sizlerle paylaşacağım.

Öyleyse Buyrun Muhabbet olsun.

Aşık hiç yalnız kalır mı demiş şair.

Cevabını da vermiş.

Yar kapıdan çıktımı, Hasreti girer.

Maşuk, Aşığını yalnız bırakmaz hiç.

Diye gönlünü teselli etmiş.

Bir başkası da; hasret sevgilinin yanında bile sevgiliyi özlemektir demiş.

Oda özlemi böyle tarif etmiş.

Siz ne dersiniz bu konuda bilemem, ancak bildiğim tek bir gerçek var ki, Aşıkta, Maşukta çok az dünya üzerinde. Aşk davadır demiş Aşkın piri Mevlana, cefası da şahit.

Şahitsiz dava kazanılmaz ya hani.

Şimdi aşklar sanallaştı mı dersiniz?

Eskiden aşkların şahidi aşk uğruna çekilen cefa iken, şimdi sosyal medya olmuş herhalde.

Aşık, Maşukuyla yaşadığı ne varsa sır edermiş. Öyle ki toprağa götürürmüş o sırrıda.

Şimdi nasıl peki?

Hadi sosyal medyada yer bildirelim.

Aşkımla falan kafede mutlu hissediyorum.

Yok, sevgi dolu hissediyorum.

Aşkım bana falan hediyeyi almış.

Sevgililer gününde araba kiralayıp falan yeri gezmeye gittik.

Daha yüzlerce paylaşıma şahit oluyorsunuz. Belki de böyle bir ilişkiyi yaşayan birisi okuyor bu yazımı bilemiyorum. Bildiğim bir şey var ki, ilişkiler kutsallığını yitirmeye başladı. Ne kadar para varsa mutlulukta o ay o kadar olmaya başladı. Huzur Kavgasız geçen bir günün adı oldu.

Mahremiyet dersek ne anlama geldiğini bile unuttuk.

Saygı mı? Oda eskide kaldı.

Para az, ama aşk daim olsa?

Bir gün mutlu,

Diğer bir gün huzurlu olsak?

Bir tarif yazayım gelin birlikte deneyelim.

Aşk ateşinde gönül kazanını yüksek ateşte ısıtalım. Kazanımızı saygıyla doldurduktan sonra koyduğumuz saygıyla eş değer sevgi ekleyelim. Muhabbet katıp zamanla birlikte kazanımızda karıştırmaya başlayalım. Fedakarlıkla süsleyip, üzerine tahammül döktükten sonra, sabır tozunu döküp şükür kabına koyarak sunalım.

Mutluluk çorbamız Afiyet Cumanız mübarek olsun.