Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Temmuz 2019

Aşk sandığın değil yandığın kadardır

Türk film sektörü son yıllarda uluslararası arenada güzel projelere imza atmaya başladı. 2015’te Türk-Japon ortak yapımı Ertuğrul ile başlayan, 2017’de Kore-Türk işbirliği Ayla ile devam eden film serisine son olarak “Yuvaya Dönüş” eklendi.

Yuvaya Dönüş’ün galası önceki gün akşam İstanbul Torun Center / Artı Sahne’de gerçekleştirildi. Filmin başrol oyuncusu Furkan Palalı’nın davetiyle iştirak ettiğimiz kokteyl ve özel gösterim davetinde filmin kahramanları ile sohbet etme fırsatı yakaladık. Filmin perdeye yansımayan sahnelerini özel gösterimden önce heyecanla dinledik. Ayrılık, kavuşma, şefkat, sadakat, sıkıntı, üzüntü, sevinç hepsi bir arada. Tıpkı filmlere yansıyan gerçek hayatlar gibi...

Gazeteci - yazar ve (TUJIAD) Japonya İş Adamları ile Ekonomik ve Kültürel İşbirliği Derneği Başkanı Erdal Güven'in Tahran’dan Kaçış kitabından senaryoya uyarlanan Yuvaya Dönüş adlı drama türündeki sinema filmi 12 Temmuz’da vizyona girecek.

TÜRKİYE ZORDA KALANLARIN DOSTU

Filmde hikâye Irak’tan gelen bir çağrıyla başlıyor...

1985’te İran-Irak Savaşı öncesinde Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, Tahran’ı bombalamaya karar veriyor ve yabancı misyon şeflerine “vatandaşlarınızı şehirden çıkarın” ültimatomu veriyor. Tahran’daki Japonya Büyükelçiliği, Türkiye’den yardım istiyor. Dönemin Başbakanı Turgut Özal, Türk Hava Yolları’nın uçağını Tahran’a gönderiyor.

Uçak Tahran’a indiğinde Saddam’ın verdiği 72 saatlik süre bitiyor, Tahran bombalanmaya başlanıyor. Uçak bombardımana rağmen Tahran Mehrabad Havalimanı’na inerek 215 Japon vatandaşını Türkiye’ye getiriyor.

Fakat hikâye “Tahran’dan Kaçış”la bitmiyor...

SINIRLARI AŞAN BİR AŞK HİKÂYESİ...

Yuvaya Dönüş, 1985 yılında Tahran’da yaşanan bir kaçış hikâyesi ile başlayıp, Türk Hava Yolları uçağının İstanbul’a inişiyle gizemli bir aşk yolculuğuna dönüşüyor.

Tahran’dan Kaçış ana figür olarak kalsa da, baba- kızın hikâyesi yanında bir aşk hikâyesi işleniyor.

Bu aşkın meyvesi olarak dünyaya gelen kız çocuğunun üzerinden gelişen olaylar silsilesi İstanbul, Kapadokya ve Tokyo’ya kadar uzanıyor. Gerçek bir hikâye üzerine kurgulanan film Tahran, Tokyo, Kapadokya ve İstanbul’da arasında “sınırları aşan bir aşk hikâyesi”ni konu ediniyor.

BABASINDAN HESAP SORMAK İSTEYEN KIZ

Tahran'dan “Yüzyılın Operasyonu” ile Türkiye'ye getirilmek için uçağa bindirilen 215 yolcu arasında Keiko adlı Japon bir genç kız da bulunmaktadır.

Tahran’da, Keiko ile Türk Büyükelçiliği’nde görevli özel kuvvetlerden üsteğmen Zafer Tuna arasında büyük bir aşk yaşanmıştır. Keiko’yu uçağa son anda yetiştiren Zafer’in bilmediği ise Keiko’nun hamile olduğudur. 30 yıl sonra ölen Keiko, ardında kızı Yumi’ye tüm gerçekleri anlatan bir mektup bırakmıştır. Mektubu okuyan Yumi hayal kırıklıklarıyla birlikte babasının izini sürmek ve hesap sormak için Türkiye'ye gitmeye karar verir.

Bu kararla birlikte olayların seyri değişir...

Her şey buraya kadar denildiğinde, yeni bir hayat başlar...

Yumi artık İstanbul’dadır.

İnsanlar birbirlerinin hayatına dokunur; parmak izleri gibi. Kimisi hatırlamak, kimisi unutmak istediğimiz izler. Ama unuttuklarımız değil, hatırladıklarımız bize yol gösterir. Tıpkı Yumi’ninki gibi...

HARİKASIN TAKSİ ŞOFÖRÜ MESUT

Türkçeyi çok iyi derecede bilen Yumi kendisini İstanbul Havalimanı’nda taksisini kiraladığı Mesut’la Kapadokya’ya doğru yola çıkar. Mesut tipik taksi şoförlerinin bütün jargonlarını en üst seviyede kullanarak yolculuğu neşeli bir hale getirir. Hele gevezeliği ve laf cambazlığı hiç çekilecek gibi değildir!.. Kapadokya’ya ulaşan Yumi nefret ettiği babasına artık bir adım daha yaklaşmıştır. Yüzleşmek, nefretini dile getirmek istediği kişiyle yüzleşmeye cesaret edemez. Kendini Kapadokya’nın sokaklarına atar. Fakat rastladığı herkeste bir tuhaflık vardır. İnsanlar ona tanıyormuşçasına ve şefkatle bakar.

Kendini tanımayan babasının odasında annesine ait tabloyla olayların seyri değişir. Tabloyu satın almak için babasının karşısına çıkar, fakat onu ikna edemez. Bütün yollar denenir fakat nafile... Tam da Kapadokya’dan ayrılmak üzeredir ki, taksici Mesut’un odasına girer. Gördükleri karşısında hayata tekrar döner.

Unuttuğu şeyleri birer birer hatırlamaya başlar.

SEVGİ HER ŞEYİN İLÂCIDIR

Müthiş bir final.

Aslında işin aslı başkadır.

Özel kuvvetlerden üsteğmen Zafer Tuna görev süresi bitince gelip Kapadokya’ya yerleşir. Burada Keiko ile mutlu bir yuva kurar. Bu yuvanın meyvesi olarak Yumi dünyaya gelir. Yumi genç Mesut ile evlenir. Fakat bir trafik kazası sonucu Yumi annesini kaybeder. Direksiyon başındaki Yumi yaşadığı travmanın sonucu hafızasını yitirir. Onu hayata döndürmek için elinden gelen bütün gayreti sarf eden ailesi sonunda buna muvaffak olur. Çünkü sevgi her şeyin ilâcıdır.

Japon gülü Yumi yeniden doğar; hiç ayrılmadığı yuvasına kavuşur.

Yuva ne demektir? Döndüğünde açıp kapısını bulduğun yer demektir.

SAHNELER BULMACA ÇÖZME KIVAMINDA

İstanbul Havalimanı’nda taksisini kiraladığı Mesut’la Kapadokya’ya yola çıkan Yumi’nin karşılaştıkları birbirinden enteresan olaylar silsilesi, filmi daha ilk sahnelerden itibaren soluk soluğa izleme imkânı sunuyor. “Somuncu Baba: Aşkın Sırrı” ile beyaz perdeye merhaba diyen Furkan Palalı, “Yuvaya Dönüş”te gösterdiği performansla uluslararası arenada da kendisinden bahsettireceğe benziyor.

Tahran, Kapadokya, İstanbul ve Tokyo’da çekilen filmde Furkan Palalı taksi şoförü Mesut, Burhan Öçal eski istihbarat subayı Zafer Tuna, Megumi Masaki ise 30 yıldır varlığından habersiz yaşadığı babasının izini sürmek için Japonya’dan Türkiye’ye gelen Yumi karakterini canlandırıyor.

İki ülke arasında “Yüzyılın Operasyonu” olarak bilinen gerçek yaşam hikâyesinin beyaz perdeye yansıtılan filmin yapımcılığını Macmedya adına Erdal Güven, senaristliğini Fatih Özcan ve Şeyda Delibaşı, yönetmenliğini Hakan Kurşun üstlenmiş. Filmin müziğinde ise Kıraç’ın imzası var.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen; Türk Hava Yolları, Vakıfbank, Dorak Holding, Safi Holding, Nissan ve İncekara Holding’in sponsor olduğu film, Kapadokya’nın güzellikleri eşliğinde, etkileyici konusuyla seyirciye unutulmaz anlar yaşatıyor.

Bundan tam 34 yıl önce yaşanan gerçek olayın filme çekilmesinden yola çıkan Japonya bu yılı “Türk Kültür Sanat Yılı” ilan etti.

İmparatorun taç giyme törenine katılmak için 22 Ekim’de Japonya’ya gidecek olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yuvam Kapadokya” ismi ile vizyona girecek olan filmin tanıtım gösterimine katılacak. Film Kasım ayında Japonya’da 100 sinema salonunda gösterime girecek.