Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2441.08
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Haziran 2021

Asırlık projeler

Kanal İstanbul’un yapımı 26 Haziran 2021’de Cumartesi Sazlıdere Köprüsü’nün temel atma töreniyle başladı.

Altı, yedi yılda bitirilmesi planlan proje, on beş milyar dolara mal olacak.

Marmaray’a, havalimanlarına, otoyollara, köprülere karşı çıkan zihniyet, Kanal İstanbul için muhtıra bile yayınladılar.

Bir tarafta ihya, bir tarafta imha projeleri…

Bir tarafta temel atma, bir tarafta temel atmama törenleri…

Bir tarafta yasakları kaldırıp inanç ve fikir hürriyetini tesis etmek isteyen, kendini milletine adamış hizmet erbabı, bir tarafta kaşının üstünde gözün var bahanesiyle milletin anasından emdiğini burnundan getirmeyi gaye edinmiş ifritler ittifakı var.

Türkiye çok büyük badireler atlattı, atlatıyor…

Son otuz yılda olup biteni anlamak bile asırlık tecrübelere denktir.

Nereden nereye gelindiğini görmek bakımından buna toplum olarak ihtiyacımız var.

TCK’nin 141,142 ve 163. maddelerin kaldırılmasındaki mücadeleleri kırk yaşın altındakilerin hatırlaması zor.

26-27 Haziran’da Yükseköğretim Kurumları Sınavları; Temel Yeterlilik ( TYT) ve Alan Yeterlilik (AYT) yapıldı, rejim krizi çıkmadı, devlet temellerinden sarsılmadı.

Yirmi yıl önce üniversite giriş sınavlarında tam bir felaket yaşanırdı.

Çünkü başörtüsüyle sınava girilmesine asla müsaade edilmez, yaka paça sınav mahallinden uzaklaştırılırdı.

Velev ki sınav salonunda böyle birisi tespit edildiğinde de sınavı iptal edilirdi. Sınava perukla girilmesi de başörtülü girilmiş sayılırdı.

Başörtülü olmak rejim düşmanlığının simgesiydi. Rejim tehlikeye giriyor, devletin temelleri sarsılıyordu, malum yasaklardan beslenen yarasa zevata göre…

Bunları bilmek mecburiyetindeyiz, unutursak yasakçılar, özgürlük naralarıyla meydanları velveleye verir ve kendilerine yine alan açabilirler.

15 Temmuz’u yaşamış bir topluma, 4 Nisan 2021’de emekli amiraller Kanal İstanbul ve İstanbul Sözleşmesinin iptali üzerinden muhtıra verdiler.

Şöyle diyorlardı “zinde güçlerin” kalıntıları:

"Yüce Türk Milletine,

Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır…”

Neredeyse, Kanal İstanbul yapılamaz, yapılması teklif dahi edilemez.” diyecekler.

Asırlık ihanet projesi…

Asırlık ihya projesi…

15 Haziran’da Şuşa’da yayımlanan Şuşa Beyannamesi de asırlık ihya projelerindendir.

Taraflardan herhangi birinin kanaatine göre onun bağımsızlığına,

egemenliğine, toprak bütünlüğüne, uluslararası düzeyde tanınmış sınırlarının dokunulmazlığına veya güvenliğine karşı üçüncü bir devlet veya devletler tarafından tehdit ve saldırı gerçekleştirildiğinde, Taraflar, ortak istişareler yapacak ve bu tehdit veya saldırının önlenmesi amacıyla BM Şartı'nın amaç ve ilkelerine uygun girişimlerde bulunacak, birbirine BM Şartı'na uygun şekilde gerekli yardımı yapacaklardır. Bu yardımın kapsam ve biçimi ivedi yapılan görüşmeler yoluyla belirlenerek ortak tedbirler alınması için savunma ihtiyaçlarının karşılanmasına karar verilecek ve Silahlı Kuvvetlerin güç ve yönetim birimlerinin koordineli faaliyeti sağlanacaktır.” ifadesiyle kardeşlik ve dayanışma ruhu ete kemiğe bürünmüştür.

Kasım 2020 tarihi itibariyle de “Minsk Üçlüsü” tarihin çöplüğüne atılmıştır.

Bundan Mandacılar kahroldular.

Karabağ, Madımak ve Başbağlar katliamlarını da asırlık ihanet projesi olarak değerlendirmeliyiz.

FETÖ/ PKK, ( Pensilvanya / Kandil Konseyi) ABD'nin başkenti Washington'da Türk Demokrasi Projesi (Turkish Democracy Project) adlı bir dernek kurdu.

Teröristler, Türkiye’ye “demokrasi projesi” hazırlığı içindeler.

ABD demokrasisi: Terör demokrasisi… Zillet Dostları…

Emperyalizm, terör örgütlerini, “Demokratik Güçler Birliği ” adıyla pazarlıyor.

Bu şer projeyi Gezi’de, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’da denediler. Başaramadılar.

Başaramayacaklar.

Asırlık proje…

Libya’dan Karabağ’a, Bosna’dan Kabil’e ve Doğu Türkistan’a uzana hat, Dünya Beş’ten Büyüktür’ün inşa hattıdır.

Kanal İstanbul yapılmasından ve başörtüsünden ne “rejim” tehlikeye giriyor, ne devletin temelleri sarsılıyor ne de “irtica” hortluyor.

“Zaman bendedir ve mekân bana emanettir…”