Asım Gültekin’in Yeleği
Asım Gültekin, mücadeleci ve mücehhez bir dava insanı. Allah için koşan, koşturan, dostları buluşturan bir gönül insanını ebedî yurduna uğurladık. Kendisine rahmet, ailesine ve dostlarına sabır diliyorum.
22 Temmuz akşamında gönüllere ateş gibi düşen vefat haberi herkesi üzdü. Ölüm yokluk değildi ama uzunca bir ayrılıktı. Bu yolculuk için dünya durağında hazırlık yapmak gerekiyordu. Merhum Asım Gültekin de sırtından çıkarmadığı o meşhur “yelek” ile insanlık namına, İslam adına koştu. Öyle koşmuş ki tüm dostlarının şehadeti de bunu doğruluyor. Dertsiz insan boş insandır, Asım Hoca dertliydi. Onu diyar diyar gezdiren, programdan programa koşturan dert belliydi: İslam ve insan.
Asım Gültekin ile ilk yüz yüze görüşmemiz 2017’de Tokat’ta kitap fuarına geldiğinde olmuştu. Akşam gençlerle buluşacaktı, ömrünü verdiği, emeğini esirgemediği gençler... Kendisini akşam dinledik, heyecanı, aşkı, derdi büyüktü. Akıcı, bilgilendirici, faydalı ve keyifli bir sohbet olmuştu. Yunus’u anlatmıştı. Dilimizin inceliklerinden bahsetmişti. Kendisi de bir Yunus sevdalısı idi. Sonrasında memleketi Taşova’ya geçmişti.
Asım Gültekin’i 23 Temmuz Perşembe günü Taşova’da uğurlamak ve şahitliğimizi bildirmek için toplandık. Taşova, benim için de önemli ve özel bir yer idi. 1998’de göreve başladığım ve her zaman hafızamda güzel hatıralarla canlanan sevimli ilçeydi. Yeşilırmak’ın yeşillendirdiği, sevimli ve sıcak ilçe. Maalesef uzun bir aradan sonra Taşova’ya böyle bir acıyı yüreğimizde hissederek gittik.
Taşova’ya varınca önce ara sokaklara girdik. Eskiler canlandı gözümde. Asım Gültekin dostumuzun baba evini aradık. Eski öğrencilerimden Fatıma Betül’den taziye evini öğrendik. Elbette herkeste olan hüzün onda da vardı, hem de oldukça üzülmüştü. Merhum Asım Gültekin’in temas etmediği genç kalmamış gibi. Başlıyor Fatıma Betül anlatmaya: “Bize dergi ve kitap verirdi, okurduk. Anlamak zordu o yaşlarda. Anlayamadım, diyordum Asım ağabeye. O ise, okuyun şimdilik, bir gün anlarsınız, derdi.”
Baba evini bulduk, ağabeyi ile görüştük. Küçük ve bahçeli, yeşillikler içinde bir ev. Zihnimde canlanan yelekli Asım Hoca. Bu evde, evet, bu evde yetişmişti. Anadolu kokan, toprak kokan, saflığın ve güzelliğin adresi. İyi düşüncelerin, büyük eylemlerin doğduğu ev.
İkindi vaktini beklemeye koyulduk. Onu seven dostları akın akın Taşova’ya geliyordu. Biriken insan seli Asım Hoca içindi, ona dua etmek içindi. Dost biriktirmek ne güzel şeymiş. Son yolculukta dostlarınızın sizi taşıması, tabutunuza omuz vermesi, mezarınıza toprak atması, ardınızdan gözyaşı dökmesi… Namaz vakti geldi, birçok şehirden gelen dostlar cami avlusunda birikiyordu. Asım Hoca, son yolculuğunda yine buluşturmuştu. Belki de uzun süredir birbirini görmeyen, görmek istemeyen, selamlaşmayan birçok kişi bu vesileyle bir arada idi. Ömrünü dostluğa adayan Asım Hoca, dünyaya ve dostlarına son mesajını vererek gidiyordu. Onu çok daha eski tanıyanlar ile yeni tanıyanların mutabık kaldıkları nokta aynıydı: Fedakâr ve vefakâr oluşu.
Dostlarından Ahmet Altay, namaz öncesi oturduğumuz bir kafedeki tahtaya Asım Gültekin’in karikatürünü çizerek, “O dergi bir gün çıkacak, Amasya'nın yiğit evladı” ifadesini yazdı.
Onun yeleği… Kimsenin unutamadığı o yelek… “Bir lokma bir hırka” anlayışı onda tecessüm etmişti. Namaz öncesi Taşova Belediye Başkanı Bayram Öztürk, kısa ve anlamlı bir konuşma yaptı. Asım Hoca’yı anlattı. Gördük ki herkes üzgündü, Taşova yiğit bir evladını yolcu ediyordu.
Dünyada hepimiz misafiriz. Asım Gültekin de bu düşünceyle yaşamıştı. Görülen o ki herkes onu çok sevmiş. Binlerce insan, her makamdan seveni taziye dileklerini yazdı, onu andı, ona dua etti. “Göçtü kervan kalmak yok!” diyen Asım Gültekin de bu dünyaya veda etti. Verdiği son mesaj onun vasiyeti, bizim içinse büyükçe bir ders oldu. Onu meşhur yeleği ve gençler için okuduğu Yunus Divanı ve Muhammediye ile hatırlayacağız. “Dilevi Etimoloji Topluluğu” gönül evine döndü, gönüller onunla doldu, taştı. Dostluğun ne olduğunu yaşayarak gösterdi. Mekânı cennet olsun. Yazımıza son mesajıyla veda edelim:
“Kusuru kendimizde aramalıyız/Kimseye kolay kolay kızmamalıyız./ İmtihan/ İmtihan dünyası/ Mihnet tabiatında var/ Rabbimin sevdiği ne güzel kulları var şu dünyada/ Onlar yanlışa düştüğümüzde ne de güzel tutarlar elimizden./ Dünya onlarla güzel/Secde ile güzel/ Zikirle güzel/Hay hak hu”