Asım, Akif'in nesi olur
Eyyüp AZLAL
Safahat'ın altıncı bölümüne de ismi verilen Asım'ı gençlikle birlikte edebiyat öğretmenlerimiz de tanımıyor. Geçtiğimiz hafta bir vesileyle Edebiyat öğretmeni bir arkadaşımın öğrencilerle Mehmet Akif Ersoy sohbetine kulak misafiri olmuştum. Arkadaşım, Asım ile Haluk'u karşılaştırıyor. Haluk, Tevfik Fikret'in oğluu2026 Asım ise Mehmet Akif'in oğludur diyordu. Bu iki şair, oğullarının şahsında geleceğin gençliğini idealize etmişlerdir. Öğrenciler de pür-dikkat dinliyorlardı bu hocamızı. Belli ki Akif'i çok seven bu arkadaşımın Akif hakkında bilgisi tarafgirlikten öteye gidememişti. Ben de Akif'e ve onun idealize ettiği Asım nesline hürmeten bu hocayı bozmak istememiştim.
Bu edebiyat öğretmenimiz, Mehmet Akif'in dürüst kişiliği, ahlakı, karakteri, İslamu00ee duyarlılığı, millu00ee değerlere bağlılığı konusunda bilgi sahibidir. Hatta şairimizin istiklal savaşımızın hemen her safhasında halkı bilinçlendirmek için Cami kürsülerinde vaaz ettiği bilgisine de vakıftır. Hatta Akif konusunda o kadar çok bilgiye sahiptir ki bu arkadaşımız, ideal bir gençlik arzulamakta olan şairimizin "Asım'ın Nesli" diye adlandırmasında Asım, Akif'in oğludur bilgisine ulaşmıştı.
Evet Haluk, tamam Tevfik Fikret'in oğludur. Ama Asım, Mehmet Akif'in oğlu değildir. O, sadece Asım şiirinde geçen Köse İmam'ın oğlu olan Asım'dır. Şiirde geçen Hocazade ise Akif'in kendisidir. Akif, burada Nabu00ee'den tutun Sünbülzade Vehbi'ye, Muhammed İkbal'den Tevfik Fikret'e kadar çocuğunu idealize peşinde olan şairlerden değildir. O, ümmetin yani İslam milletinin ortak paydasında herhangi bir dava arkadaşının oğlunu da geleceğin idealize genci olarak görebiliyor. Asım, Akif'in gözünde bir Ebu00fb-zer-varidir. Mehmet Akif Ersoy şiirinde isteseydi Emin adında oğlunu göklere çıkarırdı. Ama o, bir dava adamıdır. Bir neslin adamıdır. Onun için mesele Ahmet, Mehmet meselesi değil mesele, memleket ve dava meselesidir.
Asım şiirinde Akif, Müslüman dünyasının portresini çizmiştir. Özelde Anadolu'da genelde İslam coğrafyasında çöküşün önüne geçmek için çareler aramaktadır. Köse İmam bu durum karşısında ümitsiz dururken Asım ümitvar davranmaktadır.
Akif, yine Köse İmam'ın ağzından sistemin nasıl tıkandığını, eğitimde nasıl bir ikilik yaşandığını göstermeye çalışır. Hocazade Konya' da yaşanan bir hadiseyi nakleder. Köylüler öğretmeni köyden kovmuşlardır. Çünküöğretmen köylüye yabancıdurmaktadır. Namaz kılmamakta, oruç tutmamaktau2026.. Aslına köylünün isteği pek fazla değildir. Köyü için bir mektep bir de yol talep etmektedir. Bu, Köse İmam'ın bilgiye ve okumaya çok fazla değer verdiğini gösterir. Fakat bu tür öğretmenlerin elinde okumaktansa çocuğunun cahil kalmasına razıdır. Köse İmam köylünün kanaatini paylaşmaktadır. Köylüyü kimin adam edeceği meselesine gelince Köse İmam sırasıyla önce "medrese"sonra "mektep,"der. Hocazade ise her iki eğitim kurumunda da bir hayır kalmadığı, bunlarla işin yürüyemeyeceği düşüncesindedir. Gerçekten de medreselerin enkazından mektepler kurulmak istenmiş, fakat bu hususta pek başarılı olunamamıştır.
Bu gün eğitim sistemimizin açmazları arasında en büyük neden Akif'in Köse İmam şahsında eleştirdiği İttihat Terakki politikalarıdır. Bu politikalar günümüzde öyle bir hal almış ki Mehmet Akif Ersoy'u seven bir Edebiyat öğretmenleri de yetiştirmiş, güzel ama güzel olmayan ise Asım, Akif'in nesi olur sorusuna cevap veremeyen bir edebiyat öğretmeni. Ne yazık ki Akif'le gönül bağı, anlayış birliği olan bizler de onu kimi zaman "İstikla Marşı, Çanakkale" şehitlerine şiirlerinin dışında tanıyamamışız. Hatta onun yıllarca Kur'an Tefsirinin peşinde koşanlar da "Safahatı" Osmanlıca aslından ve sakin bir kafayla okuyabilselerdi Akif'in portresi çok iyi anlaşılabilirdi.