Aşılı aşısız
Ayrışmak için bahane aranan günümüzde fırsatçıların yeni bir tartışma konusu olan aşı meselesi üzerinden durumdan vazife çıkartma gayretlerini üzülerek gözlemleyen bir hekimim. Son günlerde köpürtüldükçe köpürtülen bu meselenin bilinmeyenleri yanında bilinenlerinin olduğu gerçekliğini göz ardı etme lüksümüz yok.
Covid belasının bir türlü gitmeyen kasvetli havasında şimdilerde tartışılan en önemli mesele haline gelen aşılanma durumu, bu illetten dünyasını değiştirenlerin aşılı olup olmadıkları vatandaşın merak konusu olmuş durumda.
Uzaktan yada yakın tanıdıklarımızın ölüm haberlerinde sorulan ilk soru virüsten mi ? İkinci soru aşılı mı aşısız mı olunca ister istemez bu meselenin sosyolojik boyutuna kısa bir göz atmak gerekir diye düşünerek bu günkü makalemi kaleme aldım.
***
Bize ne oldu da nerede ise her alanda millet olarak hemen iki üç parçaya bölünüyor ve kendi açımızdan bulduğumuz haklı argümanlarımızı başkaları üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallıyoruz.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde bu illete karşı çare ve çözüm arayışında hâlâ bir konsensüs yokken elbette ülkemizde de her şey süt limandır deme lüksümüz yok. Ancak görünen köyün kılavuza ihtiyacının olmadığı gibi bir durumla karşı karşıya olduğumuzu bugün için kabul etmek gerekliliğine inanmalıyız.
Kendini gelişmiş ve ileri gören ülkelerde insanların kafasını karıştıran aşı meselesi elbette bizim ülkemizde de daha uzun süre tartışılacak, yorumlar yapılacak, aşı karşıtlarının ekmeğine yağ sürecek gelişmeler ballandıra ballandıra anlatılarak zaten karışık olan kafalar daha da karıştırılacak.
Ancak bir de yaşanılan gerçekler var.
Hastanelerimizde yatan hastalarla ilgili istatistikler var.
Yakınlarımızdan dünyasını değiştirenlerle ilgili gerçek bilinenler var.
***
Öncelikle şu mesele çok iyi anlaşılmalı. Virüsün hareketlerini aradan geçen süreye rağmen daha net anlamış değiliz.
Sık kılıf değiştiriyor olması onu tanımamızda işimizi zorlaştırsa da yediği herzelerden anlıyoruz ki, iş biraz da bizim gayretimize bağlı.
Yani bu illeti küçümsememeli ve ona karşı önce kendimizden başlayarak tedbir almada kusur etmemeliyiz.
Birincil görevimiz kendi savunma ordumuzu güçlendirmek olmalı.
Bunu yapmanın birçok yolu var ancak ben en basitinden uygulanması kolay ve çok faydalı olanları aktarmak isterim.
Uyku sağlığı, sağlıklı beslenme, hareketli hayat ve stresle baş etmede gösterdiğimiz başarı.
Dört ana başlıkta hata oranımız düştükçe sadece virüse değil, her türlü hastalığa karşı direncimiz artar.
Virüse özel birkaç ilave tedbir (maske-mesafe ve temizlik) alındığında bu iş tamam dememiz gerekirken diyemiyor olmamızı sorgulamak gerek.
Dünyanın global bir köy, hareketliliğin ve iletişimin hiç olmayacak kadar hızlı olması ve üzerine bir de savunma ordumuzun zayıflığını koyduğumuzda bu işe tamam diyemedik. Daha bir sürede diyemeyecek olmamızdan dolayı aşılanma meselesi önem arz ediyor.
***
İstatistik bir bilim dalı.
Veriler doğru okunduğunda doğru yönlendirerek işimizi kolaylaştırır.
Buradan yola çıkarak son ayların istatistiği ve bizlerin vatandaş olarak virüs illetine yakalanmış eş ve dostlarımızın hastalık akıbetlerinde gördüğümüz gerçeklikler üzerinden aklımızı başımıza alarak iki kere düşünmemiz gerekiyor.
Aşılanmış hastaların hastalık süreçleri daha hafif seyrediyor ve virüsten ölüm oranları çok düşük. Aşısını yaptırmamış covid hastalarının hastalık süreçleri daha ağır ve uzun, ölüm oranları ise daha yüksek.
Hastanelerimizden gelen son bilgiler bu şekilde olunca aşı üzerinden bölünmeye parçalanmaya gerek yok.
Mümkün olduğunca hızlı olarak aşılarımızı yaptıralım.
Savunma gücümüzü zayıflatan sebeplerden uzak durarak özümüzü, doku ve organlarımızı koruyalım.
Özellikle sosyal medyanın üflemelerinden uzak durarak aklı selimin öncülüğünde bu zor günleri birlik ve bütünlük içerisinde geçirmeye çalışalım.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle..
***
TAZİYE
Vefat ve başsağlığı
Saadet Partisi YİK Başkanı değerli büyüğümüz Oğuzhan Asiltürk dârı bekâya göç eyledi. Başımız sağolsun. Rabbim rahmeti ile muamale eylesin. Amin
