Asıl tehlike
Gabar ve Cudi’den sonra, Kato Dağı bölgesinde de aralamalar başladı. Üstelik buradaki petrol rezervinin, Cudi ve Gabar'dan DAHA YÜKSEK bir değere tekabül etmesi, bizleri sevince boğdu bir anda. Buna Siirt Pervari’den gelen benzer bir MÜJDE de eklenince, heyecanımızın hat safhaya ulaştığını inkâr edemeyiz. Peki, bu kadar mı? Değil elbette… Devamı gelecek İNŞALLAH… Özellikle de Karadeniz ve Akdeniz’den çıkarılacak GAZ/PETROL ile birlikte, hayal dahi edemeyeceğimiz bir güç elde edeceğimizi şimdiden söylemek mümkün. Çünkü böylelikle enerji masraflarından kurtularak, CARİ AÇIĞIN nasıl kapanacağına şahitlik etmek işten bile olmayacaktır. Lakin her şey için, “toz pembe” diyemeyiz maalesef. Keza egemen aktörlerin bunu engellemek adına, türlü melanetleri başıma sardıkları tecrübeyle sabit. Nerede bir zenginlik varsa ülkemizin yararına, adamların orada hep KAOTİK BİR ORTAM oluşturdukları ise net. Zaten bahsettiğimiz bölgelerde konuşlanan terör örgütüne, sürekli maddi ve manevi destek sağlamaları özetle bu demek. Tabi Akdeniz ve Karadeniz’de çevirdikleri film/ fırıldak da cabası. Ama terörü TEMİZLEDİKÇE, Karadeniz’de DENGEYİ KURDUKÇA, Akdeniz’de KARARLI DURDUKÇA ve en önemlisi de içeri de İSTİKRARI SAĞLADIKÇA, avuçlarını yalayacakları kuvvetle muhtemel seyrediyor.
Kısacası tünelin ucunda, IŞIK BELİRDİ çok şükür. Gelgelelim
her şeyin bugün den yarına, olup bitmeyeceğini de unutmamak şart. Ancak
Allah’ın yardımıyla bunu başaracağımızdan, en ufak bir tereddüdüm bulunmuyor. O
yüzden İÇERİDEKİ SIKINTILARIN, bir an evvel çözülmesi ve gündemin stabil hale
getirilmesi çok önemli. Zira içeride bizi birbirimize düşürecek, kimliğimizden
uzaklaştıracak, kin ve nefret tohumları ekecek odaklara fırsat vermek, tüm
edinimlerimizi kaybetmemize dahi kapı aralayacaktır. Ne alakası var, demeyin
sakın! Öyle ki bazı tiplerin sadece REYTİNG yada bir ROL uğruna, kürsüde birilerinin
türküsünü çağırması sizce de manidar değil mi? Peki, sapkın LGBT güzellemeleri
yaparak, gençlerimizin aklını bulandıranların türemesi… Yahut birtakım
mahfillerin FONLADIKLARI DERNEKLER üzerinden, AİLE YAPIMIZA fütursuzca kastetmesi
az buz bir şey mi? Yanlış anlaşılmasın! Kim ne yapmak istiyorsa yapabilir, ÖZELİNDE
OLMAK KOŞULUYLA. Ama bu sapkınlığı topluma dikte etmek, propagandasını yapmak,
özendirmek, tercih diye basitlemek ve değerlerimize saldıracak hale getirmek,
kimse kusura bakmasın tam bir “KÜRESEL ORGANİZASYON”dur. Yoksa çocuklarımıza
bunu normalleştirmek için, küresel ÇİZGİ FİLMLERDEN tutunda birçok DİJİTAL
OYUNUN, LGBT içerikli motiflerle bezenmesini başka nasıl izah edebiliriz ki?
Hülasa Devletimizin yeni dönemde; terörün kripto üyelerini
kılcal damarlarımızdan atması, şüphesiz hepimizin beklentileri arasında
şekilleniyor. Operasyonel sosyal ağları kontrol altına almak, gıda ve emlak
sektöründeki, fahiş fiyat artışlarını dizginlemenin de çok kritik bir eşik olacağını
söyleyebiliriz. Elbette ülkesini şikâyet eden, sapkın akımların sözcülüğünü
yapan ve marjinal saiklerle boy gösterenlere, uygun ZEMİN VERİLMEMESİ de tartışılmaz
konumda. Hepsinden öte TOPLUMU BOZMAYA ENDEKSLİ fonlanan dernek/vakıflara
yönelik, bir HAMLENİN GEREKTİĞİ ise artık aşikâr. İnanıyorum ki bu hamle de gelecektir
yakında. Neticede bu olayın ne özgürlük ne de bir çağdaşlık olayı olmadığı
malumunuz. O sebeple gelinen aşamada sadece Devlete değil, BİZLERE DE BÜYÜK
GÖREVLER düştüğünü yadsıyamayız. Mesela “önce kendimize, sonra da evlad u
iyalimize SAHİP ÇIKARAK, HAKKI TAVSİYE etmek” bunların en başında geliyor. Sonra
da İslam’ı, Devletimizi, Milletimizi, Vatanımızı, tarihimizi, kültürümüzü ve
değerlerimizi; küçümseyen, alay eden, tepeden bakan, karıştıran, algı yapan kim
varsa, onlara PİRİM VERİLMEMESİ hayati önem taşıyor. Anlayacağınız bizler istersek,
inanın bu OYUNU böyle BOZABİLİRİZ. Tıpkı geçmişte, nicelerini bozduğumuz gibi. Çünkü
biz Müslüman, Türk Milletiyiz… Daha fazla söze, ne hacet…