Dolar (USD)
35.25
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2963.20
BIST 100
9611.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Şubat 2022

Asıl mücadele küresel elitlerle yapılmalı

WEF Başkanı salgının daha ilk aylarında, salgın sonrası dönemde işsiz, endişeli, mutsuz, kırgın ve fahiş fiyatlarla birlikte aç olanların sayısının artacağını söylerken açıkçası pek kuşkulanmamıştık.

Özel şirketlerin kamu denetimi artacaktır, petrol fiyatlarındaki artış ve döviz sorunuyla birlikte salgın sonrası, 2011'teki Arap Baharı'nı anımsatan hükümet karşıtı büyük gösterilerin olabileceğini” söylerken de hiç merak etmedik?

Ekonomide büyük sıfırlamanın olabilmesi için Covid-19’nun kendilerine büyük bir fırsat sunduğunu açık açık ifade ederlerken içerideki diplomalılar inadına kapanmaları ve zorba dayatmaları destekledi.

Üstelik normalde bir araya gelmeleri ve aynı noktada buluşmaları asla beklenmeyen tüm oluşumlar, siyasi partiler, yazarlar, sanatçılar vs. hemen herkes DSÖ’nün talimatları noktasında güç birliği, fikir birliği yaptı.

Bu bile arka planda neler olup bittiği hakkında bize bazı ipuçları vermesi gerekirdi.

Neticede adım adım gelen bu korkunç kriz hakkında önlem alınmadığı gibi bu konuda endişelerini dile getirenler, komplocu, bilim düşmanı ilan edilerek vatana ihanetten tek tek fişlendi!

İki yıldır olan bitene tek bir cümle kuramayan hatta tüm kısıtlama uygulamalarını destekleyen muhalefet partileri bugün faturalar üzerinden sözüm ona politika yapıyor.

Ana muhalefet partisinin lideri faturasını ödemeyeceğini söylüyor mesela. Peki, iki yıldır nerelerdeydiniz?

Bir kere olsun uygulanan saçma kısıtlama tedbirlerine yönelik tek bir cümle kurmadı. Durmadan korku pompalayan ve kısıtlamaları savunan medyanın birinci gündemi ise malumunuz elektrik faturaları…

İktidarı destekleyen bazı çevreler de bunun global bir kriz olduğunu önce Almanya’ya, İngiltere’ye ya da Amerika’ya bakmamız gerektiğini söylüyor.

Oysa iki yıldır bunun DSÖ ve WEF’in ortaklaşa yürüttüğü bir kurgu olduğunu söyleyenlere “Mesele aşı değil sen hala anlamadın mı?” diyerek yerden yere vurmuşlardı.

Fatih Altaylı’ya ayırdıkları zamanı bu ülkenin vatansever doktorlarına, siyasetçilerine, yazarlarına ayırmış olsalardı belki de bugünleri yaşamazdık.

Neyse bu kadar sistemden sonra içimi rahatlatan bir gelişme oldu. O da Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi. Hükümet, gıda ürünlerinde yüzde 8 olan KDV’yi yüzde 1’e çekti. Yani KDV ile birçok gelirden feragat etti.

Ayrıca üretim merkezli kredi musluklarını da açtı. Bunlar kesinlikle çok önemli adımlar. Epeydir sıkıntı çeken halkımız umarım rahat bir nefes alır.

Bu konuda kesinlikle küresel elitlerin planlarına yönelik bilinçli bir mücadele yürütülmelidir. Çünkü karşımızda sıradan bir güç yok.

Evvela kimseye komplocu, hain, devlet düşmanı vs demeden küresel elitlerin her türden projesine yönelik ciddi anlamda bilinçlenmemiz gerekmektedir.

“Sırrımız şudur” diyordu Adam Weishaupt. “Unutmayın ki bizi amaca ulaştıran her yol mubahtır. Sessizlik içinde devlet yönetimlerini ele geçirmek ve onların olanaklarını kendi amaçlarımız için kullanmak için gizli çalışmalıyız.”

Bunu da beyin yıkama ve propaganda teknikleri konusunda tüm “think tank”lerin anası olan Tavistock Enstitüsü marifetiyle yapıyorlar.

Dr. John Coleman’ın yıllarını alan araştırmaları sonucunda yazdığı kitabında da ifade ettiği gibi bu elitlerin tek bir hedefi var.

Tüm dinlerin ve para politikalarının tek elden yönetildiği Tek Dünya Devleti’ni kurmak. Tek Dünya Devleti içinde tüm insanları kalabalıklar haline getirmek. Tüm dinleri ortadan kaldırarak insanları Tek Dünya Devleti dini gibi uyduruk bir inanç sistemi altında toplamak.

Tüm insanları zihin kontrol ve şartlandırma teknikleri sayesinde kontrol altına almak. Üçüncü Dünya ülkelerinde ise açlık ve salgınlarla gereksiz nüfustan kurtulmak.

Sonuçta 2050 yılına kadar, Russell’in değimiyle, 3 milyar “gereksiz kaşık düşmanından” kurtulmak istiyorlar. İşte başımızdaki asıl bela budur.