Asil millet
Çanakkale’de, İstiklal Harbi’nde, 15 Temmuz’da nasıl birlik olup kenetlendiysek bugün de aynı ruh ve heyecanla bir araya gelip yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz.
Sincik’ten arayan İrfan, “Abi, bizler yıllardır Batı ve
Karadeniz bölgelerine karşı önyargılı yetiştirilmiş insanlardık. Genellikle biz Kürtlere farklı baktıklarını
ve dışladıklarını düşünürdük. İnanın buraya gelenleri görünce anladım ki bu
ülkenin insanlarındaki duygu ve merhamet bambaşkaymış.”
Bugünden sonra içim rahat bir şekilde diyorum ki; “Ben bu ülkede yaşamaktan şeref duyuyorum.”
Adıyaman merkezden arayan Şener ise, farklı il ve ilçelerden
gelip orada yemek pişirip dağıtan insanların görüntülerini paylaştı.
Hatay’dan Ali, daha ilk günden hemen her bölgeden ve ilden
koşup gelen insanların nasıl büyük bir heyecanla ve titizlikle çalıştıklarını
anlattı.
Tezgâhını sokağın
ortasına kurup döner dağıtanından tutun, aynı kazanın başında biri solcu diğeri
ülkücü gençlerimize varana kadar herkes etiketini bir tarafa koyarak depremzedelere
çorba dağıttı.
Z kuşağı diyerek burun kıvırdığınız kulağı küpeli
gençlerimizden, imam hatip öğrencilerine kadar her yaştan ve tarzdan insanlar
enkaz başında büyük bir umutla can kurtarmaya çalıştı.
İşte bu asalet değil de nedir sevgili dostlar.
Bu millet, tarihin kırılgan
ve zor anlarında işte böylesine bir ruhla ortaya çıkar ve tüm dünyaya birlik
olmanın, dayanışmanın ve kardeşliğin en içten, en samimi görüntüsünü ortaya
koyar.
Deprem olduğu gün Muğla’daydım. İlk günden itibaren Muğla ve
ilçelerinden derhal yardım toplanmaya başladı. Minarelerden günlerce anons
yapıldı. Yani CHP’lisi, AK Partilisi
fark etmeksizin, onu diyorum…
Peki, ya yağmacılar, hırsızlar? Onlar milletimizin yüz
karası. Her toplumda bu tür ahlaksız ve vicdansız insanlar çıkıyor. Lakin iyi insanlar bu kötülüğü bastırdı.
Emperyalist güçlerin ülkemizin kimyasını, birliğini ve
dirliğini bozma teşebbüsleri zaman zaman etkisini göstermiş ve özellikle darbe
süreçlerinde gençlerimiz çeşitli parti ve ideolojiler tarafından kullanılarak
birbirlerinden uzaklaştırılmıştı.
Yıllardır, Türk-Kürt,
Sünni-Alevi, sağ-sol türünden ayrışmalar Gladyo’nun ve içerideki
işbirlikçilerinin marifetiyle tezgâhlanmıştır.
Kısacası darbe zihniyetinin ürettiği düşünce kalıplarıyla,
uşak ruhlu ezik aydınlarıyla, satın alınmış siyasetçileriyle bu topraklarda
yaşayan şerefli insanların millet olma vasfı ellerinden alınmak istendi.
Tüm bu kutuplaştırma
çabalarına rağmen milletimiz asla birbirinden uzaklaşmadı. Bu ruhu işte
bugünlerde tekrar görüyoruz.
Millet olma vasfı da budur.
Sosyal medya
ortamlarında yaşanan ayrışmalar, yapılan seviyesiz tartışmalar bir kısım
fanatik ve bağnaz tiplerin rant kavgasından başka bir şey değildir.
Buna bazı siyasetçiler, yazarlar ve sanatçılar da dâhildir.
Onlar, toplumu ayrıştırmak, çatıştırmak, bölmek suretiyle daha fazla makam ve servet
elde edebileceklerini umuyorlar.
Oysa sahada farklı
bir şey yaşanıyor. Muhteşem bir birlik ve beraberlik örneği sergileniyor. Enkaz
altından kurtulan bir insan gördüklerinde birbirlerine sarılan insanların
gözlerindeki samimiyeti ve içtenliği fark etmişsinizdir.
Bırakın, sosyal medya ortamlarında “pis mürekkeple çürük dil tokuşturmaya devam etsinler”[i]
biz bu içtenliğin, birlikteliğin derdine düşmeliyiz.
Kürdüyle, Türküyle,
Lazıyla, Arabıyla tüm farklılıklarımızla birlikte bu ülkenin onurlu
vatandaşları olarak bu ruhu diri tutarsak bizi asla ayrıştıramazlar.
Emin olun dün olduğu gibi bugün de yaralarımızı birlikte
saracağız. Bizi bölmelerine asla fırsat tanımayacağız. Unutmayınız, bu asil millet her şeyin ama her şeyin en iyisini hak
ediyor.