Asıl mesele…
Ülkelerin de
insanlar gibi kaderleri vardır. Coğrafi konumları, yer altı ve yer üstü
zenginlikleri, milletleri, tarihleri, kültürleri kaderlerine etki eden
faktörlerdir.
Yüz yıldır bu
coğrafyada envaı türlü meselelerle uğraşıyoruz.
Batıda sınırımıza
kadar üs kuran, doğuda PYD’yi silahlandıran, Doğu Akdeniz’de her adımımızda
karşımıza çıkan, her seferinde üzerimizdeki baskısını artıran, otorite ve
yönetim boşluğu oluşturmak için muhalefete gaz veren, içimizdeki olumlu
gelişmeleri dünyaya kaygı verici diye sunan, başka ülkelerle olan
münasebetlerimizi tehlikeli gören ABD bir mesele.
Gazetelerinde
ülkemizi Marmara, İstanbul ve İzmir’i de içine alan bölge Uluslararası
Constantinopolitan Devleti, Doğu Anadolu’da Ermenistan, Güneydoğu Anadolu’da
Kürdistan diye üçe bölerek yayınlayan, tarihi emperyalist yayılmacılıkla dolu,
refahını Ortadoğu’yu sömürü üzerine kuran Avrupa Birliği bir mesele.
Her gün Ege’de
adalar krizi çıkaran, kara, hava ve deniz sahamızı ihlal eden, Kıbrıs’ta
çözümsüzlüğün baş aktörü, Ayasofya’nın bile camiye çevrilmesini hazmedemeyip
haddini aşan söylemlerde bulunan, ağababalarından aldığı güçle her seferinde
bize çemkiren, bayrağımızı yırtma alçaklığı gösteren Yunanistan bir mesele.
Ortadoğu’da
Büyük İsrail Devleti’ni kurmak için içlerinde Türkiye’nin de olduğu 7 ülkeyi
işgal edip Kıyamet Savaşı çıkarmayı planlayan, mevcut yerlerinde işgal hareketi
ile sınırlarını her geçen gün genişletmeye çalışan, kendinden başka bütün
milletleri üçüncü sınıf insan ve kendine hizmetçi gören, bebek katili İsrail
bir mesele.
Yıllardır
demokrasi yalanıyla işgal edilen, kardeş ülkesi sayılan İran ile sebepsiz yere
yıllarca savaşan, her gün bombalarla onlarca insanın öldüğü, yer altı
zenginlikleri kadar yer üstü zalimlikleri ile bilinen, beslediği teröristlerle
sınırımızı tehdit eden, tarihte yaşanacak hayal ülke olarak bilinen Irak bir
mesele.
Kendi milletini
öldürmekten çekinmeyen, halkı üzerine uçaklarla bomba yağdıran, insanları
ülkelerinden çıkmak mecburiyetinde bırakıp göçmen durumuna düşüren, Rusya’dan
aldığı güçle ve halkı üzerinde kurduğu baskı ile ayakta duran Suriye bir
mesele.
Türkiye’de
otorite boşluğu planlayanlar, futbol, parti, ideoloji, ekonomi gibi birçok
konuda algı operasyonları ile kontrollü kaos çıkartmak isteyenler, demokrasi ve
özgürlük naraları ile kirli emellerini örtmek isteyenler bir mesele.
Akdeniz’de
yaptığımız anlaşmaları hazmedemeyenler, Güneydoğu’da petrol arama
çalışmalarımızı baltalamaya çalışanlar, Karadeniz’de doğalgaz keşiflerimizi
düşmanca görenler, milli savunma sanayi üretimlerimizi sabote edenler bir
mesele.
Son yıllarda
iyiden iyiye bitme noktasında olan ama hâlâ asker ve sivillerimizi katletmeye
devam eden, yıllardır milletimize kan kusturan, çocuklarımızı yetim,
gelinlerimizi dul, annelerimizi gözü yaşlı koyan PKK bir mesele.
Sözde siyasi
bir parti olarak karşımıza çıkan ama özde sırtını PKK ve PYD’ye yaslayan,
evlatlarımızı şehit eden teröristlerin operasyonla etkisiz hale getirilen
leşlerinin ardından gözyaşı döken, bebek katilinin heykelini dikmeyi kendine
hedef belirleyen terör yandaşı HDP bir mesele.
Kırk yıldır
içimizde yuvalanan ve beslenen, din kisvesi altında milletimizin kanını emen,
15 Temmuz kalkışması ile ihanette zirve yapıp 250 vatandaşımızı şehit eden,
devletin en kılcal damarlarına kadar işlemiş, temizle temizle bitmeyen, her gün
yeni yeni kriptolar ile deşifre edilen, zamane Sabbah’ı FETÖ bir mesele.
Darbelerle,
algılarla, kumpaslarla, ihanetlerle yapamadıklarını mafya saldırıları ile
yapmaya çalışanlar bir mesele
Zemaziyelevveli
açlık, yoksulluk, yolsuzluk, çöp dağları, banka hortumlamaları, kuyruklar,
tecavüzler, din düşmanlığı, millet düşmanlığı, tarih düşmanlığı olan, el ân
bütün bunların unutulduğunu zannedip özgürlük, demokrasi, temiz siyaset gibi
sahte söylemlerle erken seçim çağrıları yapan muhalefet ayrı bir mesele.
Daha
onlarcasını sayabileceğimiz meseleler var karşımızda. Dört koldan saldırılan ve
her birine ayrı bir kılıf hazırlanan ama top yekûn baktığınızda bir bütünün
parçaları olan meselelerin hepsinin hedefi aynı.
Pekâlâ, asıl
hedef ne o zaman?
Asıl hedef
Türkiye'yi bölmek.