Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2970.20
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Eylül 2019

Asil Direniş!

Geçtiğimiz Cuma akşamı, Akit TV’de, emekli albay Ersan Ergür ve Asiapol Teşkilatı kurucularından Talat Çetin Enveroviç’le PKK sorunu üzerine konuştuk. Ersan Ergür bölgedeki sorunun sadece bir güvenlik sorunu olmadığını, meselenin kültürel ve dini boyutu da olduğunu ifade etti. Talat Çetin ise PKK’nın Kürt çocuklarını dağa çıkararak, erkeklerini çok genç yaşta ölüme mahkum ettiğinden ve kız çocuklarını da cinsel emelleri için kullandığından, artık bu işin Müslüman Kürtler için bir namus meselesi olduğundan bahsetti. İki değerli dostum da gerçekten çok önemli noktalara temas ettiler.

Bendeniz ise bazı konularda gerçekten çok geç kaldığımızı ifade etmeye çalıştım. Evet bölgedeki meselenin İslam kardeşliği ortak paydasında çözülmesi gerektiğine zerre kadar şüphemiz yok da acaba geçmişte bizler bu kardeşliğin gereğini layıkıyla yerine getirebildik mi? İşte tam bu noktada kuşkularım var. Örgütün eline düşmüş ya da düşme noktasında olan çocuklar için ne yapabildik? Devlet ne yapabildi? Fertler veya STK’lar ne yapabildi? Cemaatler ne yapabildi? Bu konuda çok zayıf kaldığımızı ifade etmemiz lazım. Yıllardır bölge çocuklarını örgütün kucağına düşmesin diye İstanbul’da yurt ve üniversitelere, kurslara yerleştiren değerli bir dostumuz çok defa kendisine destek olunmadığından bahsetmiştir bu fakire. Şahsen o dönemde ben elimden geleni yapmaya çalışsam da bu sorunlar kollektif çalışma ile çözülecek türdendir. Belediyeler, STK’lar, işadamları maalesef arkadaşımıza yeterince sahip çıkmadılar. Kendi işletmesinin imkanlarından ve sağdan soldan topladığı sembolik yardımlarla o çocukları dağın pençesinden kurtarmak için az mücadele etmedi. Pek çoğunu da okuttu topluma kazandırdı. Allah bin kere razı olsun.

Geçmişte hep birlikte örgüte ve örgütün uzantılarına bolca lanet yağdırdık, buğzettik, dağa çıkan teröriste hep birlikte “gebersinler” diyerek öfkemizi kustuk. Tamam da o dağa çıkan çocuklar kimin çocukları? İşte bugün Diyarbakır HDP il binası önünde asil bir direnişe imza atan Hacire annelerin çocukları! Yani bu ülkenin çocukları, yani bizim çocuklarımız. Evet bilerek ve isteyerek tamamıyla kendi rızasıyla, kasten bu ülkeye ihanet eden ve bu toprakların insanına kurşun sıkan mel’unları yine lanetliyor yine onlara bela okuyoruz, ama zorla dağa kaldırılan, eğitim ve sağlık olanaklarından koparılıp zorla eline keleş tutuşturulan çocukları bundan muaf tutmak zorundayız. Muaf tutmak yetmez henüz bu çocuklar dağa kaçırılmadan bizler onlara sahip çıkıp eğitimleri için onların elinden tutmak zorundayız. (Geçmişte 8-12 yaş arası çocuklardan çocuk timi oluşturduklarını unutmayalım.) Tabii olarak bölgedeki sorun hepsini öldürelim kurtulalım gibi bir yaklaşımla çözülemeyecek kadar ağır ve sancılı. Eğer yaraya birden neşter vurur isek hastayı tamamıyla kaybetmekle karşı karşıya kalabiliriz. Müslüman Kürt halkı bizim kardeşimizdir, onlardan ayrımız, gayrımız yoktur. Kardeşliğimizi bozmaya çalışan ve terör devleti İsrail’in emellerine hizmet eden PKK ile ve onun uzantısı HDP ile bu halkı özdeşleştiremeyiz. Israrla ve inatla bunların peşinden giden ve dağdaki teröriste ısrarla gerilla demekten geri durmayan ahmaklar yine parantezin içinde durmalı. Ama bölge halkına kan kusturan hainlere fırsat vermeyen ve onlardan nefret eden, onları bilerek ve isteyerek desteklemeyen herkes kardeşimizdir.

Özellikle İslami camianın PKK meselesi karşısında uzun yıllar devletçi reflekslerle yaklaşması maalesef bizlere epey zaman kaybettirmiştir. Eğer zamanında o çocuklara gereği gibi sahip çıkabilseydik bugün bu anneler HDP binası önünde nöbete kalmayacaklardı. Yeteri kadar cesur ve girişken, yeteri kadar duyarlı davranmadığımız için çok da uzağımızda olmayan evlere düşen ateşi yüreğimizde hissedemedik. Nasıl bir ateş mi? Şöyle ki “Hacire anne gibilerin bir oğlu devletin elinde asker, öbür oğlu dağda terörist”! İşte böyle bir ateş. Örgüt gelmiş baskı yapmış bir oğlunu dağa vermek zorunda bırakılmış. Devlet gelmiş, öbür oğlunu askere almış bir oğlu da Mehmetçik olmuş. Şimdi bu iki kardeşin dağda birbirlerini öldürdüklerini düşünün! İşte böyle bir ateş. İnşallah Hacire Anne’nin başlattığı bu asil direniş örgütün bölgede insan kaynağını kaybetmesiyle sonuçlanacak ve bu asil direniş nice hayırlı kapılar açacaktır. Rabbim birliğimizi, dirliğimizi bozmasın. Kalın sağlıcakla.