Âşık Veysel'in şapkası ve Ahmet Kudsi Tecer
Liseler için hazırlanan farklı farklı edebiyat kitaplarında Âşık Veysel’in şiirlerinin yanı sıra farklı farklı fotoğraflarına da gözlerim değmişti. Bir fotoğrafında fötrlü şapkası diğerinde ise şapkasız hali dikkatimi çekmişti. Âşık Veysel Sivrialan köy meydanında şapkasız bir halde sazını çalıyor. Sivas Âşıklar Bayramında ise şapkalı bir fotoğrafı gözlerime değmişti. Son fotoğrafta ünlü halk ozanımızın şapkası çok yeniydi. Ama diğer elbisesi normal bir köylünün günlük kıyafeti gibiydi. Gerçi Âşık Veysel, elbiseye, paraya -pula takmayan bir insandı ama buradaki şapkanın yeni olmasıyla elbisesinin eski olmasına bir anlam verememiştim.
Cumhuriyetin
ilk yıllarında halk edebiyatı ve âşıklık geleneği ön plana çıkartılmak istenmişti.
Bunun ilk öncülerinden folklorist ve memleketçi şair Ahmet Kudsi Tecer ve
arkadaşlarıydı. Tecer, daha İstanbul’da öğrenciyken hocası Ziyaeddin Fahri
Fındıkoğlu’nun yönlendirmesiyle folklor ve yeni Türk edebiyatının memleketçi
koluna ilgi duyar.
O zamanlar
Darülfünun öğrenimini yarıda bırakan şair Ahmet Kudsi Tecer, hükümet bursuyla
Fransa’ya okul okumak için gönderilir. Burada Cezayir Halk şairleri antolojisi
üzerine çalışma yapar. Onlardan
esinlenerek Türk Halk Şiiri kuramını yeniden yapar. 1928’de yurda dönerken de yanında
Paris’in ünlü moda evlerinden birkaç şapka da alır.
O yıllarda
devlet, yurt dışına gönderdiği öğrencileri ülkeye döndükten sonra mecburi
hizmet adına Doğu görevine gönderirdi. Ahmet Kutsi Tecer de bu görev dâhilinde
Sivas’a tayini çıkmış ve burada lise edebiyat öğretmenliği başta olmak üzere
çeşitli idari görevler de alır. Burada başladığı halk eğitim tecrübesini ileride halk
evlerine dönüştürecekti.
Ahmet Kudsî’nin
aile çevresi Eğin, (Kemahiye) ilçesi Apçağa köyündendir. Tecer’in ailesi
buradaki Alevî kültürü ve saz şairlerinin geleneğinden gelmektedir. Onun
babasının köyü olan Apçağa ile Şarkışla’nın Sivrialan köyü arası dört saatlik
bir mesafededir. Dolayısıyla Ahmet Kudsi Tecer’in Sivas folklorunu yakından
tanıdığı aşikârdır.
Ahmet Kudsi
Tecer. Ailesinin köyü olan Apçağa için
Orda bir
köy var, uzakta
O köy
bizim köyümüzdür.
Gezmesek
de, tozmasak da
O köy
bizim köyümüzdür.
Diye başlayan
meşhur bir şiir yazmıştı. Köyünü çok seven şair Ahmet Kudsi, Sivas’ta iken
soyadı kanunu çıkar ve soyadını da Sivas’ta bir dağ olan “Tecer” dağından alır.
Onun ilk soyadı da “kudsi”dir. O zamanlar Osmanlı toprağı olan Kudüs’te doğduğu
için bu soyadını almıştı.
Sahi Âşık
Veysel’in şapkasını kim vermişti?
Ahmet Kudsi
Tecer Sivas’ta “Halk Şairlerini Koruma Derneği”ni kurar. 5 Aralık 1931
tarihinde de üç gün süren Halk Şairleri Bayramı’na Sivrialan’dan gelip katılan
Âşık Veysel de vardır. Tecer ile Âşık Veysel’in tanışması işte burada başlıyor.
Âşık Veysel’in yaşamında önemli bir dönüm noktası işlemeye başlıyor. Bu
tanışmada Ahmet Kudsi Tecer, Paris’ten getirdiği şapkalarından birini Âşık
Veysel’e hediye eder. Çarığı zor bulan Veysel’in bir şapkası da olmuştur. Tecer’in
düşüncesi cumhuriyetin onuncu yılında Ankara’da Âşık Veysel’i Gazi Paşa’nın
huzuruna çıkarmaktır.
Denilebilir
ki Âşık Veysel, Ahmet Kudsi Tecer’in şapkasından çıktı. Ve Mustafa Kemal üzerine
şiirler okuduktan sonra da ünü bütün ülkeye yayılmıştı. Bugün Ahmet Kudsi
Tecer’in diğer şapkaları, babasının köyü olana Apçağa Ahmet Kudsi Tecer Kültür
merkezinde sergilenmektedir.