Aşıda çalışanlara öncelik verilmeli
Aşıda 65 yaş üstünün aşılamasına başlanıp, eşlerde de 60 yaş
üstüne geçilmesi sevindirici oldu. İleri yaşta kronik hastalığı olanların
korunması açısından yaşlılarımızın öncelikle aşılanması önemliydi. Hem onların
korunması, hem hastanelerimizin yükünün azaltılması açısından bu uygulama Türkiye’nin
elini güçlendirdi. Tabii büyük fedakârlıkla çalışan sağlık çalışanlarımızın öncelikle
aşılanması, rahat çalışmaları ve morallerini yüksek tutmak açısından yerinde bir
uygulamaydı…
İlk bir ay içinde aşılananların sayısı 3 milyonu geçti.
İkinci doz aşı uygulamasına da başlandı. Bundan sonraki aşamada aşılama işlemi
hızlanarak devam edecektir. Hele yerli aşılarımızın devreye girmesi ile çok
kısa sürede Türk insanının büyük çoğunluğu aşılanarak salgına karşı önemli bir
adım atılacak, normal hayata geçişin önü açılacaktır.
Türkiye’nin aşıda tercihini inaktif denilen doğal aşıdan
yana kullanması isabetli olmuştur. Bunun olumlu sonuçlarını ileriki günlerde
daha net şekilde görmeye başlayacağız. Salgına karşı alınan tedbirler olumlu
netice verip virüsün yayılma hızı azaltıldıkça normal hayata dönüş tarihimiz
erkene çekiliyor. Bunun için esnafın ve mağazalarda çalışanların aşılanmasına
öncelik verilirse piyasa ekonomisinin canlanması açısından etkili olacağı
düşüncesindeyim.
***
Sağlık Bakanlığı’nın ve sağlık çalışanlarımızın olağanüstü gayreti
salgının yayılmasını kontrollü olarak azaltıyor. Bu durum, sağlık sektörünün dürüst,
candan ve gayretli çalışmasının sonucudur. Ancak salgın şartlarında olmamıza
rağmen piyasa vurguncularının boş durmaması milletin moralinin bozulmasına sebep
oldu. Hammadde fiyatları artmadığı halde sebze – meyve ve gıda ürünlerindeki
artışlar çok daha sıkı şekilde kontrol edilmeli, spekülatörler ve piyasa
vurguncuları ibret-i âlem için cezalandırılmalıdır.
Döviz fiyatlarının düşmesi de, kurlardaki yükselmeyi bahane
eden vurgunculara en büyük darbe oldu. Salgın günlerinde insanımızın moralinin
yüksek tutulması önemli. Bunun için de abartılı fiyat artışlarının olmaması ve
dışarıdan Türk ekonomisine karşı saldırılara tedbir alınması olağanüstü önem
taşıyor.
Türkiye’nin sağlık sisteminin gücü, yeni yapılan şehir
hastanelerinin devreye girmesi ile çok daha ileri seviyelere taşındı. Şehir
hastanelerinin diğer büyük şehirlerimizde de yapılarak daha yaygın hale
getirilmesi, hızlı tedavinin önünü açacak, ülkemize yurt dışından tedavi için
gelenlerin sayısını artıracaktır.
***
Her yıl gribe yakalanmamız, nezlenin hayatımızda sürekli
bulunması gibi koronavirüs de dünyanın değişmeyen ve süreklilik arz eden bir
hastalığı haline gelebilir. Tedbirlerle azaltılsa bile tamamen ortadan
kaldırmak ya uzun zaman alır veya hayatımızda hep var olmaya devam edebilir. O
yüzden korona ile yüzleşerek onunla yaşamanın yolunu bulmamız gerekebilir.
Bize düşen de korona virüsünün hep var olacağını dikkate
alarak çalışma şartlarını ona göre düzenlemek olmalıdır. Virüsü olabildiği
kadar azaltıp, sürekli değişen varyantlarına karşı tedbir almalı, hafta sonu
kısıtlamalarını mümkünse bir güne, şimdilik pazara indirmeliyiz. Hafta içi
çalışanların ihtiyaçlarını karşılaması için Cumartesi günleri yasağı
kaldırılmalı veya kademeli bir şekilde belirli saatlerle sınırlı hale
getirilmelidir.
Genel uygulamalar yerine olabildiği kadar virüsün yaygın
olduğu bölgelerde tedbir alınarak ekonomik hayatın canlanması ve günlük
ihtiyaçların karşılanması yoluna gidilmelidir. Virüse karşı aşının
yaygınlaşması ile birlikte yüz yüze eğitimin önündeki engeller de kalkacaktır. Okullarımız
sıkı tedbirler alınarak açılması, bu salgın ortamında bir nesli kaybetmemek
açısından öncelikli uygulamadır.
Türkiye, virüs başladığında ihtiyacı olan ülkelere yaptığı yardımları yerli aşıdan sonra da tekrarlamalı, dünyada merhametin temsilcisi olduğunu göstermelidir. Zengin ülkelerin hep kendine yontan yaklaşımı yerine adaletin ve merhametin yaygınlaşmasına öncülük etmelidir.