Aşı soruları
Azalmak şöyle dursun her geçen gün daha da artan sorulardan anlıyorum ki, aşı meselesi daha çok su götürecek. Kafası karışık olan vatandaşımızdan daha başka sorularda gelmeye devam edecek.
Aslında hem
virüs hem de aşılamada çok bilinmeyenli bir denklem var karşımızda. Bilim
insanlarının da kafasındaki karışıklık bir türlü durulmadı ve kısa sürede de
durulacağa benzemiyor.
O zaman en
sondan başlayarak bildiğim kadarı ile soruların hiç olmazsa bir kısmını
cevaplandırayım.
Hangi aşı
sorusu en çok merak edilen bir soru. An itibarı ile ülkemizde iki tip aşı
mevcut ve önümüzdeki günlerde tercihe bağlı olarak Çin ve Alman menşeili aşılar
vatandaşlarımıza uygulanacak. Aralarında küçük nüanslar olsa da etkinlikleri
birbirine yakın.
Tabi aşının
nasıl koruduğu da merak konusu. Kısaca özetlemek gerekirse virüsün bazı
parçacık proteinleri üzerinden savunma ordumuza gönderilen mesajlardan kaynaklı
olan doğal ve sağlıklı bir koruma ve korunma.
Aşı
üzerinden kirli spekülatif bilgi ticareti yapan kesimler dün olduğu gibi
bugünde iş başında ve gece gündüz çalışarak zaten bulanık olan kafaları daha da
bulandırma peşindeler ve kanmamakta yarar olduğu kanaatindeyim.
Ülkemiz aşı üretmede
belki biraz geç kaldı ancak dünyanın birçok ülkesinden geride değil önde
olmamız, sağlık alt yapımızın ve sağlık ordumuzun güçlü yapısı umudumuz olan
zafere hızla bizi götürecek ve bu günler geçip ortalıktaki toz duman
dağıldığında gerçek olan gerçekle yüzleşip akla karayı daha iyi ayırt edeceğiz.
O zaman her şey daha
berrak, arı duru gözlerimizin önünde olacak ve bugün atıp tutan birçok bilim
insanı belki utancından saklanacak delik arayacak.
Özellikle bugün aşı
üzerinden devam eden savaşta dünyanın savrulduğu yeri görenlerimiz nasıl bu
kadarına da pes diyor ve tüm açıklığı ile acımasızlığın bu kadarına akıl
erdiremiyorsa, savaş sonu açığa çıkacak yeni gerçeklerden de aynı şekilde belki
de insanlığından da utanarak hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı günlerde
kendine düşen sorumluluğun hakkını vererek yeni dünyaya ayak uydurmaya
çalışacaktır.
Değerli okurlarım,
virüsle ilgili öngörülerimden bugüne kadar mahcup olmadım şükür. Tedbiri elden
bırakmadan haddini bilmeye gayret eden bir hekim olarak hastalanmadan önce
sağlığımızın kıymetini bilmeliyiz düsturuna ayak uydurarak yakın çevreme ve
hastalarıma yardımcı olmaya gayret ettim.
Allah esmasından birçok
sıfatı insanlar üzerinden paylaşırken; yaratma, şifa verme ve rızıklandırma
sıfatlarını kulları ile paylaşmamış. Böyle bir gerçeklik olmasa idi vay
halimize demenin tam zamanı.
Şifa vermek sadece ve
sadece Allah'ın kudretindedir. Biz hekimler ancak vesile olabiliriz. Rızık
verme ve yaratma da aynı şekilde Rabbimizin kuvvet ve kudreti ile verilir ve
icra edilir.
Bu sıfatların bir an için
insanlara verildiğini düşünelim.
Ne savrulmalar yaşardık
değil mi?
Küçük dağları yaratandan
tutun da insanlara şifa dağıtanlardan ve rızık verenlerden geçilmezdi.
Sadece bir hekim olarak
40 yıllık süre içerisinde edindiğim tecrübelerimden şunu çıkarırım. Böyle bir
gücümüz olmadığı halden ben iyileştirdim diyen meslektaşlarımı ve beni filan
doktor veya ilaç iyileştirdi diyen hastalar biliyor ve yüzlerce binlerce takla
atanları görüyorum.
Nasıl uçak kazalarında
düşme esnasında gerçek ateistler belli oluyorsa, şifayı verenin sadece Allah
olduğunu anlamak içinde çaresiz hastalıklara yakalanan insanlar olma gerekiyor.
Bugün hala virüsün
varlığına inanmayan ve aşısını yaptırmaktan da imtina eden insanlar var
aramızda ve beraber yaşıyoruz. Yakın geçmişte bu kişilerden bir tanesi virüse
yakalandı ve zor günler geçirdi. Soramadım ama ilk karşılaştığımda soracağım ve
aldığım cevabı da paylaşacağım.
Hastalıklar hem imtihan
hem de verdiği dersler ile insanların yolunu aydınlatıcı bir ışık. Tıpkı ölüm
gibi bir ders ama ders alana ölüm öncesi kendini toparlama hakkını da veren bir
ders.
Hastalıklardan ders
almasını bilelim.
Hastalıklar gelmeden
sağlığımızın kıymetini bilmek ne kadar önemli ise hastalandığımızda ondan
dersler almakta bir o kadar önemli.
Son bir yılda yaşadıklarımız, hastalıklarımız, hastalarımız, kayıplarımız ve çaresizliklerimizden bir nebze de olsa ders alındı ise kazanç hanemizde bir artı olarak, bundan sonraki yaşantımıza ışık olur ümidi ile sağlık ve mutluluklar diliyorum.