Asgari ücret konusu
Yılın son günlerine doğru ilerledikçe asgari ücret
tartışmaları alevlenmeye devam ediyor.
Asgari ücret normal şartlar altında asgari nitelik düzeyinde
ve asgari çalışma karşılığında verilen ücrettir. Fazla mesai ve daha nitelikli
iş olmadan alınan ücretin karşılığıdır. Ancak günümüzde ülkemizde SGK
ödemelerini daha düşük seviyeden yapmak için birçok iş yerinin asgari ücret
kadarını bankadan kalanını elden zarf ile ücret ödemesinin yapıldığı gerçeğini bilmeyen
yoktur. Bu nedenle gerçek asgari ücretli sayısı kesin ve net olarak
bilinmemektedir.
Asgari ücret zammı bir de diğer ücret seviyelerine yapılacak
zammın da göstergesi olması nedeniyle önem arz ediyor. Özellikle kurumsal iş
yerleri asgari ücret dışında diğer çalışanların ücretlerini de asgari ücrete
yapılacak artış oranında yaptıkları için birçok çalışanın gözü kulağı asgari
ücret artışında...
Memur maaş zamları iki yılda bir yapılan toplu sözleşme ile
belirlendiği için asgari ücret artışı memurlara ciddi bir etkisi yok... Ancak
günümüzde yaşanan enflasyonist süreç sebebiyle ve hükümetin yaptığı bazı
açıklamalar doğrultusunda toplu sözleşmede belirtilen dışında bir zam
beklentisi olduğu için asgari ücret artışı memurlar tarafından da yakından
takip ediliyor.
Yaşanan enflasyonist süreç özellikle memur ve işçi gibi
sabit gelirli kesimin alım gücünü oldukça azaltmış durumda. Nitekim büyüme
verileri de bu durumu gözleri önüne seriyor. İşletmelerin kârlılık oranları
artarken iş gücü ödemelerinin GSYİH içindeki payı azalıyor.
Ancak emek piyasasında durum tahmin edilenden çok daha
karmaşık bir hâlde…
İş gücü piyasasında emek arzı ile emek talebi uyuşmazlığı
ücret seviyelerinde oldukça farklı bir tablonun oluşmasına neden oluyor. İş
arayan istediği gibi bir iş bulamazken işçi arayan da ihtiyaç duyduğu niteliklerde
eleman bulamıyor.
Bazı nitelikli olarak ifade edilebilecek meslek gruplarında
yığılma yaşanırken ücret seviyesi asgari ücretin bir tık üzerindeyken,
özellikle beden gücüyle birlikte teknik bilgi gerektiren bazı mesleklerde çırak
yetişmediği için eleman bulmakta oldukça zorluk çekiliyor.
Mesleki eğitim merkezleriyle iş dünyasının ihtiyaç duyduğu
niteliklerle eleman yetiştirme çalışmaları devam ederken piyasadaki eksiklik
henüz giderilebilmiş değil…
Diğer taraftan yüksek teknolojili ürünlerin üretilmesi
konusunda ciddi bir atılım yapan Türkiye, savunma sanayi ürünleri ve elektrikli
otomobil gibi ürünlerin üretilmesi için lisans ve üstü eğitimlerin yanında
teknofest gibi organizasyonlarla bu doğrultuda ilerliyor.
Dönüşümün hızla yaşandığı günümüzde yaşanan emek arzıyla
emek talebi uyuşmazlığı ücret seviyelerinde büyük dengesizliklere neden olurken,
Türkiye’nin en önemli adımlarından biri olan yeni ekonomi modelinde de bazı
problemlere neden oluyor.
Yatırımların artırılması suretiyle üretimin ve istihdamın
artırılması yönünde politika izleyen Türkiye eleman bulma problemi nedeniyle
üretimin artırılması ve dolayısıyla ihracatın artırılması konusunda bazı
problemler yaşıyor. Bu dönüşümün yaşandığı süreçte ihtiyacın giderilmesi
konusunda konu tekrar asgari ücret seviyesinin makul bir seviyeye gelmesi
konusuna geliyor. Çünkü günümüzde yaşanan enflasyonist ortamda asgari ücret
seviyesiyle geçinmenin zor olduğu düşünüldüğünde “geçinemeyeceksem neden
kendimi yorayım” düşüncesi hâkim oluyor.
Bu kısımda şöyle bir problemle karşılaşmaya başlanıyor.
Asgari ücretle birlikte diğer ücret seviyelerindeki artış iş yerlerinde maliyet
artışlarına neden olacağı için yaşanan enflasyonist süreçte fiyatların daha
fazla artmasına neden olma potansiyelini de taşıyor. Bu sorunu da ancak sıkı
denetim mekanizması ile çözmek mümkün görünüyor. Çünkü büyüme oranlarında
bakıldığında artan kârlılık ve iş gücü ödemelerinin payındaki azalma iş gücü
maliyetlerindeki artışın çok daha üzerinde bir fiyat artışı yapıldığını gözler
önüne seriyor.
Tüm bunlarla birlikte gözden kaçırılmaması gereken bir husus
var. Asgari ücret seviyesinin gerekli Anayasal düzenleme ile bölgesel olarak değiştirilmesi
gerekiyor. İstanbul’daki yaşam koşullarıyla diğer illerdeki yaşam koşulları
aynı değildir. Bu nedenle gerek memurlarda gerekse işçi ücretlerinde bölgesel
yaşam koşulları farklılıkları gözetilerek bir asgari ücret seviyesinin
belirlenmesi gerekliliği de ortadadır.
Kısa vadede yapılması mümkün olmayan bu durum önümüzdeki
yıllarda hayata geçirilmesi için siyasilerin bu konuyu gündeme alması gerekiyor.
Böyle giderse İstanbul’da geçim daha zor olduğu için İstanbul’da memur ve işçi
sayısı giderek azalacaktır.