Asgari ücret artışı işsizliği artırır mı?
Ekonomi bilimi insan ihtiyaçlarıyla ilgilenir. Kapitalist iktisat ihtiyaçların sınırsız olduğunu savunur. Aslında ihtiyaçların değil ihtirasların sınırsız olduğu gerçeğini görmezden gelir. Ancak bu mesele bu yazının konusu değil.
İhtiyaç, insanın giderdiğinde haz duyduğu, gidermediğinde
ise sıkıntı duyduğu şeyler olarak ifade edilebilir.
Bu konuda Maslow bilimsel olarak bir ihtiyaçlar hiyerarşisi
çıkarmıştır. Buna göre insanın en temel ihtiyacı yemek, içmek, uyumak gibi
hayati ihtiyaçlardır. Hayatını devam ettirebilmesi için bu ihtiyaçlarının
giderilmesi gerekir. Bir üst basamakta ise güvenlik ihtiyacı vardır. Hayatını
devam ettirebilmesi için fizyolojik ihtiyacını giderdikten sonra hayatını
güvenli bir şekilde devam ettirmesi gerekir. Diğer ihtiyaçlar bu basamaklardan sonra
gelir.
Günümüzde bakıldığında en temel ihtiyaçlar gıda, barınma,
ulaşım olarak sınıflandırılabilir.
İşin aslında asgari ücret düzeyinin belirlenmesinde de tam
bu kısım öne çıkıyor. Asgari ücretli bir kişi en kötü ihtimalle bu gibi en
temel ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılaması gerekmektedir.
Ne yapılmalı?
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde belirttiği gibi
fizyolojik ve güvenlik ihtiyacı basamaklarında bulunan beslenme, barınma,
ulaşım gibi temel ihtiyaçların olduğu bir sepet oluşturarak ücretlere/maaşlara
zam yapılırsa o zaman daha sağlıklı bir durum oluşabilir.
Son dönemde Türkiye’nin ihracat artışı verilerde de
görüldüğü üzere hızlı bir artış gösteriyor. Bu doğrultuda İTO Başkanı Şekib
Avdagiç ihracatçıların siparişleri karşılamakta zorlandıklarını, satacak
malları olsa, daha fazlasını satabilir durumda olduklarını belirtti. Kaldı ki
İTO üyeleri ticaretle uğraşan kesim. Bununla beraber sanayicilerde de ihracat
artışı olduğu da ortada. Sonuç olarak ihracat artışıyla beraber artan ciro ve
kârlılık artışının çalışanlarla da bölüşülmesi gerekmektedir. İşte herkesin
bahsettiği “ihracat artışının bana ne faydası var?” sorusunun cevabı da tam
olarak bu kısım.
Asgari ücretteki artışın elbette ki başka etkileri de
olacaktır.
Öncelikle resmi asgari ücretteki artış işsizliğin azalmasına
da önemli katkı sağlayacaktır.
Küresel tedarik zincirindeki bozulmayla berber Türk
mallarına olan talep artışı Türkiye’nin ihracatında büyük artışla neden oldu.
Nitekim kasım ayı itibariyle 12 aylık ihracat 221 milyar doları aştı. Yurtdışı
talep artışı gerek sanayi kesiminde gerekse ticaret kesiminde personel
ihtiyacını artırıyor. Ancak iş dünyasının ifadesiyle eleman bulamadıkları için
üretimi artırma problemi yaşıyorlar. Ancak günümüzde resmi asgari ücret ile
geçinmek mümkün olmadığı için iş arayanlar “alacağım ücret geçimimi
sağlamayacağı gibi bir de yorulacağım” düşüncesiyle mevcut ücret düzeyinde
çalışmayı istemiyorlar.
Asgari ücretteki artışla beraber iş arayanların da bu
düşüncesi değişecektir. Bu durumda istihdam artarken üretim ve ihracatta
artacaktır. Artan gelir artışı tekrar vatandaşa gelir artışı olarak dönecektir.
Nitekim mevcut resmi asgari ücret bu haldeyken bile ekim
ayında istihdam edilen sayısı artarken işsizlik oranında %0,2 puanlık bir
azalma olmuş. Bu azalma iş gücüne katılımın artmasına rağmen gerçekleşmiş.
Bugünlerde enflasyon artışı sebebiyle ciddi problemler
yaşadığımız bir gerçek. Zaten kimse bu enflasyon artışını görmezden gelmiyor.
Hükümet kanadından yapılan açıklamalar da “vatandaşın enflasyona ezdirilmemesi”
yönünde oluyor. Olması gereken de budur.
Kasım ayında yaşanan hızlı kur artışıyla beraber enflasyonda
yaşanacak hızlı artış da düşünüldüğünde aralık ve ocak aylarında önceki aylara
kıyasla enflasyonun hızlanması beklenmektedir. Resmi yıllık enflasyonun önce
%25 daha sonra ise %30 seviyelerine gelmesi beklendiği düşünülürse asgari
cürete yapılması gereken artış da bunların hesaplanarak yapılması
gerekmektedir.
Asgari ücret artışı konusunda her ne kadar ihracattaki
artışa dikkat çeksek de elbette ki tüm işletmeler ihracat yapmıyor. Özellikle
küçük esnaf olarak ifade edilen işletmeler bu konuda ciddi problem
yaşayabilirler. Bu konuda devlet çalışan sayısına, cirosuna göre vergi ve prim
ödemeleri konusunda çeşitlendirme yaparak farklı uygulamalarla vereceği
desteklerle bu problemi çözebilir.
Tüm bu kapsamda düşünüldüğü zaman asgari ücretin 2022 yılında en az 4500 TL seviyesinde olması gerekmektedir. Asgari geçim indirimi kısmında yapılacak artışlarla da bu artış desteklenmelidir. Böylece enflasyon ile azalan vatandaşın alım gücü nispeten eski seviyesine gelecektir.