Asgarî müştereksiz / Gay hattı
Cumhurbaşkanına, sancağa, misafir Devlet Başkanlarına ve sancaklarına İstiklal Marşı çalınırken, göndere bayrak çekilirken, gönderden bayrak indirilirken ve bir de cenazeye cephe selamı verilir.
Bunlar asgarî müşterektir…
Saygıya layıktırlar…
Cenazenin
kim olduğuna bakılmaz.
İnançlara küfredilmez…
Mazluma adı sorulmaz…
Ama ne yazık ki,
Deprem enkazının üzerinde tepinen ve
bütün insanî değerleri ayaklar altına alan yağmacı mahlûk(lar) türedi: Asgarî müştereksiz…
11 ilde on binlerce canımızı şehit
verdik, yüz binlerce yaralımız, milyonlarca mağdurumuz var…
Asgarî
müştereksiz, pervasız…
Acı
ve utanç içindeyiz…
Millî bünyede bir
ur…
Nerden, ne ara
türedi bu?
Esfel i safilin, belhum
adal: Hayvandan daha aşağı mahlûk!
Bu kadar adi
olabileceği hiç aklımıza gelmedi.
Her melaneti
yapabileceğini, nefretini bu kadar aşikâr edeceğini, fütursuz olabileceğini
düşünmemiştik.
Enkaz üzerinde
tepiniyor…
Yalanın, iftiranın
bini bi’para…
Enkaz altında
feryatlar yükseliyor, arama- kurtarma görevlileri canla başla bir canı kurtarma
telaşında, bu ise görevlilerin yakasını, paçasını çekiştiriyor.
Bir yanda her
dinden, ülkeden, meşrepten, renkten yüze yakın ülkeden acıları dindirmek için
gelenler, diğer yanda içimizdeki asgarî müştereksizler…
Enkazın kıyısında
yakınlarına kavuşma ümidiyle bekleyenler, Diyarbakır’da
da terör örgütünün dağa kaçırdığı evlatlarını bekleyen aileler…
Tarifsiz acılar
içindeyiz.
Her ikisine de
kılını kıpırdatmayan asgarî müştereksiz.
Aslında bunları şimdiye kadar tanıyamamışız.
Cibilliyetini her
zaman gösterdi de biz iyimserliğin sınırını aşmışız.
Ne bekliyorduk ki?
PKK’nın arama kurtarma ekipleri kurup deprem
bölgelerine koşabileceğini mi?
FETÖ’nün yardım(himmet) kampanyaları düzenleyip
tırların sıralanacağını mı?
Tabii ki hayır!...
Terör örgütleriyle
iş birliklerini, kifayetsiz muhterisliklerine yormuştuk.
Yanılmışız…
Hem de çok…
Yazıklar olsun,
asgarî müştereksize!..
Bu ülkenin suyu,
havası, ekmeği haramdır, ona.
Fay hattından daha tehlikelidir, bu “Gay Hattı”…
Asgarî
müştereksizlik, bir hastalık değildir, bu sebepten tedavi edilemez.
Bu urla bir toplum
nasıl baş edebilir, nasıl yaşayabilir?
Az da değil…
Millî güvenliğe
ciddi bir tehdit…
Ciddi bir sosyal
ve ekonomik güce sahip…
Olağanüstü
şartlardan besleniyor.
Kârı olağanüstü,
yıkımı da…
Türkiye Tek Yürek kampanyasında yok.
Salgında obezleşen
zincir marketler, İstanbul sermayesi olarak bilinen malum tepegözler, sendikalar,
birlikler, yoklar.
Herhalde depremzedeyi,
sığınmacıyı “çağdaş yaşama” uygun
bulmuyorlar?
Bütün melanetiyle,
kesin hatlarıyla orta yerde duruyor,
işte!..
Şu gerçeği kabul
etmeliyiz:
Asgari müştereksiz, öyle azgın, öyle acımasız ki
toplumu sindirdi.
Suriye’de de
depremden binlerce kişi can verdi.
Suriye’ye yardımdan bahseden var mı?
Linç etmeye hazır
bekliyor.
“Kendi vatandaşını kurtardın da Suriyeli mi
kaldı.”diyeceğinden korkuluyor.
Suriyeliyi,
Afganlıyı da yağmacı gösteriyor.
İnsanî bulduğu her
şeyi, yakıyor, yıkıyor; deprem, sel yangın, heyelan, kasırga hepsi bir arada…
Nev-i şahsına münhasır güdümlü afet…
Tabii afetlere
tedbir alınır; binalar, deprem dayanıklı yapılır, dere yatakları ıslah edilir,
orman yangınlarıyla mücadele imkânları geliştirilir.
Ama bu asgarî
müştereksizlikle nasıl mücadele edilebilir, ne yapılabilir?
Acil durum!..
Terörü, kargaşayı
cesaretlendirmenin ötesinde; teşvik, ülkenin ve insanlığın değerlerini imha
ediyor.
Birlik ve
beraberlik olmadan devlet ve millet nasıl ayakta kalabilir ki…
Asgarî
müştereksizliğin çaresi nedir?
“Gay hattı” çok hareketli, çok azgın ve çok yıkıcı…