Asaf Hâlet
Asaf Hâlet Çelebi, Cumhuriyet devri Türk şiirinin “modern gelenekçi” ve iyi bir şairidir. 1907’de Cihangir’de doğdu, Beylerbeyi’nde yaşadı, 15 Ekim 1958 tarihinde vefat etti, Küplüce Mezarlığı’nda yatıyor. He, Lâleler, Lâmelif ve Om Mani Padme Hum isimli şiir kitaplarının yanısıra araştırma ve biyografileri bulunuyor.
18
yaşına kadar gazel ve rubai yazan, 1937 yılından sonra ise serbest nazımlı
şiirleriyle adını duyuran Çelebi, Ses
ve Hamle dergileri ile Gün gazetesinde şiir ve yazılarını
yayımladı. İslam dininden, yakın ve uzak doğu milletlerinin kültürlerinden
derlediği, yoğurduğu ve okuyucusuna sunduğu farklı, esrarengiz ve sembollü bir
şiir tarzı oluşturdu. Bir şark efsanesi veya Binbirgece şiiri diyebileceğimiz
bu metinlerde meraklılarını, çağlar öncesine, zamanlar ötesine doğru
kanatlandırdı. Mihmandarlık yaptığı şiirseverleri, geçmiş dönemlerin efsunlu
manzaralarıyla dolu, rüya gibi bir şark seyahatine çıkardı. Mısralarını büyük
bir tatla okuyanlar, mısra aralarını keşfe çıktılar. 1940’lı yıllardan sonra
tasavvuftan soluklanan şiirleriyle alaka uyandırdı, dar fakat sadık bir okuyucu
kitlesine mazhar oldu.
Çelebi,
bir kilimden evreni keşfeden bir şairdir. Şöyle der: “Meselâ bir kilim motifine
dalan gözlerim öyle bir an yaşıyor ki, orada çocukluğumdan beri halledemediğim
kâinatın muammalarını sembolize ediyorum. Şekillerin içine hapsolan ruhumu
görüyorum.” Ve arkasından gelen şiir: “Kilimimde namaz kılmaya gelen ayaklar/
Ve en çok çok küçük küçük parmakları/ Beni görmeden üstüme basarlar/ Şaşarım
beni işleyene/ Kilimimin nakışları/ Nedircik yavrularına benzer/ Ki
çocukluğumdan beri çok uğraşırım/ Nedircik yavrularile”
Doğu ve Batı
kültürlerine sahip, bu iki harsı şiirinde yoğuran ama millî vasfını ve geleneğe
yaslanan akidelerini bozmayan Asaf Hâlet, Mevlânâ gibi büyük değerlerimizin
Batı’da tanınmasında katkıda bulunmuştur. Sanat hayatında hep mutlak hakikatin
peşinde olan Çelebi, heveslerin, modaların ve akımların dışında öz sanatı icra
etmenin heyecanını duymuş, bunun endişelerini taşımıştır.
Şiirinde
derin bir tasavvuf kültürü müşahede ettiğimiz Çelebi, “Daimi surette güzeli,
iyiyi, doğruyu görmemeye mahkûm” aydınlarımızın aksine şiirinde tarihimiz ve
kültürümüzle ilerlemiştir. “Doludizgin
Batı’ya yönelinen bir dönemde Doğu’lu bir ‘yenilikçi’ olabilmenin sırrına
erdiği” için takdirle karşılanmıştır edebiyat çevrelerinde. Seçkin isimler onun
takdirkârı olmuştur. Zor beğenen edip ve şair Necip Fazıl Kısakürek onu Ziya
Osman Saba ile birlikte “İstanbul efendisi, (İstanbulin) eski Bâbıâli tipi,
güzel ve çirkini tayinde usta” kabul ederken Mehmet Kaplan da, “Çelebi, kültür
şiiri yazanlar arasında çok dikkate şayan bir simadır” değerlendirmesinde
bulunmuştur. Münevver Ayaşlı ise ‘büyük ve zarif şair’in “yalnız İslam
tasavvufuna değil, bütün şark, Asya ve Uzak şark mistiğine derin bir vukufu”
bulunduğuna dikkat çekmiştir. Hayranları arasında Refik Halit Karay, Salah
Birsel ve Peride Celâl de bulunuyor. Süleyman Çobanoğlu onun için şiir yazdı.
Hakkında
ilk ciddi çalışmayı merhum Mustafa Miyasoğlu yapmıştır. Son eser ise Beşir
Ayvazoğlu’nda ait. “İbrahim” şiirinde şöyle diyordu: “İbrahim/ İçimdeki putları
devir/ Elindeki baltayla/ Kırılan putların yerine/ Yenilerini koyan kim” Mehmed
Niyazi 2005’teki yazısında, “Sembollerle konuşan, masallarda yaşayan, ama ruh
ikliminde ayağı yere basan milletimizin bu evladından, yetişen nesillerin
alacakları çok şey var. Onu ihmal, ona zarar vermez; nasıl olsa bir şiiri,
mensur bir parçası günün birinde zekice bir göze çarpar; fakat bu arada yetişen
nesiller çok şey kaybederler.” diyordu.
Asaf Hâlet Çelebi’nin Bütün
Şiirleri’ni ve Bütün Yazıları’nı
yayımlayan Everest Yayınları, bugünlerde şairin Divan Şiirinde İstanbul, Mevlânâ’nın
Rubâileri, Mevlânâ ve Mevlevîlik
ile Eşrefoğlu Dîvânı isimli
eserlerini kültür hayatımıza kazandırdı. Titiz bir hazırlık, güzel kapaklar ve
özenilmiş mizanpajı ile okurların ilgisini çekecek bu kitapları, şiire meraklı
gençlerimize hararetle tavsiye ediyorum. Kanaatimce edebiyata önem verenler,
Asaf Hâlet Çelebi külliyatını titizlikle okuyacaklardır. Şiir sevdalılarının
başucu kitabı, Divân Şiirinde İstanbul olacaktır.
Avnî mahlasını kullanan Fâtih Sultan Mehmet’ten 19. Asra uzanan dört yüzyıllık
bir devrin birikimi olan dîvanlardan seçilmiş, şairlerinde şiirlerinden
süzülmüş muhteşem bir antoloji. İstanbul hayranı olan Asaf Hâlet’in büyük
emekler vererek hazırladığı bu güldeste, bir bakıma İstanbul tutkunlarının
ellerinden düşürmeyeceği temel bir kaynak eser. Asaf Hâlet Çelebi’yi rahmetle
anarken, külliyatını bize kazandıran Everest Yayınları yöneticilerini de
yürekten kutluyorum.