Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ağustos 2020

Asaf Hâlet

Asaf Hâlet Çelebi, Cumhuriyet devri Türk şiirinin “modern gelenekçi” ve iyi bir şairidir. 1907’de Cihangir’de doğdu, Beylerbeyi’nde yaşadı, 15 Ekim 1958 tarihinde vefat etti, Küplüce Mezarlığı’nda yatıyor. He, Lâleler, Lâmelif ve Om Mani Padme Hum isimli şiir kitaplarının yanısıra araştırma ve biyografileri bulunuyor.

18 yaşına kadar gazel ve rubai yazan, 1937 yılından sonra ise serbest nazımlı şiirleriyle adını duyuran Çelebi, Ses ve Hamle dergileri ile Gün gazetesinde şiir ve yazılarını yayımladı. İslam dininden, yakın ve uzak doğu milletlerinin kültürlerinden derlediği, yoğurduğu ve okuyucusuna sunduğu farklı, esrarengiz ve sembollü bir şiir tarzı oluşturdu. Bir şark efsanesi veya Binbirgece şiiri diyebileceğimiz bu metinlerde meraklılarını, çağlar öncesine, zamanlar ötesine doğru kanatlandırdı. Mihmandarlık yaptığı şiirseverleri, geçmiş dönemlerin efsunlu manzaralarıyla dolu, rüya gibi bir şark seyahatine çıkardı. Mısralarını büyük bir tatla okuyanlar, mısra aralarını keşfe çıktılar. 1940’lı yıllardan sonra tasavvuftan soluklanan şiirleriyle alaka uyandırdı, dar fakat sadık bir okuyucu kitlesine mazhar oldu.

Çelebi, bir kilimden evreni keşfeden bir şairdir. Şöyle der: “Meselâ bir kilim motifine dalan gözlerim öyle bir an yaşıyor ki, orada çocukluğumdan beri halledemediğim kâinatın muammalarını sembolize ediyorum. Şekillerin içine hapsolan ruhumu görüyorum.” Ve arkasından gelen şiir: “Kilimimde namaz kılmaya gelen ayaklar/ Ve en çok çok küçük küçük parmakları/ Beni görmeden üstüme basarlar/ Şaşarım beni işleyene/ Kilimimin nakışları/ Nedircik yavrularına benzer/ Ki çocukluğumdan beri çok uğraşırım/ Nedircik yavrularile”

Doğu ve Batı kültürlerine sahip, bu iki harsı şiirinde yoğuran ama millî vasfını ve geleneğe yaslanan akidelerini bozmayan Asaf Hâlet, Mevlânâ gibi büyük değerlerimizin Batı’da tanınmasında katkıda bulunmuştur. Sanat hayatında hep mutlak hakikatin peşinde olan Çelebi, heveslerin, modaların ve akımların dışında öz sanatı icra etmenin heyecanını duymuş, bunun endişelerini taşımıştır.

Şiirinde derin bir tasavvuf kültürü müşahede ettiğimiz Çelebi, “Daimi surette güzeli, iyiyi, doğruyu görmemeye mahkûm” aydınlarımızın aksine şiirinde tarihimiz ve kültürümüzle ilerlemiştir. “Doludizgin Batı’ya yönelinen bir dönemde Doğu’lu bir ‘yenilikçi’ olabilmenin sırrına erdiği” için takdirle karşılanmıştır edebiyat çevrelerinde. Seçkin isimler onun takdirkârı olmuştur. Zor beğenen edip ve şair Necip Fazıl Kısakürek onu Ziya Osman Saba ile birlikte “İstanbul efendisi, (İstanbulin) eski Bâbıâli tipi, güzel ve çirkini tayinde usta” kabul ederken Mehmet Kaplan da, “Çelebi, kültür şiiri yazanlar arasında çok dikkate şayan bir simadır” değerlendirmesinde bulunmuştur. Münevver Ayaşlı ise ‘büyük ve zarif şair’in “yalnız İslam tasavvufuna değil, bütün şark, Asya ve Uzak şark mistiğine derin bir vukufu” bulunduğuna dikkat çekmiştir. Hayranları arasında Refik Halit Karay, Salah Birsel ve Peride Celâl de bulunuyor. Süleyman Çobanoğlu onun için şiir yazdı.

Hakkında ilk ciddi çalışmayı merhum Mustafa Miyasoğlu yapmıştır. Son eser ise Beşir Ayvazoğlu’nda ait. “İbrahim” şiirinde şöyle diyordu: “İbrahim/ İçimdeki putları devir/ Elindeki baltayla/ Kırılan putların yerine/ Yenilerini koyan kim” Mehmed Niyazi 2005’teki yazısında, “Sembollerle konuşan, masallarda yaşayan, ama ruh ikliminde ayağı yere basan milletimizin bu evladından, yetişen nesillerin alacakları çok şey var. Onu ihmal, ona zarar vermez; nasıl olsa bir şiiri, mensur bir parçası günün birinde zekice bir göze çarpar; fakat bu arada yetişen nesiller çok şey kaybederler.” diyordu.

Asaf Hâlet Çelebi’nin Bütün Şiirleri’ni ve Bütün Yazıları’nı yayımlayan Everest Yayınları, bugünlerde şairin Divan Şiirinde İstanbul, Mevlânâ’nın Rubâileri, Mevlânâ ve Mevlevîlik ile Eşrefoğlu Dîvânı isimli eserlerini kültür hayatımıza kazandırdı. Titiz bir hazırlık, güzel kapaklar ve özenilmiş mizanpajı ile okurların ilgisini çekecek bu kitapları, şiire meraklı gençlerimize hararetle tavsiye ediyorum. Kanaatimce edebiyata önem verenler, Asaf Hâlet Çelebi külliyatını titizlikle okuyacaklardır. Şiir sevdalılarının başucu kitabı, Divân Şiirinde İstanbul olacaktır. Avnî mahlasını kullanan Fâtih Sultan Mehmet’ten 19. Asra uzanan dört yüzyıllık bir devrin birikimi olan dîvanlardan seçilmiş, şairlerinde şiirlerinden süzülmüş muhteşem bir antoloji. İstanbul hayranı olan Asaf Hâlet’in büyük emekler vererek hazırladığı bu güldeste, bir bakıma İstanbul tutkunlarının ellerinden düşürmeyeceği temel bir kaynak eser. Asaf Hâlet Çelebi’yi rahmetle anarken, külliyatını bize kazandıran Everest Yayınları yöneticilerini de yürekten kutluyorum.