Artagan gerçekleri
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener grup toplantısında Öz
Türkçe’de “bolluk, bereket” anlamına gelen “ARTAGAN” isimli projeyi tanıttı.
ARTAGAN ne gibi bir açığı giderecek ki bolluk ve bereket
getirecek?
Bir bir bakalım.
Öncelikle projeye gerekçe olarak gösterilen tespitleri
inceleyelim.
-Para trafiği insan eliyle kontrol edilemeyecek kadar
büyüdü,
-Yeterli mali denetim yapılamaması bütçe kayıplarına neden
oluyor,
-OECD verilerine göre Türkiye ekonomisinin yüzde 28,72’si
kayıt dışı,
-Vergi adaleti tam sağlanamıyor,
-83 milyon vatandaşın sadece 21 milyonu sigortalı (Aynı
nüfusa sahip Almanya’da 45 milyon kişi ),
-Kamu kontrolündeki sosyal sağlık sigortasının yükü 21
milyon çalışanın üzerinde,
-OECD ülkeleri arasında en az vergi geliri toplayan beşinci
ülkeyiz,
-Yapısal reformlara ihtiyaç var...
Dijital bir alt yapı üzerine bina edilecek Gelir İdaresi
Başkanlığı olarak tanımlanan ARTAGAN, aslında ödemelerdeki bir yazılımlar
sistemi bütünü.
Yani dijital ekonominin ta kendisi...
Nakit paranın kaldırılması ve dijital paranın hayatımıza
yerleşmesi...
Aslında ARTAGAN ismiyle lanse edilen proje, şu an tüm
dünyada zaten hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Bu işin başını çeken ülke de Çin...
Dijital parayı birçok eyalette hayata geçiren Çin yakın
zamanda bunu tüm ülkeye uyarlamaya hazırlanıyor.
Çin’deki çalışmaları yakından takip eden diğer merkez bankaları
da dijital para çalışmalarına hız vermeye başladı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da dijital para
çalışmalarına başlayan ülkeler arasında yer alıyor.
Şuna dikkat etmek gerekiyor:
Dijital para ancak ülkenin tüm alanlarında dijitalleşmenin
sağlanması ile gerçek olabilir ve kayıt dışılığı bitirebilir.
Yani Ağrı’nın bir köyünde internet olmazsa bu dijital sistem
hayat bulamaz.
Bunun içindir ki, iktidar uzaya uydu üstüne uydu fırlatıyor,
dünya ile birlikte eş zamanlı olarak yerli 5G teknolojisi üretiyor.
Daha geçtiğimiz gün Ulaştırma ve Altyapı Bakanı 5G sistemini
test etti.
(Fiber kablolama konusunda biraz yavaş kalındı. Bu konuda
özel sektörün teşvik edilmesi gerekiyor.)
Yani Sayın Akşener’in iki yıla yapılacağını vaat ettiği
projenin alt yapısını bu iktidar yapıyor.
Sadece bu da yeterli değil.
İnsanlarımızın böyle bir ticarete hazır olması gerekiyor.
Bu nedenle 2013 yılından bu yana Finansal Okuryazarlık
eğitimleri veriliyor.
Yastık altındaki altın, döviz ve TL birikimleri sisteme
çekilmeye çalışılıyor.
Altına dayalı kira sertifikası ve BES ile bu tasarruflar bir
oranda sisteme dâhil edildi.
Ama yeterli seviyede başarı sağlanamadı.
ARTAGAN ile 300 milyar lira kaynak sağlanacağını söyleyen
Akşener’in bahsettiği bu bedel işte bu yastık altındaki tasarruflar ve
toplanamayan vergilerdir.
Birikimlerin sisteme girmesi faizleri düşürecek, kredileri
de artıracak bu da beraberinde yatırımları getirecektir.
AK Parti bunu yapmak için çok çabaladı.
Fakat geçmişten gelen bazı sorunlar böyle bir atılımı
engelliyor.
Bankaların bu dijitalleşme yarışında müşterileri için her
türlü yeniliği getirdiğini söyleyen Sayın Akşener iktidarı hiçbir şey yapmamakla
suçladı.
Sayın Akşener yanılıyor.
Bankalar üzerinden ekonomideki dijitalleşmenin sağlanması
2001 krizi sonrasında yapılan çalışmaların bir sonucu oldu.
AK Parti de bu çalışmaları destekledi.
Bankalar devletten kazanmak yerine perakende ürünlerle vatandaşlardan
kazanmanın kârlılığına yöneldi.
Esnaf ve KOBİ’ler çalışanların yüzde 80’den fazlasına kaynak
oluşturduğu için ekonominin bel kemiğini teşkil ediyor.
Uzun yıllardır devam eden vergi toplayamama ve yastık altındaki
kaynağı ekonomiye dâhil edememe sorunları bir türlü çözülemedi.
Bunun zenginleşme ile de doğrudan bir alakası yok.
Enflasyonun tek haneli rakamlara geldiği ve kişi başına GSMH’nın
13 bin dolar sınırına dayandığı zamanlarda da vergi toplamak ve yastık altını
sisteme dâhil etmek bir sorundu.
Ez cümle...
Siyasilerin seçim için karşısına alamadığı esnaf ve KOBİ’nin
dijital ekonomiden ilk etkilenecek yerler olması ülkenin yapısal sorunu olarak
kabul edilebilir.
Sayın Akşener de bunu bildiği için şöyle demiş:
“Birçok işletme, varlık mücadelesi verdiği için, birçok işletme de, daha fazla kazanma hırsıyla, kayıt dışına yöneliyor.”