Dolar (USD)
35.44
Euro (EUR)
36.18
Gram Altın
3060.39
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ocak 2025

Ârifler ve Kitaplar Arasında

Orhan Âlimoğlu’nun Ârifler ve Kitaplar Arasında isimli eserinde irfanımızın, sanatımızın ve medeniyetimizin mimarları anlatılıyor.

Hayatım boyunca tanıdığım valilerin sayısı onu geçmez. Bunlar da ilimle, sanatla, kültürle alakadar idarecilerimizdi. Bu yöneticilerimiz içinde gönüller fetheden ilk valimiz ise şüphesiz Orhan Âlimoğlu’ydu. Diyebilirim ki Türkiye’de kitabı en çok seven ve sevdirenlerin başında kıymetli büyüğümüz geliyor. Osman Yüksel Serdengeçti merhumun hemşehrisi olan ve Antalya Akseki’de doğan Âlimoğlu, bazı ilçelerimizde kaymakamlık, illerimizde de valilikler yaptı. Bulunduğu ilçeyi veya ili âdeta bir kütüphaneye dönüştürme sevdasını taşıyan Âlimoğlu, ‘vatan sathını mektep yapma’ idealinden hiç vazgeçmemiştir. 2000’li yıllardı. Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı’nda çalışıyordum. Çemberlitaş’taki Köprülü Medresesi’ne Orhan Bey geldiğinde bir anda bir kitap ve kültür şöleni yaşanmaya başlanırdı. Son çıkan kitapları merak eder, bazılarını seçer, toplu olarak aldırır ve çorak muhitlere bir sebil gibi bu ilim ve irfan ırmaklarını akıtırdı. Hususi sohbetinde bulunma talihine eriştiğimde heybesinden nasibimize düşen fikir ve his meyvelerini tadardım. Orhan Âlimoğlu, müktesebatı yüksek, eskilerin tabiriyle hamulesi bereketli bir münevverdir. Sohbet meclislerine anlattıklarının kitaplara dönüşmesini ne kadar istemişimdir. Zira atalar sözüdür: “Söz uçar, yazı kalır.” Hikmetli sözler kalıba dökülmeli, hazırdaki ve gelecekteki nesillere neşriyat hâlinde emanet edilmeliydi. En azından hatıralarını yazmasını istediğimi hatırlıyorum. Şükürler olsun ki Beyan Yayınları’ndan çıkan Ârifler ve Kitaplar Arasında isimli eserini gördüm ve büyük bir bahtiyarlık duydum. Eser iki kısma ayrılmış: “Ârifler Arasında” ve “Kitaplar Arasında”. Kitabı okurken o kadar not düştüm, satır altı çizdim ki… Bu tür kitap tanıtım yazılarının zorluğu da burada zaten. Kitabın hakkını tam veremiyorsunuz. “Efradını câmi ağyarını mâni” tarzda muhtasar bir yazıyla yetinmek zorunda kalıyorsunuz. Zira eserde adı geçen büyüklerimiz o kadar değerli ki… Her birinden teberrüken birkaç satır almak istediğinizde zaten sayfalar doluveriyor. Tabii adı geçen isimlerin çoğu aşina… Marufların dışında meçhuller de var. Âlimoğlu, henüz tanıyamadığım mutasavvıfları, âlimleri, edipleri de anlatıyor. Mesela “Karabüklü Mustafa Efendi”, “Bayburtlu Dede Paşa Hazretleri”, “Bir Ahir Zaman Dervişi Fehmi Kuyumcu Ağabey” gönül dünyamızın sultanlarından bir kaçı. Ahmed Aydın Bolak, Osman Yüksel Serdengeçti ve Mehmet Genç biraz daha yakın zamanda ömür sürmüş müstesna münevverler. Yazarımız bu abide şahsiyetlerin portresini aktarırken hem bilinen biyografik bilgilerini veriyor hem de her yerde rastlayamayacağımız kıymettar bilgilerle bizleri donatıyor. Sırayla ilerlediğimizde önümüze “Bir Ehl-i Dil Şâir Osman Sarı Hoca”, “Hem Hüseynî Hem Yorulmaz, Hem Maraşî”, “Ahmet Nezihi Hoca’dan Kırım Hatıraları” çıkıyor ve bu minval üzere yolculuğumuza devam ediyoruz. Daha sonraki bölümlerde ismi geçenler arasında şu şahsiyetler de bulunuyor: Âdil Ali Himmet Berki, Behçet Necatigil, Veysel Öksüz, Âdil Erdem Bayazıt ve sonra “Kitaplar Arasında” dolaşıyoruz.

ELVEDA BAHRİ

Orhan Âlimoğlu, eserin girizgâhında okuma serüvenini anlatırken ilk heyecanlardan, ilk heveslerden şöyle bahsediyor: “Okuma veya manalı sözden zevk alma alışkanlığımız, ilkokulda başladı sanıyorum. Elimizde Geyik, Güvercin, Kesikbaş, Hz. Ali Hikâyeleri gibi manzumeleri rahmetli ninem bana okutup zevkle dinlerdi. Rahmetli dedem de Süleyman Çelebi’nin Mevlid’in çok yanık sesle hatta ‘Elveda Bahri’ni ağlayarak okur ben de zevkle dinlerdim. Şiir okuma zevki kazanmamızda bunların payı vardır kanaatindeyim.” Sadece bu satırlar bile yazarımızın nasıl bereketli ve mübarek bir muhitte yetiştiğini bize gösteriyor. Bu özge hatıratın, müstakil hâlde kaleme alınmasını ve milletimizin istifadesine sunulmasını bekliyoruz. Kitabın başında Hacı Mustafa Boyraz Efendi vardır ki bir derya, bir umman! Hayatımıza nizam verebilecek kelam-ı kibar olan kutlu sözlerinden bir kaçını okuyalım: * “Kerahette keramet olmaz.” * “Verdiğin kararda kalbin sızlıyorsa o yanlıştır.” * “Nasip olmayınca görüşülmüyor.” * “Görenler gördüm, bilenler bildim demez, diyenler yalan söyler.” * “Her şey Allah’ı zikrediyor da biz anlamıyoruz.” * Allah’ın nimetlerinde yok yoktur.” * “İnsanlara nasıl bakarsan öyle görürsün.” * “Dua o dua ama ağız o ağız değil.” * “Cefa çekmeyince sefa sürülmez.” * “Akılları bulandıran sözleri söylememeli.” * “Sizde kürek ile döverler, bizde börek ile döverler.” * “Her şey her yerde yapılmaz; her söz her yerde söylenmez.” * “Niyetler sağlam olursa, ameller güzel oluyor.” * Dost dostu gördüğü zaman, yaraları iyileşirmiş.” * “Sert ağaç tez kırılır.”

ÂKİF’LE SOHBETLER

Mehmed Âkif’in iyi bir şair, kıymetli bir edip olmakla birlikte fikir hayatımıza yol gösterebilecek, hatta yön verebilecek bir mütefekkir olduğunu artık herkes kabul ediyor. Aziz şairimiz hakkında muasırlarının yazdıkları da önemli, günümüzde kaleme alınanlar da… Âkif ve dostları hakkında seçkin eserleri kaleme alan Fahrettin Gün, yeni bir eserle edebiyatseverlerin önüne çıktı: Mehmed Âkif’le Söyleşiler. Bir samimiyet abidesi olan Âkif’in inandığını hakkıyla yaşadığını belirten Gün, eserde şairle yapılmış konuşmaların dikkatle okunması gerektiğini söylüyor. Devrin bazı gazeteci ve yazarlarının vatana dönen Safahat şairi ile yaptıkları röportajlar üzerinde etraflıca duran Fahrettin Gün, bazı konuşmalarda fazladan cümleler ilave edildiğine temas ediyor ve bunların bu kitapta ayıklandığını belirtiyor. Sağlam bir yolda yürüyen bir münevverin fikir hayatının istikrarlı çizgisini bu eserde görmek mümkün.

BİR TEL KOPAR

Yaşayan kalem erbabı genelde hatıratını yazıyor. Bir hayata mal olan bu hatıraların çok faydalı olduğuna ve gelecek nesillere ışık tutacağına inananlardanım. Bazen de âlimler, müellifler hatırata başlar ama tamamlayamaz. Bir Tel Kopar Faruk Beşer’in Hatıraları da böyle bir eserdir. Geçen yıl ebedî âleme göç eden Faruk Hocanın hatıratını yayına hazırlayan, oğlu Ali Haydar Beşer. Eserin ismi, merhumun çok sevdiği şair Yahya Kemal’in “Bir bitmeyecek şevk verirken beste / Bir tel kopar âhenk ebediyyen kesilir.” beytinden ilham alınarak verilmiş. Eserin birinci kısmında yazarın kaleme aldığı hatıralar yer alıyor. İkinci bölüm ise müellifin günlüklerinden, makalelerinden ve muhtelif yazılarından seçilmiş. Faruk Beşer’in doğup büyüdüğü muhit, aile çevresi, aldığı eğitim ve yetişme dönemleriyle ilgili hatıraları okuduktan sonra iş hayatı, askerlik yılları, şehir göçü ve muhtelif seyahatler tafsilatlı biçimde dile getiriliyor. İlerleyen sayfalarda bazı ilim, fikir, ilahiyat, devlet adamları hakkında kaleme alınmış portre yazılarını da görüyoruz. Edebiyatın en güzel türlerinden biri olan hatıraları sevenlerin zevkle okuyacakları iyi bir eserden bahsediyoruz. Albümden seçilmiş değerli fotoğraflar da kitabı süslüyor. Bu vesile ile Faruk Beşer’e rahmet dilerken kitabı özenle hazırlayan oğlu Ali Haydar Beşer’i yürekten kutluyorum.

EFSÂNE BAŞKAN

Türkiye’nin efsane belediye başkanlarından ve siyaset adamlarından biri olan Halil Ürün hakkında kaleme alınan Efsâne Başkan Halil Ürün kitabını hazırlayanlar Hakan Temiztürk, Ahmet Kâzım Ürün ve Âdil Gülmez. “Giriş”in ardından şu bölümler geliyor: “Halil Ürün: Efsâne Başkanın Yolculuğu”, “Halil Ürün’e Göre…”, “Yakınların Anlatımıyla Halil Ürün”, Halil Ürün’ün Gazete Yazılarından Seçmeler”, “Son Söz”, “Fotoğraflarla Halil Ürün.” İşi ehline veren ve vasıflı kadrolar yetiştiren iyi bir başkanın destansı hayatını merak edenler, bu eseri düşünerek, dikkatle okuyacaklardır.

YOL YAKINKEN

Yol Yakınken kitabı, Şadan Sezgin’in denemelerinden oluşuyor. Arka kapak yazısında eserin temel muhtevasını görebiliyoruz: “Bir saniye evvel insana ne kadar uzaksa, asırlar sonrası da insana o kadar yakındır. Bu minvalden bakınca uzaklık ve yakınlık; mesafelerle, günlerle değil akıbetle ilgilidir. Mazi uzak ati yakın; geride kalanlar uzak, gelecek olanlar yakın… Bu hayatta birçok şeyi yaşamak, birçok şeyi görmek imkân dâhilinde olsa da zamanı geriye sarmak ihtimallerin dışındadır. Hatalarla dolu tercihlerin, pişmanlık getiren amellerin, vicdan azabına sebep olan sükûtların telafileri mümkün olmasa da tövbe kapısı açıktır. Büyük günahlar dışında ısrar etmeden işlediğimiz küçük günahlarımızın farkına varamamamız bizi bekleyen asıl tehlikedir. Günahlarımızdan önce gafletlerimize tövbe etmek, geleceği planlamadan önce de geçmişin muhasebesini yapmak için tefekküre dalmak elzemdir. Yaşananları şimdiki aklımızla düşündüğümüzde; yeri geldiğinde gülmek, yeri geldiğinde hüzünlenmek ne kadar bizimse; yeri geldiğinde uyanmak, yeri geldiğinde irkilmek, yeri geldiğinde de kıyama kalkmak o kadar bizimdir. Can bedende olduğu sürece yol bizimdir. Yola düşmek lâzım… Yol yakınken!”

KADIN FOTOĞRAFLARI

Mine Alpay Gün’ın Kadın Fotoğrafları kitabı çok geniş bir alanda düşünülen, konuşulan ve unutulmayan kadın portrelerinin âdeta resm-i geçidi gibi. Bir kadının kaleminden kadın dünyasına geniş bir bakış… Dünden bugüne, bugünden belki de yarına uzanacak tahliller, tesbitler, keşifler ve bunların çözüm yolları: Kitapta yer bulan bazı başlıklar bile muhteva hakkında fikir vermeye kâfi: “Tarihî Simâlar”, “Merhamet Sağanağı Kadınlar”, “Yeryüzünün İlk Sosyal Kadın Örgütü”, “Her Savaşta Bin Yara Alır Kadın Kalbi”, “Osmanlı’dan Kızların Ayrıcalıklığı”, “Büyük Âşıklar ya da Sûfî Kadınlar”, “Onurlu Analar”, “Kadri Kıymeti Bilinmemişler”. Kendisini dikkatle okutan ve düşündürten kıymetli metinlerden oluşuyor Kadın Fotoğrafları. Berat Cömert imzasıyla çıkan Senûsî Tarikatı ve Osmanlılarla İlişkileri, titizlikle yapılmış bir araştırmanın doğru sonuçlarını ortaya koyuyor. Bütün bu kitaplar, Beyan Yayınları’ndan günışığına çıktı.

NEDEN VAR SERİSİ

Yayınevinin “Neden Var Serisi”nden çıkan kitapların isimleri ise şöyle: “Irkçılık Neden Var?”, Cennet ve Cehennem Neden Var?”, “Bu Kadar Kötülük Neden Var?”, “Bu Kadar Mezhep Neden Var?”, “Bu Kadar Savaş Neden Var?”, “Bu Kadar Hadis Neden Var?”, “Bu Kadar Cehalet Neden Var?”, “Bu Kadar Yoksulluk Neden Var?”, “Bu Hayat Neden Var?” Soran, sorgulayan ve insanı düşünce kanatlarıyla birlikte engin yolculuklara çıkaran, hacim olarak küçük ama muhteva olarak önemli ve büyük kitaplar serisi… Okumak, düşünmek ve anlamak lazım.