Ârifler ve Kitaplar Arasında
Orhan
Âlimoğlu’nun Ârifler ve Kitaplar Arasında isimli eserinde irfanımızın,
sanatımızın ve medeniyetimizin mimarları anlatılıyor.
Hayatım
boyunca tanıdığım valilerin sayısı onu geçmez. Bunlar da ilimle, sanatla,
kültürle alakadar idarecilerimizdi. Bu yöneticilerimiz içinde gönüller fetheden
ilk valimiz ise şüphesiz Orhan Âlimoğlu’ydu. Diyebilirim ki Türkiye’de kitabı
en çok seven ve sevdirenlerin başında kıymetli büyüğümüz geliyor. Osman Yüksel
Serdengeçti merhumun hemşehrisi olan ve Antalya Akseki’de doğan Âlimoğlu, bazı ilçelerimizde
kaymakamlık, illerimizde de valilikler yaptı. Bulunduğu ilçeyi veya ili âdeta
bir kütüphaneye dönüştürme sevdasını taşıyan Âlimoğlu, ‘vatan sathını mektep
yapma’ idealinden hiç vazgeçmemiştir. 2000’li yıllardı. Kubbealtı Akademisi
Kültür ve Sanat Vakfı’nda çalışıyordum. Çemberlitaş’taki Köprülü Medresesi’ne
Orhan Bey geldiğinde bir anda bir kitap ve kültür şöleni yaşanmaya başlanırdı. Son
çıkan kitapları merak eder, bazılarını seçer, toplu olarak aldırır ve çorak
muhitlere bir sebil gibi bu ilim ve irfan ırmaklarını akıtırdı. Hususi
sohbetinde bulunma talihine eriştiğimde heybesinden nasibimize düşen fikir ve
his meyvelerini tadardım. Orhan Âlimoğlu, müktesebatı yüksek, eskilerin
tabiriyle hamulesi bereketli bir münevverdir. Sohbet meclislerine
anlattıklarının kitaplara dönüşmesini ne kadar istemişimdir. Zira atalar
sözüdür: “Söz uçar, yazı kalır.” Hikmetli sözler kalıba dökülmeli, hazırdaki ve
gelecekteki nesillere neşriyat hâlinde emanet edilmeliydi. En azından
hatıralarını yazmasını istediğimi hatırlıyorum. Şükürler olsun ki Beyan
Yayınları’ndan çıkan Ârifler ve Kitaplar
Arasında isimli eserini gördüm ve büyük bir bahtiyarlık duydum. Eser iki
kısma ayrılmış: “Ârifler Arasında” ve “Kitaplar Arasında”. Kitabı okurken o
kadar not düştüm, satır altı çizdim ki… Bu tür kitap tanıtım yazılarının
zorluğu da burada zaten. Kitabın hakkını tam veremiyorsunuz. “Efradını câmi
ağyarını mâni” tarzda muhtasar bir yazıyla yetinmek zorunda kalıyorsunuz. Zira
eserde adı geçen büyüklerimiz o kadar değerli ki… Her birinden teberrüken
birkaç satır almak istediğinizde zaten sayfalar doluveriyor. Tabii adı geçen
isimlerin çoğu aşina… Marufların dışında meçhuller de var. Âlimoğlu, henüz
tanıyamadığım mutasavvıfları, âlimleri, edipleri de anlatıyor. Mesela
“Karabüklü Mustafa Efendi”, “Bayburtlu Dede Paşa Hazretleri”, “Bir Ahir Zaman
Dervişi Fehmi Kuyumcu Ağabey” gönül dünyamızın sultanlarından bir kaçı. Ahmed
Aydın Bolak, Osman Yüksel Serdengeçti ve Mehmet Genç biraz daha yakın zamanda
ömür sürmüş müstesna münevverler. Yazarımız bu abide şahsiyetlerin portresini
aktarırken hem bilinen biyografik bilgilerini veriyor hem de her yerde
rastlayamayacağımız kıymettar bilgilerle bizleri donatıyor. Sırayla
ilerlediğimizde önümüze “Bir Ehl-i Dil Şâir Osman Sarı Hoca”, “Hem Hüseynî Hem
Yorulmaz, Hem Maraşî”, “Ahmet Nezihi Hoca’dan Kırım Hatıraları” çıkıyor ve bu minval
üzere yolculuğumuza devam ediyoruz. Daha sonraki bölümlerde ismi geçenler
arasında şu şahsiyetler de bulunuyor:
Âdil Ali Himmet Berki, Behçet Necatigil, Veysel Öksüz, Âdil Erdem
Bayazıt ve sonra “Kitaplar Arasında” dolaşıyoruz.
ELVEDA
BAHRİ
Orhan
Âlimoğlu, eserin girizgâhında okuma serüvenini anlatırken ilk heyecanlardan,
ilk heveslerden şöyle bahsediyor: “Okuma veya manalı sözden zevk alma
alışkanlığımız, ilkokulda başladı sanıyorum. Elimizde Geyik, Güvercin, Kesikbaş, Hz. Ali Hikâyeleri gibi manzumeleri rahmetli ninem bana okutup
zevkle dinlerdi. Rahmetli dedem de Süleyman Çelebi’nin Mevlid’in çok yanık sesle hatta ‘Elveda Bahri’ni ağlayarak okur ben
de zevkle dinlerdim. Şiir okuma zevki kazanmamızda bunların payı vardır
kanaatindeyim.” Sadece bu satırlar bile yazarımızın nasıl bereketli ve mübarek
bir muhitte yetiştiğini bize gösteriyor. Bu özge hatıratın, müstakil hâlde
kaleme alınmasını ve milletimizin istifadesine sunulmasını bekliyoruz. Kitabın
başında Hacı Mustafa Boyraz Efendi vardır ki bir derya, bir umman! Hayatımıza
nizam verebilecek kelam-ı kibar olan kutlu sözlerinden bir kaçını okuyalım: *
“Kerahette keramet olmaz.” * “Verdiğin kararda kalbin sızlıyorsa o yanlıştır.”
* “Nasip olmayınca görüşülmüyor.” * “Görenler gördüm, bilenler bildim demez, diyenler
yalan söyler.” * “Her şey Allah’ı zikrediyor da biz anlamıyoruz.” * Allah’ın
nimetlerinde yok yoktur.” * “İnsanlara nasıl bakarsan öyle görürsün.” * “Dua o
dua ama ağız o ağız değil.” * “Cefa çekmeyince sefa sürülmez.” * “Akılları bulandıran
sözleri söylememeli.” * “Sizde kürek ile döverler, bizde börek ile döverler.” *
“Her şey her yerde yapılmaz; her söz her yerde söylenmez.” * “Niyetler sağlam
olursa, ameller güzel oluyor.” * Dost dostu gördüğü zaman, yaraları
iyileşirmiş.” * “Sert ağaç tez kırılır.”
ÂKİF’LE
SOHBETLER
Mehmed
Âkif’in iyi bir şair, kıymetli bir edip olmakla birlikte fikir hayatımıza yol
gösterebilecek, hatta yön verebilecek bir mütefekkir olduğunu artık herkes
kabul ediyor. Aziz şairimiz hakkında muasırlarının yazdıkları da önemli,
günümüzde kaleme alınanlar da… Âkif ve dostları hakkında seçkin eserleri kaleme
alan Fahrettin Gün, yeni bir eserle edebiyatseverlerin önüne çıktı: Mehmed Âkif’le Söyleşiler. Bir samimiyet
abidesi olan Âkif’in inandığını hakkıyla yaşadığını belirten Gün, eserde şairle
yapılmış konuşmaların dikkatle okunması gerektiğini söylüyor. Devrin bazı
gazeteci ve yazarlarının vatana dönen Safahat şairi ile yaptıkları röportajlar
üzerinde etraflıca duran Fahrettin Gün, bazı konuşmalarda fazladan cümleler
ilave edildiğine temas ediyor ve bunların bu kitapta ayıklandığını belirtiyor.
Sağlam bir yolda yürüyen bir münevverin fikir hayatının istikrarlı çizgisini bu
eserde görmek mümkün.
BİR
TEL KOPAR
Yaşayan
kalem erbabı genelde hatıratını yazıyor. Bir hayata mal olan bu hatıraların çok
faydalı olduğuna ve gelecek nesillere ışık tutacağına inananlardanım. Bazen de
âlimler, müellifler hatırata başlar ama tamamlayamaz. Bir Tel Kopar Faruk Beşer’in Hatıraları da böyle bir eserdir. Geçen
yıl ebedî âleme göç eden Faruk Hocanın hatıratını yayına hazırlayan, oğlu Ali
Haydar Beşer. Eserin ismi, merhumun çok sevdiği şair Yahya Kemal’in “Bir
bitmeyecek şevk verirken beste / Bir tel kopar âhenk ebediyyen kesilir.”
beytinden ilham alınarak verilmiş. Eserin birinci kısmında yazarın kaleme
aldığı hatıralar yer alıyor. İkinci bölüm ise müellifin günlüklerinden,
makalelerinden ve muhtelif yazılarından seçilmiş. Faruk Beşer’in doğup büyüdüğü
muhit, aile çevresi, aldığı eğitim ve yetişme dönemleriyle ilgili hatıraları
okuduktan sonra iş hayatı, askerlik yılları, şehir göçü ve muhtelif seyahatler tafsilatlı
biçimde dile getiriliyor. İlerleyen sayfalarda bazı ilim, fikir, ilahiyat,
devlet adamları hakkında kaleme alınmış portre yazılarını da görüyoruz. Edebiyatın
en güzel türlerinden biri olan hatıraları sevenlerin zevkle okuyacakları iyi
bir eserden bahsediyoruz. Albümden seçilmiş değerli fotoğraflar da kitabı
süslüyor. Bu vesile ile Faruk Beşer’e rahmet dilerken kitabı özenle hazırlayan oğlu
Ali Haydar Beşer’i yürekten kutluyorum.
EFSÂNE BAŞKAN
Türkiye’nin efsane belediye
başkanlarından ve siyaset adamlarından biri olan Halil Ürün hakkında kaleme
alınan Efsâne Başkan Halil Ürün
kitabını hazırlayanlar Hakan Temiztürk, Ahmet Kâzım Ürün ve Âdil Gülmez.
“Giriş”in ardından şu bölümler geliyor: “Halil Ürün: Efsâne Başkanın
Yolculuğu”, “Halil Ürün’e Göre…”, “Yakınların Anlatımıyla Halil Ürün”, Halil
Ürün’ün Gazete Yazılarından Seçmeler”, “Son Söz”, “Fotoğraflarla Halil Ürün.”
İşi ehline veren ve vasıflı kadrolar yetiştiren iyi bir başkanın destansı
hayatını merak edenler, bu eseri düşünerek, dikkatle okuyacaklardır.
YOL YAKINKEN
Yol
Yakınken kitabı, Şadan Sezgin’in denemelerinden oluşuyor.
Arka kapak yazısında eserin temel muhtevasını görebiliyoruz: “Bir saniye evvel insana ne kadar uzaksa, asırlar sonrası
da insana o kadar yakındır. Bu minvalden bakınca uzaklık ve yakınlık;
mesafelerle, günlerle değil akıbetle ilgilidir. Mazi uzak ati yakın; geride
kalanlar uzak, gelecek olanlar yakın… Bu hayatta birçok şeyi yaşamak,
birçok şeyi görmek imkân dâhilinde olsa da zamanı geriye sarmak ihtimallerin
dışındadır. Hatalarla dolu tercihlerin, pişmanlık getiren amellerin, vicdan
azabına sebep olan sükûtların telafileri mümkün olmasa da tövbe kapısı
açıktır. Büyük günahlar dışında ısrar etmeden işlediğimiz küçük
günahlarımızın farkına varamamamız bizi bekleyen asıl tehlikedir.
Günahlarımızdan önce gafletlerimize tövbe etmek, geleceği planlamadan önce de
geçmişin muhasebesini yapmak için tefekküre dalmak elzemdir. Yaşananları
şimdiki aklımızla düşündüğümüzde; yeri geldiğinde gülmek, yeri geldiğinde
hüzünlenmek ne kadar bizimse; yeri geldiğinde uyanmak, yeri geldiğinde irkilmek,
yeri geldiğinde de kıyama kalkmak o kadar bizimdir. Can bedende olduğu sürece
yol bizimdir. Yola düşmek lâzım… Yol yakınken!”
KADIN FOTOĞRAFLARI
Mine
Alpay Gün’ın Kadın Fotoğrafları
kitabı çok geniş bir alanda düşünülen, konuşulan ve unutulmayan kadın
portrelerinin âdeta resm-i geçidi gibi. Bir kadının kaleminden kadın dünyasına
geniş bir bakış… Dünden bugüne, bugünden belki de yarına uzanacak tahliller,
tesbitler, keşifler ve bunların çözüm yolları: Kitapta yer bulan bazı başlıklar
bile muhteva hakkında fikir vermeye kâfi: “Tarihî Simâlar”, “Merhamet Sağanağı
Kadınlar”, “Yeryüzünün İlk Sosyal Kadın Örgütü”, “Her Savaşta Bin Yara Alır
Kadın Kalbi”, “Osmanlı’dan Kızların Ayrıcalıklığı”, “Büyük Âşıklar ya da Sûfî
Kadınlar”, “Onurlu Analar”, “Kadri Kıymeti Bilinmemişler”. Kendisini dikkatle okutan
ve düşündürten kıymetli metinlerden oluşuyor Kadın Fotoğrafları. Berat Cömert imzasıyla çıkan Senûsî Tarikatı ve Osmanlılarla İlişkileri,
titizlikle yapılmış bir araştırmanın doğru sonuçlarını ortaya koyuyor. Bütün bu
kitaplar, Beyan Yayınları’ndan günışığına çıktı.
NEDEN VAR SERİSİ
Yayınevinin “Neden Var Serisi”nden çıkan
kitapların isimleri ise şöyle: “Irkçılık Neden Var?”, Cennet ve Cehennem Neden
Var?”, “Bu Kadar Kötülük Neden Var?”, “Bu Kadar Mezhep Neden Var?”, “Bu Kadar
Savaş Neden Var?”, “Bu Kadar Hadis Neden Var?”, “Bu Kadar Cehalet Neden Var?”,
“Bu Kadar Yoksulluk Neden Var?”, “Bu Hayat Neden Var?” Soran, sorgulayan ve
insanı düşünce kanatlarıyla birlikte engin yolculuklara çıkaran, hacim olarak
küçük ama muhteva olarak önemli ve büyük kitaplar serisi… Okumak, düşünmek ve
anlamak lazım.