Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Eylül 2019

Arı oğul verir mi?

Önce isimden başlayalım. Bir AKP furyasıdır gidiyor. Bir vatandaşın konuşmasından, onun iktidar partisine taraf mı, karşı mı olduğunu partinin ismini telaffuzundan anlayabiliyorsunuz. PKK için de aynı şey geçerli. Türk insanı, kırk yıllık terör örgütü PKK’yı, batı dillerindeki okunuş tarzı ile PeKaKa diye telaffuz eder. PKK’ya taraftar olanlar ise Türkçe’deki telaffuz şekli ile PeKeKe diye dillendirir. PKK zihniyeti hafızasına çivilenmiş birine asla farklı bir şekilde söyletemezsiniz.

Ak Parti konusunda da aynı şey geçerli. Tüzüğünde ismi Adalet ve Kalkınma Partisi, kısa ismi ise AK Parti olduğu halde, bu partiye karşı veya düşman olanlar AKP diye telaffuz ediyorlar. Son dönemde iktidar partisinden ayrılan veya uzaklaşanlar da aynı telaffuzu tekrarlar oldu. Yıllar boyu AK Parti diyenler, muhalif olunca partiye AKP demeye başlıyor. Bunun en bariz örneği FETÖ’cülerdi. Yıllar yılı AK Parti diye yazıp çizdiler, iktidar partisi ile kavga etmeye başlayınca, partinin adı AKP oluverdi.

İyi de parti kısa adını AK Parti diye tanımlamış. Taraftar olsun, muhalif olsun bu şekilde hitap etmek partiyi aklamayacağı gibi, diğer hitap şekli de ak olanı karaya çevirmez. Sadece hitap edenin kimliğini ortaya koyar.

***

Günümüzün iki ana gündem maddesinden biri Türkiye’nin Kuzey Suriye’de oluşturmaya çalıştığı güvenli bölge, ikincisi de AK Parti’ye başkaldırıp ayrılanlar konusu… Türk devleti Suriye’nin kuzeyinde 30 – 32 kilometrelik güvenli bölge kuracağım diye ABD ile pazarlığa oturmak yerine, “Bana sığınmış olan 3,5 milyon Suriyelinin ihtiyacı olan derinlikte bir bölge kuracağım” demeli. Bu yer yer 30 da olur, 60 da olur, 100 de olur. Trump dedi diye neden 30’la, 32 ile sınırlıyoruz ki? Biz 30 dedikçe Pentagon daha azı ile yetinmemiz için bastırıyor. Oraya yerleştireceğimiz insanları biz Meksika’dan getirmeyeceğiz ki… Hepsi Suriye vatandaşı, kendi ülkelerine yerleştireceğiz. Barış sağlanıp, yeni anayasa hazırlanınca da bölgenin yönetimini onlar devralacak. Suriyelilerin çoğunluğunun bizde aç, işsiz, vatansız sürünmeleri ABD’nin umurunda mı?

Cumhurbaşkanı’nın “Suriyeliler’e 250 metrekare ev yapacağız” demesini de bazı art niyetliler alıp başka tarafa çekiyorlar. Bu evler Türk insanının parası ile değil AB fonları ile yapılacak. Suriyelilerin geniş aileler şeklinde yaşadıklarını da unutmamak lazım. Art niyetli algı operatörleri leb demeden leblebiyi anlayacak kabiliyette değiller çünkü…

***

AK Parti’den ayrılıp parti kuracak olanlara gelince. Onları bal üreten bir kovanın oğul vermesine benzetmek doğru olur. AK Parti, tek başına milletin yarısının oyunu alacak kapasiteye ulaştı. Partinin içinden farklı isimlerin çıkıp yeni partiler kurmasını da doğal karşılamak lazım. Parti kuracak olanlar muhalefetin oylarını alarak, birisi ana muhalefet, biri yavru muhalefet olursa, yani CHP ve türevlerinin yerini alırsa bu Türkiye’nin yararına olur.

Ancak bir konuyu ayırmakta fayda var. Bu işi yapacak olanların mertçe yapması gerekiyor.

AK Parti’nin kurucuları arasında olup hırsı aklından önce gelenlerin halkın desteğini alma şansı yok. Yeni parti kuracak olanların AK Parti’yi zayıflatma ihtimallerinin olmadığını da dikkate almalarında fayda var.

Türkiye’nin son yıllarını değerlendirirken, göçmen faciasını, 15 Temmuz darbe girişimini, toplumsal kırılmaları, küresel kuşatmaları ve DEAŞ terörünü gözden ırak tutmamak lazım.

Sırtını ABD’ye dayayacak olanlar, DEAŞ teröristlerinin gelip İstanbul’un göbeğinde nasıl eylemler yaptıklarını, bu beladan ancak ABD elçisini ülkemizden kovduktan sonra kurtulabildiğimizi unutmasınlar. Diğer şekilde kovandan ayrılan oğullar, sağlıklı bir yere tutunup bal üretmek yerine aç ayılara tatlı birer yem olabilirler.