Arefe Gününün Fazileti
Hicrî takvime göre zilhicce ayının sekizinci günü “Terviye”, dokuzuncu günü “Arefe”, onuncu günü de Kurban bayramı günüdür. Onbir, oniki ve onüçüncü günleri ise, “eyyam-ı teşrik” (teşrik günleridir.) “Teşrik”, güneşte et kurutma, anlamına gelir. Araplar bu günlerde, kurban etlerini kurutmak için güneşe serdiklerinden dolayı, bu günlere, bu ad verilmiştir. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem zamanında hacılar, Arafat’a develerle giderlerdi. Bu yol uzun olduğu için, “Terviye” günü yola çıkar, “Mina”da duraklar, beş vakit namazı da orada kılarlardı. Ertesi gün yani “Arefe” günü de sabahtan itibaren Arafat meydanına hereket ederlerdi. Bu uzun yolda develer susamasınlar diye de onları “terviye” ederler yani bol su içirip suya kandırırlardı. İşte Arefe gününden önceki güne “Terviye” denmesinin sebebi de budur.
Kurban bayramı gününe de “Yevmu’n-nahr” (nahr günü) denir. “Nahr” ise, deveyi boğazlamak demektir. Kurban bayramının Arapçası da “îdu’l-adhâ”dır. Adhâ kuşluk vaktine girmek demektir. Kurbanlar, bayram namazından sonra kuşluk vaktinden itibaren kesilmeye başlandığı için, kurban bayramına bu isim verilmiştir.
Haccın iki temel rüknünden birisi olan “vakfe”, kurban bayramından bir gün evvel Arafat’ta topluca yapıldığından bu güne “Yevmu Arafe” (Arefe günü) denilmiştir. Arafe kelime olarak: Tanıma, öğrenme, bilme manasına gelir. Babamız Âdem aleyhisselam ile annemiz Hazret-i Havva, yeryüzüne indikten sonra birbirlerini aramaya başlamışlar ve nihayet bir Arefe günü, Arafat meydanında buluşmuşlar. İşte “Arefe” ismi de buradan gelmektedir.
Arafat, Mekke-i mükerremenin yaklaşık 25 km. güneydoğusunda Harem sınırları dışında bir bölgedir. Hac ibadeti esnasında, bu bölgede yapılan Arafat vakfesi, çok çok önemli bir rükündür. Çünkü “Arefe vakfesi” yapmayanların yani zamanında Arafat’ta bulunmayanların, hacları geçersizdir. “Hac, Arafat’tan ibarettir” (Tirmizî) hadis-i şerifi de bize; haccın bu rüknünün önemini ve kaçırılmaması gerektiğini anlatmaktadır. Ayrıca Arafe ve Bayram günlerinde beş vakit namazdan sonra; -hacı olsun olmasın- herkes tekbir getirir.
Kıymetli geceye, kendisinden sonra gelen günün ismi verilir. Fakat Arefe ve Kurban bayramının üç gecesi böyle değildir. Bu dört gece, bugünleri takip eden gecelerdir. Arefe, kurban bayramından önceki gündür. Arefe günü, çok iyi değerlendirilmesi gereken, manevi değeri yüksek, mühim ve kıymetli bir zaman dilimidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Allah, hiçbir günde, Arefe günündeki kadar çok kulu ateşten azat etmez. Allah, mahlukata rahmetiyle yaklaşır; meleklere karşı onlarla iftihar eder ve: ‘Bunlar (affedilmekten başka) ne istiyorlar’ der.” (Müslim)
“Günlerin en faziletlisi Arefe günüdür.” (Muvatta)
“Şeytan, Arefe gününden başka bir günde daha zelil, rezil, hakir ve kinli görülmez.” (İ. Malik)
“Arefe günü; kulağına, gözüne ve diline sahip olan mağfiret olur.” (Taberani)
“Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua reddolmaz. Ramazan ve Kurban bayramının birinci gecesi, Berat ve Arefe gecesi.” (İsfehani)
Arafe gününde, bütün sene içinde affedilenlerin toplamından daha çok mümin bağışlanır. Bu mübarek zaman diliminin bereketinden istifade etmek ve bugünde affedilenler kervanına katılabilmek için; bu günü günah işlemeden; namaz kılarak, çok dua ve istiğfar ederek, bol bol zikir yaparak ve salevat getirerek dolu dolu geçirmek gerekir. Bu mübarek günde oruç tutmak da çok önemlidir. Allahü Teâlâ bir hadis-i kudside şöyle buyuruyor: “Oruç bana ait bir ibadettir, onun mükâfâtını ben vereceğim!” (Buhari) Bazı günlerde tutulan orucun sevabı ise, diğer günlerde tutulandan daha çoktur. Bu önemli günlerden bir tanesi de Zilhicce ayının ilk dokuz günüdür; fakat Arefe yani dokuzuncu günü oruç tutmak çok daha sevabdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Arefe günü tutulan oruç, bin gün (nafile) oruca bedeldir.” (Taberani)
“Arefe günü tutulan oruç, geçmiş ve gelecek yılın günahlarına kefaret olur.” (Müslim)
Allahü Teâlâ hepimizi; bu mübarek günün feyiz, bereket ve mükâfatına nâil olanlardan eylesin, âmin.