Arefe, Arafat ve Kurban
Peygamber Efendimiz “Hac, Arafat’tır” buyurmuştur. Arafat ise Mekke’nin doğusunda yer alan ve Haccın temel farzlarından birisi olan vakfenin yapıldığı geniş düzlüğün adıdır. Burası dağların arasında yer aldığı için Arafat Dağı diye de isimlendirilir. Bu mekânın bir diğer özelliği de veda hutbesinin on binlerce Müslümana burada irat edilmiş olmasıdır. Yani orası İslam Peygamberinin insanlığın kurtuluşuna vesile olacak çağlar üstü hitabının ana mekânıdır. Bu nedenle Arafat’ın bizim dinimizde ve gönlümüzde ayrı bir yeri vardır. Haccın bir farzı olarak Arafat vakfesi hac ayı olan zilhiccenin dokuzunda ihramlı olarak ifa edilir. Akşam namazı ile birlikte hacılar Müzdelife’ye hareket ederler. Zilhiccenin onuncu günü ile birlikte artık şeytan taşlamak üzere Mina’ya hareket ederler. Mina’da şeytan taşladıktan sonra Kâbe’ye gelerek ziyaret tavafı ve Sa’y vazifesini yerine getirirler. Kurbanlarını kesmelerinin ardından tıraş olarak ihramdan çıkarlar ve böylelikle hac ibadetini tamamlamış olurlar. Hac ibadeti kapsamında yapılan bu ibadetlerin içerisinde yer alan kurban kesme fiili Allah’a şükrün zirve noktasını oluşturur ve o gün dünyanın neresinde olursa olsun bütün Müslümanlar için bir bayram ve sevinç günü olarak yâd edilir. Bayramın birinci gününden itibaren dört gün süren Kurban bayramı ve bu bayram içerisinde gerçekleştirilen kurban ibadeti tam anlamıyla dünya Müslümanları arasında bir bilinç, kaynaşma ve birbirine ulaşma faaliyetidir.
Kurban çok güzel bir kelime. Bir ibadetin adı. Bir samimiyetin
ifadesi. Bir muhabbetingöstergesi. Hac ibadetinin bir parçası. İnsanlığın ortak
paydası. Gerçek anlamda bir medeniyetler ittifakı. Kurban, Allah’a
yakınlaşmanın bir vesilesi. İbrahim Peygamberin yolu, Hz. Peygamberin sünneti,
ümmetin vecibesi.
Kurbansadece İslam ile tanınmış bir ibadet değildir. O, Hz.
Âdem’den beri ilahi ferman gereği hep olmuştur. Bu nedenle kurban ibadeti bütün
İlahî dinlerde güçlü bir şekilde yerine getirilmekteydi. Zamanla bozulan bu
dinlerde elbette kurbanın mahiyet ve şeklinde de tahribatlar olmuştur. Öte
yandan İlahî kökenli olmayan din müntesipleri de şekli ve niteliği ne olursa
olsun kurbana özel bir önem atfetmişlerdir. Bu minvalde bazı putperest
toplumlar, canlı-cansız ayırımına gitmeden ancak akıl hastalarının kendini
kaybederek yapabilecekleri bir vahşilikle insan da dâhil tanrıları için bir
takım kıymetli varlıklarını ona sunmaktaydı. Oysa Allah’ın emrettiği ve yerine
getirilmesini talep ettiği kurban bu değildir. İslam’ın talep ettiği kurban
şekil ve mana olarak bambaşka bir ruh dünyasını temsil eder. İşte İbrahim
Aleyhisselam’ın bir sünneti olarak bize intikal eden kurbanın ilk amacı hak
yoldan sapmış toplumlarca sözde tanrılarına adanan genç kız ya da erkek kurban etme
zalimliğini ortadan kaldırmaktı. İbrahim Peygamber’in oğlu İsmail’in kurban
edilmesi talebi ile ağır bir imtihandan geçmesinin asıl nedeni yüce Allah’ın,
yüksek bir toplumsal bilinçle o toplumlarda var olan insanı kurban etme
saçmalığının ve sapkınlığının ortadan kaldırılmasını murat etmiş olmasıdır. İşte
kurban bayramında bizler Müslümanlar olarak birden çok duyguyu bir arada
yaşarız. Bazı hakikatleri yeniden hatırlarız. Buna göre;
Kurban, insanın zalim ve cahil yönünü terbiye eden, ona insan
kanı akıtmanın ne kadar çirkin bir şey olduğunu öğreten en önemli ibadetin
adıdır. Bir bakıma kurban, tarih ve toplum içerisinde kendini kaybeden
insanlığı yeniden insan olma makamına oturtma ilahi fermanıdır.
Kurban, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’le imtihanı üzerinden
hukuken haklı bir nedene dayanmadıkça insanın hiçbir sebeple hayatına son verilemeyeceğinin
adıdır. İbrahim’in imtihanının altında yatan gerçek sebep oğul İsmail’in kurban
edilmesi değil, bu çirkin fiilin çarpıcı bir hadise ile yasaklığını ilan
ederek, onun yerine bir koç kurban edilmesidir.
Kurban bir insanı Allah’a yaklaştırmadır. Toplumu kaynaştırmadır.
Kurban gönlü ve sofrayı başkalarına açmadır. Kurban bizi eş ve dostla, konuk ve
komşu ile daha bir sıkı bağlamadır. Kurban hakikate açılan bir kapıdır. O, hak
ile batıl arasındaki keskin çizgidir. Bu duygu ve düşüncelerle bütün ümmetin
bayramı mübarek olsun.