Dolar (USD)
35.24
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2977.38
BIST 100
10021.2
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Ekim 2024

Araplar tehlikenin farkındalar mı?

Filistin’de devam eden Batı destekli İsrail vahşeti bölgede barış umutlarını ne yazık ki yok etmektedir. Bölgeyi iki faktör etkilemektedir. Biri müdahaleci ve hegemunik Amerikan’ın varlığı, diğeri İsrail’in terör faaliyetleridir. Özellikle Netenyahu tekrar Başbakan seçildikten sonra, İsrail bölgede terörün şiddetini artırmaktadır.

Filistin’de İsrail barbarlığı ve işgali devam ederken, gözü dönmüş Netanyahu ve çetesi, Lübna’nı da işgal etmeye çalışmaktadır. Yani işgal ve vahşet dalga dalga tüm bölgeyi yıkıma uğratacak şekilde yayılırken, bugün AB ve Körfez Şirketler Konseyi, Brüksel’de devlet başkanları seviyesinde ilk zirve toplantısını gerçekleştirecektir.

Peki, AB-Körfez Şirketler Konseyi ne zaman kuruldu?

AB-Körfez ülkeleri İşbirliği Konseyi 1988 yılında imzalanan bir anlaşma ile kurulmuştu. Anlaşmanın bir tarafında AB ülkeleri, diğer tarafında, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri bulunmaktadır. Anlaşma metninde, ‘’Avrupa’nın stratejik bir bölgesinde ticaret ilişkilerini ve istikrarı iyileştirmeyi amaçlamaktadır’’ diye yazar.

AB-Körfez İşbirliği Konseyi, Mayıs 2017’de özel sektörü de içeren ticaret ve yatırım konuları üzerine özel bir diyalog başlatmışlardı. Yayınlanan ‘’diyalog’’ raporunda, ‘’karşılıklı ticareti geliştirmek, pazar erişimini rahatsız eden ve istikrarı bozan unsurlarla ortak mücadele etmesi’’ yer alır.

***

Bugün İsrail’in estirdiği vahşet ve işgal ile tam da bölge istikrarını bozmuyor mu? Elbette İsrail, ‘’Ortadoğu’nun’’ güvenlik ve istikrarını her zamankinden daha fazla tehdit ettiği son derece açıktır. O hâlde gün, Körfez Konseyinin Avrupalılara, imzaladıkları anlaşmayı hatırlatma günüdür. Zira herşey güvenlikle başlar.

Güvenlik konusu kalıcı olarak ele alınmadığı sürece, ekonomik kalkınma sürdürülebilir mi? Filistin ve Lübnan’da devam eden İsrail vahşetti ve işgali, büyük bir savaş tehdidine işaret etmektedir. Hakkını teslim etmek için söylemeliyiz ki bu tehdidi ilk gören, Süleyman Seyfi Öğün Hoca’dır.

Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaş nedeniyle Batı’nın Rusya’ya uguladığı ambargo, Avrupa’yı ciddi bir enerji krizi ile karşı karşıya bırakmıştır. Onun için Avrupa, Körfezin petrolüne muhtaçtır. Bu nedenle Körfez ülkeleri, sahip olduğu petrol kartını, barış ve güvenliği sağlamak için kullanmalıdır.

Körfez Ülke liderleri, İsrail’in tasmasını elinde tutan Batı’ya korkmadan demelidir ki ‘’ İsrail vahşetini durdurmadıkça peterolümüzü size vermiyoruz’’ Dünyadaki şartları dikkate aldığımızda Petrol, Körfez ülkelerine bölge ve dünya barışını sağlamak için, önemli bir fırsat sunmaktadır. Araplar bu fırsatı, doğru değerlendirebilirlerse, tarihin doğru yerinde yer alarak ve tarihe geçerler.

Uluslararası ilişkilerde caydırıcılık yeni bir kavram değildir. Tarih boyunca, ülkeler sahip oldukları askeri ve ekonomik imkânları güvenliklerini ve çıkarlarını korumak için kullanmışlardır. Ancak Körfez ülke liderleri, sahadaki gelişmeleri etkileyecek petrol kartını kullanıp kullanmayacakları, şüpheli görünmektedir. Zira tehlikenin bir gün onların da kapısını çalacaklarının henüz farkında değiller.