Arap Emirlikleri yangınına körük mü yoksa su mu gerek?
BAE-Suudi Arabistan, BAE-Kuveyt, BAE-Mısır sorunları çok daha büyüktü, büyüktür; ama onlar sorunlarını kamuya mal etmeden sessizce çözdüler.
Bardağın dolu tarafına baktılar, ortak noktalarda buluştular.
Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında ‘El Adid’ bölgesinde günlük 500 bin varil üretim kapasiteli ‘Şeybe’ petrol kuyusu var.
Bizim ürettiğimiz günlük petrol miktarının yaklaşık on katı.
Bölgedeki petrol kuyuları 1970 den beri iki komşu ülkenin en temel sorunudur.
BAE’ne göre; Suudi Arabistan orada işgalcidir ve tam 50 yıldır bu kuyuyu haksızca işletmektedir.
Yine de BAE, 2016 yılında Suudi Arabistan ile Yemen’de askeri ittifaka girdi, Yemen müdahalesinde yer aldı.
Yemen’de Güney ayrılıkçılarını destekledi.
Aden’i, Aden Limanını, stratejik ‘Sokatra’ adasını eline geçirdi. İpek yolunun deniz bağlantısının can damarı ve Dünya ticaretinin % 6,7 sinin geçtiği Babul Mendeb’e, Aden’e ve Aden limanına bağdaş kurdu oturdu.
Kendi milli çıkarlarını önceledi ve meyvelerini de topladı.
Tartışmasız, gürültüsüz, dövüşsüz kavgasız.
Aynı durum Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır arasında da söz konusudur.
BAE, Mısır’da meşru hükümetin başı Mursi’ye karşı Sisi’yi destekledi. Mısır’da en stratejik alanlarda onlarca milyar dolarlık yatırımlar yaptı; kazandı kazandırdı.
Bir taraftan da İsrail ile anlaştı; İsrail’den silah aldı, teknoloji aldı ve İsrail Filistin üzerinden Kızıl Denize dökülecek Süveyş kanalına alternatif yeni bir kanal üzerinde çalışıyor.
Yani Mısır’ın can damarına neşter vuruyor.
Ama yine de Mısır ile BAE arasında bir kavga bir tartışma bir çatışma çıkmadı çıkmaz da…
Nedeni de şudur;
Herkes milli çıkarlarını, dış politika dengelerini kısır tartışmaların üstünde tutuyor ve ülkede her yerinden kalkan her konuda ahkâm kesmiyor.
Basında, medyada manşetler atılmıyor, üstüne vacip olmayan herkes her işe soyunmuyor, kimse de kimseye efelenmiyor.
Kısacası herkes görevini yapıyor.
Biz olsak; sokaklara dökülmüş, herkesi her platformdan sabah akşam yaylım ateşine tutmuştuk.
Peki, Arap Emirlikleri ne yapmıştır da bizim sözde uzmanlarımızı bu kadar kızdırmıştır.
15 Temmuz başarısız darbe girişiminde BAE paravan olarak kullanıldı, Libya’da Hafter’i destekledi diye mi acaba?
Doğrudur.
Darbe destekçiliği kesinlik kazanmış olsaydı; büyükelçi geri çekilip, nota verilmez miydi?
Yapılmadı.
Hafter’e sadece onlar değil bir dünya destek verdi.
Ama Türkiye Libya’da yine de bildiğini okudu, istediğini yaptı. Kimseye karşı kin gütmedi, pire için yorgan yakmadı.
Devlet aklı işledi, milletin ali çıkarları uğruna; duygular öfkeler gemlendi.
İyi ki de böyle oldu; BAE ile aramızdaki turizm, enerji ve inşaat sektörlerinde yatırımlar geçen yıl toplamda 10 milyar doları buldu.
BAE'nin Türkiye'deki yatırımları geçen yılki seviyesinden bu yıl 1 milyar dolar daha artarak 5 milyar dolara çıktı.
Türkiye'ye gelen BAE'li turist sayısı da 55 bini aştı.
BAE'deki Türk yatırımları da yaklaşık 6 milyar dolara ulaştı.
2019 yılındaki 8 milyar dolarlık ikili ticaret büyüklüğümüz ile BAE, Türkiye'nin 11. büyük ticari ortağı konumunda yerini aldı.
Eğer Dışişleri bakanından önce söze girmezsek, oturduğumuz yerden ayar vermeye kalkmazsak, yatırımcıları, turistleri panikletmezsek rakamlar çok daha farklı olacaktı.
Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
BAE ile en az Suudi Arabistan ve Mısır kadar ortak noktamız var.
Yangına körük ile değil su ile gitmenin BAE ile de, milli çıkarlarımızı öncelemenin, tarihi ilişkilerimize yakışır davranmanın faydası herkesedir;
Muhalefettekiler, kasıtlı ve bilerek yangına körükle gitmek isteyenler dahil..