Arap Baharı'ndan Avrupa Baharı'na mı?
17 Aralık 2010 Tunus'ta genç bir işsiz olan Muhammed Buazizi'nin, polisin ticaretini yaptığı meyve sepetlerini elinden almasından sonra yaşadığı umutsuzluk ve öfkenin bir ifadesi olarak kendini yakması sonrasında “Arap Baharı” adı verilen süreç başladı.
Ardından diğer ülkelere de yayılarak birçok ülkede
liderlerin değişmesine neden oldu.
Arap Baharı sonrasında Tunus'ta, uzun süre iktidarda kalan
Zeynel Abidin Bin Ali, 14 Ocak 2011 tarihinde halk protestoları sonucunda
görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
Mısır’da uzun süre iktidarda kalan Hüsnü Mübarek, 11 Şubat
2011 tarihinde halk protestoları sonucunda görevinden istifa etti. Mübarek'in
ardından yapılan seçimlerle Mursi göreve gelmiş, ancak 2013 yılında askeri
darbeyle görevden alındı. Darbenin ardından Sisi iktidara geldi ve hâlâ Mısır'ın
lideri olarak devam ediyor.
Libya'da da liderlik değişimi yaşandı. Uzun süre iktidarda
kalan Muammer Kaddafi, 2011 yılında başlayan iç savaş ve NATO müdahalesi
sonucunda devrildi. Kaddafi'nin öldürülmesinin ardından Libya'da siyasi
istikrarsızlık ve çatışmalar dönemi başladı. BM’nin tanıdığı Ulusal Mutabakat
Hükümeti’ni devirmeye çalışan Hafter güçleriyle yoğun bir güç mücadelesi
yaşanıyor.
Yemen'de de liderlik değişimi yaşandı. Uzun süre iktidarda
olan Ali Abdullah Salih, 2011 yılında halk protestoları ve çatışmalar sonucunda
görevinden ayrıldı. Ancak Yemen'deki çatışmalar devam etmekte ve ülkede hâlâ
istikrarsızlık devam etmektedir.
O dönemde Suriye'de de kitlesel protestolar başlamıştı.
Ancak Esed rejimi, protestolara şiddetle yanıt verdi ve ülkede iç savaş
başladı. DEAŞ, PKK/PYD ve HTŞ terör örgütleri ülkedeki iç karışıklıktan
faydalanarak istikrarsızlığın devam etmesine önemli ölçüde etki ettiler.
Arap Baharı'nın ardından Avrupa'ya yönelen göç dalgası,
büyük bir insan hareketliliğine neden oldu. İç savaşlar, siyasi istikrarsızlık,
ekonomik zorluklar ve insan hakları ihlalleri gibi faktörler, ülkesinden kaçan
insanları, Avrupa'ya sığınma arayışına yönlendirdi. Göç dalgası, 2011 yılından
itibaren önemli ölçüde artış gösterdi.
Suriye'deki iç savaş, Arap Baharı sonrası Avrupa'ya yönelen
göç dalgasının en büyük nedenlerinden biri oldu.
Bu dalgaya ek olarak, diğer Arap ülkelerinden gelen
göçmenler de Avrupa'ya ulaşmak için çeşitli yolları denedi. Libya'daki iç savaş
ve siyasi istikrarsızlık da büyük bir göç akışına neden oldu. Libya, Afrika'dan
Avrupa'ya geçiş noktası haline geldi ve birçok göçmen, Akdeniz'i aşarak İtalya
veya diğer Avrupa ülkelerine ulaşmayı denedi.
Tüm bu olayların öncesinde Avrupa’nın Ortadoğu’da ve
Afrika’da uyguladığı sömürgeci politikaların etkisiyle Avrupa’ya göç
yaşanmaktaydı. Ancak Arap Baharı sonrasında yaşanan yoğun göç dalgası
İslamofobi ve ırkçılığın yükselmesine neden oldu.
2008 küresel finans krizinin ardından 2009 yılında
Yunanistan'da ortaya çıkan mali krizle başlayan Avrupa borç krizi Yunanistan,
kamu borçlarındaki artış, yüksek bütçe açıkları ve ekonomik büyümenin durması
gibi sorunlarla başladı. Yunanistan'daki mali kriz, diğer euro bölgesi
ülkelerine de sıçradı ve 2010 yılında İrlanda ve Portekiz de benzer sorunlarla
karşı karşıya kaldı. Bu ülkelerin kamu borçları ve bütçe açıkları, finansal
piyasalardaki güvensizlik nedeniyle arttı. 2011 yılında İspanya ve İtalya da
mali sorunlarla karşı karşıya kaldı ve borç krizi daha da derinleşti. Avrupa
borç krizi, 2009-2013 yılları arasında en şiddetli dönemini yaşadı. Bu süre
zarfında birçok Avrupa ülkesi, mali kurtarma paketleri ve kemer sıkma
önlemleriyle desteklenmek zorunda kaldı.
Avrupa’da yaşanan borç krizi, göç dalgası gibi etkenlerle
artan milliyetçi politikalar Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi, BREXIT, Pandemi ve
Rusya-Ukrayna Savaşı gibi diğer olaylarla birlikte arttı. Yabancılara karşı
uygulanan sert uygulamalar geçen hafta Fransa’da büyük bir krize neden oldu. Fransa'da
27 Haziran'da 17 yaşındaki siyahi bir gencin polis tarafından öldürülmesi
ülkede ayaklanmalara yol açtı. Yaşanan olaylarda 1300'den fazla kişi gözaltına
alındı, 79 polis ve jandarma yaralandı. Birçok iş yeri kundaklandı. Arabalar
yakıldı. Fransa'da sokağa çıkma yasağının uygulandığı kent sayısı ise 10'u
buldu. Bunun yanında Fransa'daki olayların sıçradığı Belçika'da 64 kişi
gözaltına alındı. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Shamdasani,
"Fransa'nın, kolluk kuvvetlerindeki derin ırkçılık ve ayrımcılık
sorunlarını ciddi şekilde ele almasının zamanıdır." ifadesini kullandı.
Yaşanan süreç “Avrupa Baharı” mı geliyor sorularını akıllara
getirdi…