Dolar (USD)
35.25
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2963.72
BIST 100
9621.79
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Eylül 2019

Aramco

1933 yılında California-Arabian Standart Oil (CASOC) olarak kurulan 1944’ten beri Arabian-Amerikan Oil Company (ARAMCO) ismiyle devam eden dünyanın en değerli enerji şirketi, internet sayfasında ‘Küresel ticareti yönlendiren ve dünyadaki insanların günlük yaşamlarını zenginleştiren enerji kimyasalların lider üreticisi’ diye kendini tanıyor.

Suudi Kral ailesiyle-Rooswelt ailesinin temellerini attığı bu şirket dünya enerji politikalarına olduğu kadar dünya siyasetine de el atmış durumda. Bir Yahudi olan Madam Roosewelt anılarında, ‘Yahudiler tarafından iktidara getirilen Kral Abdülaziz El-Suud’a Yahudilerin Filistin topraklarına yerleştirilmeleri için 27 milyar dolar teklif ettiklerini’ söylüyor.

1977 yılında 35 milyon metreküp ham petrol taşıyan Kerkük-Yumurtalık petrol hattının işlev dışı kalması için PKK terör örgütü gibi bir terör örgütüne ihtiyaç vardı. ABD bu terör örgütünü besledi büyüttü. 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgaliyle Kerkük-Yumurtalık Boru hattında akış bitme noktasına geldi. Körfez krizinin olduğu 6 yıl boyunca bu hatta Türkiye’nin zararı 2 milyar doların üstünde.

Suriye iç savaşının başladığı 2011 yılından beri gelişmelere baktığımızda savaşın bal gibi bir enerji savaşı olduğunu, ARAMCO’nun da bu savaşın göbeğinde olduğunu müşahade ederiz. Yerden biter gibi bir anda türeyen, ABD ve Avrupalı binlerce savaşçı ile beslenen DEAŞ’ın saldırdığı ilk noktaların enerji yatakları olduğunu bu yatakları da, güle oynaya PYD/ABD’ye teslim ettiğini görürüz. Suudi Arabistan, Suriye’de PKK/PYD yapılanmasına boşuna 100 milyar dolar para akıtmıyor.

2010 yılında başlatılan Arap Baharı’yla, Kuzey Afrika’nın enerji kaynaklarına çöreklenildiği gibi, seçilmiş Mısır Devlet Başkan Mursi’nin devrilmesinde, Kızıldeniz’den geçen petrol tankerlerinden alınacak vergiler başta olmak üzere, İsrail’in güvenliği de Aramco’nun öncelikleri arasında yer alıyordu. Sudan’da da El-Beşir’in devrilmesinde Aramco baş rol oynadı.

ABD’nin Türkiye’yi sıkıştırma politikasında da Akdeniz’den Musul-Kerkük’e ulaşan enerji hattı en büyük sebeplerden bir tanesi. Suriye’nin Kuzeydoğusunda İsrail kontrollü PKK/YPG’ye kurdurulmak istenen terör devletinin asıl amacı da Türkiye’yi bu oyunda saf dışı bırakma gayreti. ABD Türkiye’ye bir yandan da İran’dan petrol almayı yasaklayarak, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden çok daha pahalıya petrol almaya zorluyor.

2020 seçimlerini kazanabilmek için her türlü yolu deneyen Trump, Suriye’de terör yapısını koruma altına alırken, Yemen’de Suudi-BAE katliamlarına göz yumuyor, yine Filistinlileri yokluğa ve ölüme teslim ediyor.

ABD, Türkiye karşıtı politikalarını, 36. Paralel e çekiç güçte olduğu gibi Türkiye’yi de yanına alarak uygulamak istiyor. Özellikle Kıbrıs’ta Rum-İsrail aymazlığına Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO’yu dahil ederek hak gaspı uygulamak istiyor.

Türkiye’nin beka sorunu olarak gördüğü Suriye operasyonunu engellemek için 100 milyar dolarlık dış ticaret hacmi ise bir hayalden öteye gidemez. Türkiye’nin bu güne kadar Kıbrıs’ta verdiği tüm tavizler karşılıksız kaldı. Annan planında referanduma hayır diyen Rumlar ödüllendirilirken, Türkler cezalandırılmaya devam edildi. En büyük bomba olarak da, hukuksuz olarak bölünmüş Kıbrıs’ın sahibi olduğunu iddia ettikleri Rumları AB kabul ettiği gibi, ABD, tecavüzkar rumları NATO’ya almak için çaba harcıyor. AB ülkeleri, Amerika, Fransa Türkiye’yi akdenizden dışlamak için her şeyi yapıyorlar. Akdeniz enerji denkleminde yine Aramco var.

Ege’de 18 adaya el koyan Yunanlılar, Kıbrıs’lı Rumları NATO’ya dahil ederek Türkiye’yi yanlızlaştırma politikalarında yeni bir evreye geçecekler. Türkiye’ye uygulanmak istenen ambargoda S-400, F-35 gerginliği üzerinden NATO’nun da dahil edilmek istenmesi işin başka bir boyutu. Her ne kadar Başkan Erdoğan sıcak mesajlar vermek istese de, Trump, Ağustos ayında yapacağını ilan ettiği Türkiye seyahatini gerçekleştirmedi. Trump ile Erdoğan’ın Bu ay yapılacak BM Genel Kurulunda görüşecekleri belirtiliyor. Irak ve Suriye politikalarında ABD’nin çıkarlarına ters düşen Türkiye’yi bir de iç siyasette kargaşa bekliyor. Türkiye bütün bu açmazlara son verebilmesi için Suriye düğümünü çözmek durumunda. Yani açıkça bir an önce Suriye’ye girerek, yıllardır kendisine karşı kullanılan PKK/PYD terör örgütünü bitirmek durumunda. Yoksa, ABD-İngiltere-İsrail-Suud çıkarları bölgede bitmez. Ya teslim olarak Filistinliler gibi yok olacaksın veya sana dayatılan ARAMCO politikalarını bir paçavra gibi yırtacaksın. Vesselam….