A.Rahim Karakoç
1984'te Doğuş adında bir gazete çıkarıyorduk. Kültür sanat sayfası için röportajlar yapıyordum. Mayıs ayıydı ve Necip Fazıl Kısakürek'in 1. vefat yıldönümüydü. Sorular hazırlayıp Mehmet Kısakürek'e gittim ve üstada dair bir mülakat yapmak istediğimi söyledim. Mehmet Bey, "Henüz bir sene geçmeden herkes O'nu unuttu. Basına küsüm. Kimseyle görüşmeyecektim, ama madem ki siz hatırladınız, size cevap vereceğim." dedi. O röportaj yapıldı ve yayımlandı. Bu yıl Şairler Sultanı'nın 30. vefat yıldönümüydü, Türkiye genelinde yüzlerce anma programı yapıldı. Demek ki yitirdiğimiz hafızamızı yeniden kazandık, şükürler olsun. Bu hatırlayışlar ve anışlar, unuttuğumuz bütün şair ve yazarları kapsıyor. Yahya Kemal, Tanpınar, Kemal Tahir, Tarık Buğra, Ziya Osman, Abdülhak Şinasi Hisar, Asaf Halet Çelebi, Safiye Erol, Nihad Sami Banarlı, Mehmet Kaplan, Cahit Zarifoğlu, Oğuz Atay, Peyami Safa, Ahmet Haşim, Fethi Gemuhluoğlu, Ali Fuad Başgil, Ahmet Kabaklı ve daha bir çok vefat etmiş büyüğümüzü andık, anıyoruz. Tabii yaşayanlar için de saygı toplantıları yapılıyor. Başta Sezai Karakoç, Bekir Sıtkı Erdoğan, Bahaeddin Karakoç, Yavuz Bülent Bakiler, Mehmed Niyazi olmak üzere yaşayanlar için de vefa programları gerçekleştiriliyor. Bu hayırlı gelişmeler vesilesiyle vebalden kurtulduğumuz gibi yeni nesillere zengin edebiyatımızı, muhteşem medeniyetimizi, ufku geniş kültürümüzü de tanıtıyoruz.
Geçen yıl Hakka yürüyen Anadolu'muzun yürekli ve imanlı şairi Abdurrahim Karakoç vefatının 1. yılı münasebetiyle yad ediliyor. Şairimizi uğurladıktan bir hafta sonra ESKADER, Türkocağı ve İLESAM birlikte büyük ilgi gören bir anma toplantısını gerçekleştirmişlerdi. Demek ki bazen kültür kurumları müşterek çalışmalar yapmalı, ortak faaliyetlere birlikte imza atmalılar.
Dün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal ve Kültürel İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü'nün Fatih Kültür Merkezi'nde organize ettiği güzel bir toplantı vardı. Abdurrahim Karakoç konuşuldu, anlatıldı. Bugünlerde İhsan Kurt'un, yayımlanmasına vesile olduğum güzel bir eseri neşredildi. Abdurrahim Karakoç biyografi kitabı AnonimYayıncılık'tan çıktı. Kurt, "Dünyayı Dünyada boşayan şair" diyor kitabın üst başlığında. Evet, hakikaten merhum şairimizi en güzel ifade eden sözlerden biri de budur. Çünkü istiğna sahibiydi, mertti, açık sözlüydü, kimseye eyvallahı yoktu ve Hak bildiği yolda yalnız da olsa yürümesini bilen yılmayan bir kahramandı.
Karakoç'un yakın dostluğunu kazanabilen, aynı zamanda Ankara'da da komşusu olan İhsan Kurt, kitabı bölümlere ayırmış. Birinci kısımda Karakoç'un çocukluğu, yaşadığı çevre, okuma sevgisi ve çalışma hayatı var. Başta aile fertlerinden olmak üzere yakın tanıklardan görüşler almış. İkinci bölüm Abdurrahim Karakoç'un eserlerine ayrılmış. Üçüncü kısımda İhsan Kurt kendi gözlemlerini ve hatıralarını anlatıyor ve "Tanıdığım Karakoç" diyor. Sonraki kısımda "Karakoç ve Şiiri" incelemesi var. "Değerlerin, Sevgilerin ve umumi Hüzünlerin Şairi" son kısmı teşkil ediyor. Albümdeki fotoğrafları seyretmeden önce "Karakoç ve Karşı Kıyı"yı okumak gerek. Burada ölüme pervasızca bakan bir iman adamının kararlı mısralarını okuyacaksınız. Lirik şiirlerin şairi aynı zamanda mesajlarını da dobra dobra vermiştir. "Cenaze alkışlayan develer diyarında / Kaçar kavağa çıkar, ilim, irfan, ciddiyet / Cahiller dans ediyor uçurum civarında / Beri gel güzel ölüm, beri gel halis niyetu2026" Karakoç, bu mısralarda mensup olduğu milletin örflerinden, adetlerinden, inançlarından, geleneklerinden fersat fersah firar eden yarı aydınları eleştiriyor ve cenazede alkış cinnetinin garabetine dikkat çekiyordu.
Abdurrahim Karakoç, şiirlerinde ve yazılarında kaleme aldığı duygularını, düşüncelerini, ideallerini, hasretlerini topluma, İslam alemindeki dindaşlarına, hatta yeryüzündeki bütün insanlara sunuyordu. Ama ilk muhatabı nefsi, yani kendiydi. "Bilirim, doğmuşum ölmek üzere; / Görevim, doğruyu bulmak üzere, / Mahşerde imtihan olmak üzere, / Dünyaya ders için geldik, bilesin." O, bu dünyaya imtihan için geldiğimizin şuurunda, farkındaydı. Bir an gibi gelip geçen ömür sermayesini iyi değerlendirmemiz ve Yaradan'ın emirlerine göre yıllarımızı harcamamız gerektiğini hatırlar ve bize de hatırlatır: "Ömür dediğiniz nedir/ Üç gün hilal, üç gün bedir / Haftaya boş kalır sedir / Say bir karış, say bir adım / Geçti gitti, anlamadımu2026"
Kanaatimce Cumhuriyet devri Türk edebiyatında en çok sevilen, en çok okunan ve hiçbir zaman da unutulmayacak beş on şairden biri de Abdurrahim Karakoç olacaktır. Niçin? Çünkü ayağı memleket topraklarına sağlam basan, milletinin değerlerine saygı duyan ve inancını hiç kimseden korkmadan haykırabilen bir karakter abidesiydi de ondan. Maddeyi ezip geçen, manaya ulaşmak için çırpınan seçkin bir münevverdi. Anadolu biraz Fethi Gemuhluoğlu, biraz Sezai Karakoç ise biraz da Abdurrahim Karakoç'tur. Cenaze töreninde yürekler buruk, gözler yaşlı, dudaklar dualıydı. Cenaze namazını kılmak için gelenlere dağıtılan kartın üzerinde şairin şu dörtlüğü yazılıydı: "Ben milletimin uğruna adamışım kendimi / Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir, / Zulüm Azrail olsa, hep Hakk'ı tutacağım / Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir."
Öldü mü Abdurrahim Karakoç? Hayır! O Yu00fbnus'un deyimiyle ölmedi, zira "arifler ölmezdi." Çok sevdiği bu aziz milletin yüreğinde bütün hasbiliğiyle yaşıyor. Peki bütün hayatını bu topluma hasreden bu iman, fikir ve sanat adamı için neler yapılmalı? Yapılanlar var, ama yapılması gerekenler de. Mesela üniversitelerimizde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü hocaları, öğrencilerine şairimizin muhtelif yönleri hakkında tezler yaptırmalı. Abdurrahim Karakoç Enstitüsü kurulmalı. Kahramanmaraş'ta doğduğu ev yıkılmamışsa müze yapılmalı: Hususi eşyaları, çalışma masası, kitapları, daktilosu, kalemleri, fotoğrafları burada sergilenmeli. Memleketinde her yıl Haziran ayında bir 'anma haftası' yapılmalı. Dostları hatıralarını anlatmalı, bilim adamları tebliğler sunmalı. Tanıyanlar yazılar yazmalı, birikimleri olanlar eserler kaleme almalı. Anma kitapları neşredilmeli, dostlarının ve yakınlarının hatıraları burada toplanmalı. Adına bir şiir yarışması düzenlenmelidir. Velhasılı kelam Abdurrahim Karakoç, gençlerimize muhteşem bir destan şairi olarak takdim edilmelidir. Ona rahmet diliyorum. Kabri nur, mekanı cennet olsun.