Dolar (USD)
34.34
Euro (EUR)
36.21
Gram Altın
2843.00
BIST 100
9389.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Temmuz 2022

Arafat haşir meydanına döndü

Müslümanlar, tıpkı Hicret’in 10. senesinde olduğu gibi Haccetmek için 9 Zilhicce’de Resûl-i Ekrem Efendimiz(sav) peşinde yürüyor. Mânevi Güneşin etrafında yörüngelerini kaybetmeyen hacı adayları sabah namazını edâ ettikten sonra Minâ’dan Arafat’a doğru hareket ediyor. Ashab-ı Kiram gibi telbiye ve tekbirlerle âdeta yer göğü çınlatıyor. Peygamber Efendimiz bir kez daha Arafat’ta Allah’a hamd ve senâdan sonra bütün Müslümanlara, bütün insanlığa; değişmez ve eskimez ölçüler ihtiva eden “İlk İnsan Hakları Beyannamesi”ni yani diğer adıyla “Veda Hutbesi”ni irâd ediyor. “Haşir Meydanı”nda mahşerin provası yapılıyor.

İşte bugün yine dünyanın dört bir yanından gelerek Haccın en önemli menâsiklerinden Arafat Vakfesi’ne duran 1 milyon 500 bine yakın Müslüman, tıpkı 14 asır önce olduğu gibi yakarış ve gözyaşlarıyla “Haşir Meydanı”nda “mahşerin provası”nı gerçekleştiriyor. Rahmet Dağı’nda irâd edilen “İlk İnsan Hakları Beyannamesi” vasiyetine bîatını bir kez daha yineliyor.

Neydi o dünya durdukça insanlığa örnek olacak, hiç eskimeyecek “Veda Hutbesi”, tekrar hatırlayıp mîsâk ve bîatlarımızı tazeleyelim:

Bismillâhirrâhmânirrahîm.

Ey insanlar!.. Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

İnsanlar!.. Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir. Her türlü tecavüzden korunmuştur.

Ashabım!.. Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse, bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.

Ashabım!.. Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmuttalib’in oğlu (amcam) Abbas’ın faizidir. Lâkin anaparanız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.

Ashabım!.. Dikkat ediniz!.. Cahiliyeden kalma bütün âdetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan dâvâsı, Abdülmuttalib’in torunu İyas bin Rabia’nın kan dâvâsıdır.

Ey insanlar!.. Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapılmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.

Ey insanlar!.. Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emri ile helâl kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve âdete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.

Ey mü’minler!.. Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler; Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir.

Mü’minler!.. Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslümana kardeşinin kanı da, malı da helâl olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.

Ey insanlar!.. Cenab-ı Hak, her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır. Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan köle, Allah’ın, meleklerinin ve bütün insanların lanetine uğrasın. Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şehadetlerini kabul eder.

Ey insanlar!.. Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Âzâsı kesik siyahî bir köle başınıza âmir olarak tayin edilse, sizi Allah’ın kitabı ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.

Dikkat ediniz!.. Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız: Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız. Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz. Zina etmeyeceksiniz. Hırsızlık yapmayacaksınız.

İnsanlar “Lâ ilâhe illallâh” deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emrolundum. Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise Allah’a âittir.

İnsanlar!.. Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?”

Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: “Allah’ın elçiliğini ifâ ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatta bulundunuz, diye şehadet ederiz.”

Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz şehadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu: “Şahid ol, yâ Rab!.. Şahid ol, yâ Rab!.. Şahid ol, yâ Rab!..

***

Ümmet-i Muhammed, bu şahitliğin gölgesinde 14 asır öncesine gidiyor... Allah’la olan mîsâk, peygambere verilen bîatlar yeniden tazeliyor... Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber’in “Arafat Vakfesi”nde irâd ettiği hiç eskimeyen “Veda Hutbesi”ne bir kez daha şehadet ediyor... Sıra Arafat vadisinden sel gibi akıp, Müzdelife’de vakfeye durup, Mina’da şeytanla hesaplaşmada...

*

Yarın 10 Zilhicce... Kurban Bayramı... Safa ile Merve arasında koşuşturarak vuslata eren Hâcer gönüllü anaların bayramı... Mina’da İsmaillerini kurban edebilen İbrahimlerin bayramı...

Maddeden manaya hicret edenlerin yurdunda büyük bir coşku var. Yüce Rabbimizin, “İnsanların içinde Hacc’ı duyur; gerek yaya, gerekse uzak yollardan gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler.” (22 / Hacc, 27) buyruğu için “Evrensel Kongre”ye icabet edenler bu kutlu mevsimde Allah’ın yeryüzündeki evi Beytullah’ta, şehirlerin anası Mekke’nin kalbi Kâbe’de, hidayet ve bereket makamında buluştu.

Kutlu çağrıya, “Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnne’l hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülk. Lâ şerîke lek!” (Buyur, Allah’ım buyur! Davetine koşarak icabet ettim. Senin hiçbir ortağın yoktur. Hamd, nimet, mülk Sana özgüdür. Senin hiçbir ortağın yoktur) telbiyeleriyle, boyun eğip tâzimde bulundu. Bu yıl Hac yine “Vahdet Mevsimi”ne denk geldi.

Âşıklar ordusu; insanlık medeniyetinin beşiği Medine’nin kalbi Mescid-i Nebevî’de Allah’ın Nebisi, Efendiler Efendisine sâlât ve selamlarını güvercinlerin kanat çırpışları eşliğinde tevhid senfonisine dönüştürdü.

Yarın Bayram... Tekbîrler, tehlîller, salât ü selâmlar eşliğinde Allâhu Ekber terennümleri mâbedlerin kubbeselerinden arşı âlâya yükselecek... Bu bayram sabahı herkes kalbinde getirdiği İsmailini kurban edecek... Esaret altında inim inim inleyen Ümmetin Filistinli, Gazzeli, Kudüslü, Suriyeli, Iraklı, Doğu Türkistanlı, Myanmarlı, Yemenli mazlumlar yeniden dirilecek...