Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.79
Gram Altın
2974.55
BIST 100
9719.33
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 May 2022

Aracın amaçlaştırılması

Sanıyorum en ciddi sorumluluk alanlarımızdan biri de yaradılış amacına uygun araç-amaç dengesini kurabilmektir… Çünkü araç-amaç şaşkınlığı zamanla ciddi çarpıklıkları beraberinde getirecektir…

Önceliklendirmedeki isabetsizlik musibet olarak bize dönebilir… Ehemle mühim yer değiştirirseyaşamın denge ve düzeni alt üst olabilir… Kullukta krizin önüne geçmek zorlaşabilir…

Amaçların araçsallaşması, araçların da amaçlaşmasına neden olur…

Gerçeklerin görecelleştirilmesi, görecellerinde gerçekleşmesine dönüşüverir…

Mutlakların yorumsallaştırılması, beraberinde yorumların mutlaklaştırılmasına zemin hazırlar…

Amaçlaştırılan araçlar, gerçek amaçların süreç içerinde imkânsızlaştırılmasına sebep olurlar… Amaç aradan kayınca araçların bizi götürmeleri gereken hedeften başka yere götürürler…

Bu durumda içinden çıkılması zor bir paradoksla karşı karşıya kalır, belki de tanınmaz hale geliriz…

Araç kutsanır, amaç ıskalanır…

En güzel araç bile amaç olmaya başladığında tüm değerini kaybeder, amaçlaştırılan için bir felakete dönüşür… Dahası araçların amaçlaştırılması zamanla fetişleştirmeyi belki de putlaştırmaya kapı aralayabilir…

Hakikatle bağ kurmak yerine başka amaçlara hizmet etmek durumunda kalınır…

Amaçtaki bulanıklık hayatın akışı içinde, sistem içinde öğütülme, ehlileşme, muhafazakârlaşma ve de özüne yabancılaşma riski taşıyor…

Yer yer Müslümanların yaşadıkları sendeleme ve sendromların arkaplanındaaraç-amaç ilişkisindeki disiplinlerinin zedelenmiş olmasıdır…

Araçlar amacın önüne geçince önümüzü göremez olduk…

Ne niyetle yola çıktık? Ne olduk?

Gün geldi araçlarla yetindik, mutlu olduk… Amacı yitirdiğimizin farkında bile olamadık çoğu zaman…

Amaçlaştırdığımız araçların önce meftunu sonra müridi olmaya başladık…

Bir defa dünyalıklar biricik amaç haline gelmeye görsün, artık herşey araçlaşmaya başlayacaktır…

Tüm değer, kutsal, ilke, ülkü, ölçü, dava, duruş, çizgi, kıble, kitap hatta din bile…

Düne kadar araç olan parti, vakıf, dernek, sendika, dergâh, tekke, kurum, kuruluş, STK, kampüs, kamusal alan, medya, sermaye, statü nasıl amaçlaşmaya başladı…

Mevcudu koruma, kazanımları kaybetmeme adına ilkeler fululaştı… Değerler grileşti…

Bidayette araç olarak görülenlerin nihayeti farklı oldu…

Seküler algılar, popüler kültür birçok kutsalı ve değeri kendisi için bir çıkar aracına dönüştürmüş durumda…

Araçsallaştırılan din değer üretmiyor, güven vermiyor…

Zaten değerler skalasında en üst mevkiyi kime tahsis etmişseniz hayatta amacınızın artık odur… Hep onu fikredersiniz, onu zikredersiniz… Bunun son aşaması Haktan kopuş, belki de Hakka ihanet olur…

İlkerlerden feragat ederek “şartlar bunu gerektiriyor” diyerek değerlerin dumura uğramasına nasıl razı olabiliriz?

Siyasetçimiz güç elde etmek, iş insanımız ticaretini büyütmek, akademisyenimiz unvanını yükseltmek, kamudaki konumunu korumak için kimliğinden ve kriterlerinden ödün veriyorsa hangi amaçtan bahsedebiliriz?

Arzulara ulaşmak için amaçlar kullanışlı bir vasıta haline gelmiş olmaz mı?

Egemenler tarafından dinin de insanın da araçsallaştırıldığı bir dünyada duruşumuz ve direncimiz nasıl olacak?

İlkeler temelinde bir hayatı yaşamak ve dava bilinci ile hayata yön vermek durumundayız…

Tüm araçlar daha kaliteli bir kulluğa katkı için olmalıdır… Salih amellerde önümüzü açmalıdır…

Bu din kullanalım diye değil, tabi olalım diye gönderildi…

Teslim alınan değil, teslim olunan bir İslam…