Ara ara ahlak…
Yasa ve kurallar olmadan hayatın faydalı yönleri asla olmaz. Bir toplumda, bir ülkede yasa varsa orası yaşanabilir faydalar görülebilir. Yasa ve kurallar da mutlaka ve mutlaka fıtrata uygun olmalıdır, akıl ve vicdanlarca kabul görmelidir. Yasalar, insanların dikkatli olup kötülükten uzak durmasına ve kötülük işlemesine büyük ölçüde engel olur.
Yasalar, kötü fiilin
bizzat kendisi ve kötülüklerin sebep olduğu zarar, zulüm, faydasız ve
çirkinliklere karşı insana güven ortamı oluşturur. Huzur ve sükûneti bireye ve
toplum arasında yayar. Ancak yasalar ve uygulamalarında bir boşluk olduğunda ve
yasaların yetersiz kaldığı alanlarda kötüler ve kötülükler adeta insana vahşi
bir sırtlan gibi saldırırlar. İnsanı bitirdiği gibi toplumu içten içe tüketir.
Sonunda elde ne devlet kalır ne de ülke kalır.
Yasasızlık, zarar
üretir. Bazen de yasaların hem kendileri hem de uygulamadaki her hatası, tüm
insanlara sirayet edecek şekilde zarar üretir. Bırakın küçük bir mahalli tüm
dünyayı etkiler de fark edilemez. Tüm dünyayı kasıp kavuran böyle bir durumun
hem geçmişten hem de günümüzden çokça örneğini rahatça bulabilirsiniz.
Dağa çıkan,
hırsızlığı terk etmeyen, ailesine zulmeden, tecavüzden vazgeçmeyen, yalan
söyleyen, vesaire,.. kötü ve çirkin fiil işlemelerine yasasızlık veya yanlış,
noksan yasalar sebep olsa da asıl sebep, nefsi terbiye edilmemişlerin
ahlaksızlıklarıdır. O yüzden birey ve toplumun ahlakı çok önemlidir. Paranız
olmayabilir, arabanız olmayabilir, yolunuz olmayabilir,.. vesaire bir çok
maddi/fiziki şey elinizde olmayabilir. Ancak ahlakınız yok ve gelişmemişse vay
size vay toplumunuzun haline. Güzel ahlakı olmayan toplumların batması çok
yakındır ve elbette ki bir gün mutlaka batacaktır.
Batmaktan kurtulmak,
felaha ermek için ne yapıp edip ahlakı geliştirmek namına elinizden geleni
yapmalı yapmayanları da teşvik etmelisiniz. Öyle ara ara ahlaklı olmak, ahlakı
geliştirmek olmaz. Ahlaklı olmak; kandil günlerine has, ramazan ayına münhasır,
akıl estikçe yapılacak bir iş asla değildir. Ahlak geliştirmek ve
güzelleştirmek nefes aldıkça, ömür boyunca yapılacak, gayret gösterip ter
dökülecek en büyük işlerden biridir. Kendinizin ahlakının da güzelleşmesi
yetmeyecek etrafınızın da ahlakının güzelleşmesi gerekecektir.
Ahlaklı olmak, güzel
ahlakı yaşamak, elinizden ve dilinizden insanların sizden emin olması demektir.
Sizden ne kadar emin olmuşlarsa o kadar ahlaklısınız demektir. Bağlı
bulunduğunuz devlet, ait olduğunuz toplum bir yasa koymasa da siz yine ahlaklı
olacak, insanlar yine sizden emin olacaklar demektir. Sizin kötülük işlemeyip,
iyilikle hemhal olmanıza, güvenilir olmanıza yasalar değil özü sözü bir, ahlakı
güzel bir insan olmanız sebep olacaktır.
Güzel ahlak,
yazılarla yasaya değil kalpten gönüllere girmesiyle hayat nizamı olur.
Yasaların sınırı dar olabilir, uzanacağı yer uzak olabilir. Ancak güzel ahlakın
ne sınırı olur ne de uzanamayacağı yer olur. Güzel ahlak, her zaman ve her
mekânda her işe cevap bulur ve hayatı güzelleştirir. Bunun böyle olmasının tam
tersi ise herkesin hayatını çirkinleştirir, zindan eder.
Ya ahlakınızı ömür
boyu geliştirip güzelleştirerek felaha ereceksinizdir ya da tam tersini veya
ara ara yaparak hem bu dünyanızı hem öte dünyanızı cehenneme çevirip
kaybedenlerden olacaksınızdır.