Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2506.49
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Eylül 2022

​Antik Roma'ya dönüş

Geçtiğimiz günlerde İBB’nin Sultanahmet Meydanı’nın altındaki Antik Roma Hipodromu’nu yeniden ortaya çıkartmak için bir çalışma yapmak istediğini ve projeyi Koruma Bölge Kurulu’na sunduğunu öğrenmiş olduk. İmamoğlu ve yönetiminin Roma ve Bizans dönemi eserlerine olan özel ilgisi, bu projede hipodromun tam üzerinde bulunan İbrahim Paşa Sarayı ve Sultan Ahmed Türbesi’nin ne olacağı gibi konulardan ziyade, İmamoğlu yönetimindeki bir “tutarlılıktan” bahsetmek istiyorum.

Büyük bir gösteriş ve inanılması zor vaatlerle göreve gelen İBB Başkanı, süreç içerisindeki tutum ve davranışları ile zaten “İstanbul’u yönetmek” niyetinde olmadığını herkese gösterdi. Önce Cumhurbaşkanlığı adaylığı, daha sonra CHP Genel Başkanı olma arzusunu örtülü veya açıktan sıklıkla dile getiren İmamoğlu’nun tutarlı olduğu tek konu, İstanbul’daki çağ dışı yönetim tarzı olabilir.

İmamoğlu, “hayranı” olduğu döneme atıfla, “günlük 40-50 bin araç geçecek diye ben neden para harcayayım?” gibi sorular sorabiliyor. Ya da bir biyolojik su artıma tesisi için “temel atmama töreni” düzenleyebiliyor. Çünkü Antik Roma’nın trafik ya da su arıtma gibi dertleri yoktu. Fakat konu gösteriş ve eğlence olunca bugün değişen pek bir şey olmadığını da görebiliyoruz. Hazinesi boş Romalı yöneticilerin “ekmek ve sirk” anlayışı ile yaptığı gösterişli organizasyonları, borç batağındaki İBB’nin konserleri için ödediği milyonlar ile kıyaslayabiliriz. Fotoğraftaki tek eksik; kolezyumun en tepesinde oturan, baş parmağı havada, kafasındaki yaprakların onu alkışladığını düşünen bir figür, değil mi?

Evet, İstanbul bu yüzyıl anlayışı ile yönetilmiyor. Basit ulaşım, temizlik, ilaçlama gibi faaliyetler bile düzenli yapılamıyor. Tatillerini bireysel organize eden İBB Başkanı, “16 milyon İstanbulluyu” sadece başı derde girdiği zaman hatırlıyor. Yolsuzluk iddiaları, abartılı faaliyet bütçeleri, işbirliği yapıldığı iddia edilen PKK iltisaklı dernek ilişkileri gibi bir sürü mesele de cabası. İstanbul’u bir basamak olarak gören bu çağ dışı yönetim anlayışının şehre ve İstanbullulara daha ne kadar fazla zarar verebileceğini bize zaman gösterecek. Ama bildiğimiz tek bir şey var, o da mevcut yönetim değiştiğinde İstanbul için eski çağın kapanıp yeni bir çağın açılacağı.