Antik Roma'ya dönüş
Geçtiğimiz
günlerde İBB’nin Sultanahmet Meydanı’nın altındaki Antik Roma Hipodromu’nu
yeniden ortaya çıkartmak için bir çalışma yapmak istediğini ve projeyi Koruma
Bölge Kurulu’na sunduğunu öğrenmiş olduk. İmamoğlu ve yönetiminin Roma ve
Bizans dönemi eserlerine olan özel ilgisi, bu projede hipodromun tam üzerinde
bulunan İbrahim Paşa Sarayı ve Sultan Ahmed Türbesi’nin ne olacağı gibi
konulardan ziyade, İmamoğlu yönetimindeki bir “tutarlılıktan” bahsetmek
istiyorum.
Büyük bir
gösteriş ve inanılması zor vaatlerle göreve gelen İBB Başkanı, süreç
içerisindeki tutum ve davranışları ile zaten “İstanbul’u yönetmek” niyetinde
olmadığını herkese gösterdi. Önce Cumhurbaşkanlığı adaylığı, daha sonra CHP
Genel Başkanı olma arzusunu örtülü veya açıktan sıklıkla dile getiren
İmamoğlu’nun tutarlı olduğu tek konu, İstanbul’daki çağ dışı yönetim tarzı
olabilir.
İmamoğlu,
“hayranı” olduğu döneme atıfla, “günlük 40-50 bin araç geçecek diye ben neden
para harcayayım?” gibi sorular sorabiliyor. Ya da bir biyolojik su artıma
tesisi için “temel atmama töreni” düzenleyebiliyor. Çünkü Antik Roma’nın trafik
ya da su arıtma gibi dertleri yoktu. Fakat konu gösteriş ve eğlence olunca
bugün değişen pek bir şey olmadığını da görebiliyoruz. Hazinesi boş Romalı
yöneticilerin “ekmek ve sirk” anlayışı ile yaptığı gösterişli organizasyonları,
borç batağındaki İBB’nin konserleri için ödediği milyonlar ile
kıyaslayabiliriz. Fotoğraftaki tek eksik; kolezyumun en tepesinde oturan, baş
parmağı havada, kafasındaki yaprakların onu alkışladığını düşünen bir figür,
değil mi?
Evet, İstanbul
bu yüzyıl anlayışı ile yönetilmiyor. Basit ulaşım, temizlik, ilaçlama gibi
faaliyetler bile düzenli yapılamıyor. Tatillerini bireysel organize eden İBB
Başkanı, “16 milyon İstanbulluyu” sadece başı derde girdiği zaman hatırlıyor.
Yolsuzluk iddiaları, abartılı faaliyet bütçeleri, işbirliği yapıldığı iddia
edilen PKK iltisaklı dernek ilişkileri gibi bir sürü mesele de cabası.
İstanbul’u bir basamak olarak gören bu çağ dışı yönetim anlayışının şehre ve
İstanbullulara daha ne kadar fazla zarar verebileceğini bize zaman gösterecek.
Ama bildiğimiz tek bir şey var, o da mevcut yönetim değiştiğinde İstanbul için
eski çağın kapanıp yeni bir çağın açılacağı.