Dolar (USD)
34.59
Euro (EUR)
36.28
Gram Altın
2984.32
BIST 100
9643.28
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Nisan 2022

Anti-Erdoğan ittifakı… Vatandaşa ne vaat ediyor?

CUMHUR İttifakı’nın büyük ortağı AK Parti uzun yılların ve başından geçen bir türlü sıkıntının yorgunluğunu yaşıyor.

Şöyle bir geriye dönüp baktığınızda, “Neler neler olmuş arkadaş bu memlekette” diyorsunuz.

Son yirmi yılın her biri akla ziyan olaylarını hatırlayın…

Buralarda yaşayıp da kafayı üşütmemek gerçekten de büyük marifet!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bunca badireyi atlatıp işi bugünlere kadar taşıyabilmiş olması, bizden sonraki nesillerin akademik çalışmalarına konu olacaktır herhalde.

Türkiye’nin Recep Tayyip Erdoğan’lı yılları, yüz yıl sonra bile gündeme gelecek ve bu dönem üzerine şiddetli tartışmalar olacaktır. Dünyanın altının üstüne geldiği bir süreçte, en belâlı coğrafyanın ‘Köprü’ pozisyonundaki ülkesini yöneten Sayın Erdoğan, birçok iddialı adamın siyasi hayatını bitiren bir büyük siyaset ustası.

20 yıl ve kaç seçim…Muhalefetin psikolojisini darmadağın eden bir Lider...

HHH

O kadar ki, bugün “neredeyse” bütün muhalefet partileri stratejilerini Sayın Erdoğan üzerine kuruyor.

Politikalarını Cumhurbaşkanı’nı hedef alan “kin ve nefret dalgaları” oluşturmaya ve o dalgaların üzerinde sörf yapmaya bağlayan nice genel başkan var.

Öyle bir durum ki bu…

Sayın Erdoğan günün birinde, “Amaaan, ne haliniz varsa görün!” deyip çekiliverse, birçoklarının politikadaki varlık sebebi ortadan kalkacak…

İttifakları dağılacak, motivasyonları bitecek gibi…

6’lı masadan bahsediyorum özellikle…

CHP Genel Başkanı, Erdoğan karşıtı ittifakın liderliğini yürütüyor.

İyi Parti, “Merkez Sağa Açılıp” da, Sayın Erdoğan’a giden oyların bir bölümünü çekebilirse…

Demokrat Parti, bu role ufak da olsa bir katkı sağlayabilirse…

Gelecek ve Deva Partileri, “AK Parti”den kopanlar olarak, Sayın Erdoğan’dan bir şeyler kopartabilerse…

Bir de Saadet Partisi var.

Onun da orada olmasının sebebi belli, ondan beklenen belli;

Rahmetli Erbakan’ın kurduğu partinin Sayın Erdoğan’ı ne kadar mümkünse, o kadar aşındırması…

HHH

Muhalefet elbette işini yapacak, elbette baştakini sandık yoluyla devirmek isteyecek.

Burada garipsenecek bir durum yok.

İktidarın birçok hatası var, bizim de anlam veremediğimiz bazı işleri var…

Bunların dile getirilmesi de tabiidir ve dahası dile getirilmelidir.

Masa etrafındaki muhalefet genel başkanları, kafalarını memleket meselelerine değil de, Sayın Erdoğan'a takmış görünümdedir. Bu, dertlerine çözüm bekleyen vatandaşın aradığı, arzuladığı bir durum değil...

Bundan dolayı da, 6’lı masanın hiçbir unsuru oyların çekim alanı olamıyor.

Bu partilerin her biri, “istemezükçü ittifakın” üyeleri olmaktan öteye gidemiyor.

Maalesef gidemiyor.

Ne büyük bir açmaz…

Bir yanda, metal yorgunluğunun birçok emaresiyle yoluna devam etmeye çalışan İktidar Partisi var… Diğer yanda da, geleceğe dair en ufak bir ümit vermeyen 6’lı ittifak.

Tabii bir de “hedef oya ulaşabilmek için” muhtaç oldukları HDP var, sırtını “Örgüt’e” dayadığını ilan eden parti!

HHH

Bu tablo Türkiye’yi çok bunaltıyor, çok.

Memleketin dört bir yanından şikâyet seslerinin yükseldiği, birçok iktidar gönüllüsünün bile tepkilerini açıktan dile getirmeye başladıkları bir süreçte…

Çarşı, pazarın “enflasyon yangını”nda kavrulduğu bir süreçte, muhalefet nasıl olur da oylarını arttıramaz?

Nasıl olur da…

Ana Muhalefet yüzde 25’e çakılı kalır?

Diğerleri de, oylarını artıramaz?

Birleşik kaplar gibi, birbirlerinden oy çekebilmekten öteye gidemez?

Soruların cevapları çok basit:

Sıkıntıdaki vatandaş iktidara kızsa da, bir masa etrafında buluşup duran partilerden hiçbirini “ümit kapısı” olarak görmüyor.

Altılı ya da yedili ittifak, kafayı Erdoğan’a takmışlar ittifakı olmaktan öteye gidemiyor.

Ana Muhalefet Genel Başkanı’nın yaptıklarına bakın siz…

Şöyle bir düşünün; bir zamanların Rahmetli Parti Liderleri, Erbakan, Türkeş, Ecevit ve Demirel’den hangisi, muhalefetteyken, Süt Kurumu’nun, İstatistik Kurumu’nun kapısına gidip, Kemal Kılıçdaroğlu’nun düştüğü durumlara düşerdi?

Sayın Erdoğan, muhalefetteyken böyle şeyler yapsaydı ağırlığından çok şey kaybetmez miydi?

Rahmetli Erbakan’ın o müthiş muhalefet yıllarını hatırlıyoruz…

Proje proje muhalefet yapardı Merhum.

Ekibiyle birlikte gece gündüz çalışır; en keskin eleştirilerini nezaketle dile getirir, sadece eleştirmekle kalmaz, memleketin hangi meselesini nasıl çözeceğini rakam rakam, tablo tablo ortaya koyardı.

Altılı masanın herhangi bir unsurunda o “heyecan”ın, o “gayret”in, o “üretkenliğin” binde biri var mı?

Anti Erdoğan İttifakı” olmaktan öteye gidemeyen bir yapı…

İktidara ulaşabilmek için “dışarıdan gelecek desteklere” bel bağlamış bir yapı görüntüsü her geçen gün biraz daha fazla yerleşiyor maalesef…

Ortaya koydukları ne ki?

Millet İttifakı’nın ortaya attığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”in ne menem bir şey olduğu konusunda, sokaktaki vatandaşın hiçbir fikri yok.

Böyle bir derdi de yok aslında vatandaşın, “gündelik hayatında karşılaştığı büyük sıkıntılara” çözüm getirecek yapıyı arıyor.

Ve o masadan da böyle bir mesaj alamıyor.

Üzerinde düşünmeye değer bir soru size: Vatandaş, çözüm için “adres” göremezse nasıl bir ruh haline bürünür?

HHH

“Evet, mevcudun da birçok hatası, eksiği, gediği var ama…

Ne yaparsın ki…

Bunlardan da bir numara çıkmaz. İşleri iyice sıkıntıya sokar!” diye düşünür…

Zaman zaman mevcudu eleştirdiğimizde aldığımız tepkiler bu yönde oluyor zaten.

“Haklısın da, ne yapalım yani… Memleketi bunlara mı teslim edelim?” yollu tepkilerle karşılaşıyoruz…

HHH

Masadaki Muhalefet, salt “Erdoğan karşıtlığı”na yaslanmayı bırakmazsa...

“Erdoğan insin de ne olursa olsun!” görüntüsünün ötesine gidemezse, nasıl alternatif olur?

HHH

Türkiye’nin ya bu iktidarın derlenip toparlanmasına ya da “ümit” vaat edecek bir yapıya ihtiyacı var.

Siz hangi ihtimali daha kuvvetli görüyorsunuz?