Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3002.93
BIST 100
9471.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ağustos 2021

Anlayanlar, anlamayanlara anlatsın…

Amerika dünya sistemini, uzun bir süre kontrol etti malumunuz. Bundan sonra da, devam ettirme niyetindeler. Zaten sorun da, buradan kaynaklanıyor. Çünkü Avrupa ve Çin başta olmak üzere, bazı güçler itiraz ediyorlar. Fakat Amerika ikbali için kendine engel teşkil eden/edecek hangi set varsa, onu yıkmayı amaçlamış vaziyette saldırmaya devam ediyor. Tabi buna karşı, diğerleri de boş durmuyorlar. O yüzden kıymetli Afrika toprakları, zengin D. Akdeniz havzası ve stratejik konuma haiz Orta Doğu ile Orta Asya coğrafyası, bu güçlerin karşılıklı hamle yaptığı bir SATRANÇ TAHTASINI andırıyor. Mücadelenin ilk sırasında ise bahsedilen merkezlere GÖBEKTEN BAĞLI, Kuşak ve Yol Projesinin olduğu aşikâr. Zira Kuşak ve Yol Projesinin etkisiz kılınması, ABD adına hem jeopolitik çıkarlarını tanzim, hem de dibe vurmuş ekonomisinin, bir müddet daha ÇÖKMESİNİN GECİKMESİ çerçevesinde önemli… Bu açıdan söz konusu projenin geçiş güzergâhlarında, kaosun hüküm sürmesi yahut bunun alt yapısının hazırlanması bir tesadüf olarak görülemez. Tıpkı dün karşılaştığımız Ukrayna ve Karabağ meselelerinin yerini, yarın AFGANİSTAN KONUSUNUN alma potansiyeli gibi.

İşte bu adı konulmamış 3. Dünya Savaşında, Türkiye’nin KENDİ POLİTİKALARINI izlediği için, adeta kıskaca alındığını söyleyebiliriz. Kaldı ki çatışan tüm güçlerin, değerli ve kritik bir Devlet olan Türkiye’yi, yanında görmek istediği çok açık. O nedenle Türkiye çıkarları nispetinde ne zaman hareket etse ya da bir tarafla işbirliği geliştirse, DİĞER TARAFLARIN HEMEN KENDİNİ HİSSETTİRDİĞİ kesinlikle inkâr edilemez. Mesela Tunus darbesi; Suriye'de uğradığımız saldırılar; Afganların biranda, Türkiye'ye yönelmesi; Libya'ya giden gemimizin, Alman firkateyni tarafından durdurulması; D. Akdeniz’deki sondaj gemilerimizin, Yunanlılarca taciz edilmesi; Hindistan’ı bile kırmızı listede yer vermeyen İngiltere’nin, pandemi bahanesiyle Türkiye’yi listeye eklemesi; ABD'nin DEDEAĞAÇ'a yığınak yapması ve YPG'ye alenen yardıma devam etmesi bu okumayı hak ediyor. Onlarca yerde aniden başlayan yangınları ve akabinde bazı odakların olayı bir KIŞKIRTMAYA dönüştürme çabasını ise daha saymıyorum bile… “Ne alakası var”, demeyin sakın! Türkiye; daha önce tanık olmadığımız ölçekte, orman yangınlarıyla boğuştu/boğuşuyor günümüzde. Elbette bu hususta hatalar olabilir. Eleştiride yapılabilir. Ancak yangınların bir TERÖR YÖNTEMİ olarak uygulandığına yönelik, bir takım kuvvetli bulguların varlığını da unutmamalı. Lakin Türkiye bu afetle olağanüstü mücadele verirken, özellikle sosyal hesaplardan birilerinin Sn. Erdoğan aleyhinde NEFRET KUSMASI, hatta bunu bir tık yükselterek Konya’daki kriminal bir olay üzerinden tehlikeli bir propagandaya girişmesi, öylece geçiştirilecek cinsten değildir.

Hal böyle olunca BAZI MERKEZLERİN hem dışardan baskıyla, hem de içeride fonladığı figüranlarını kullanarak, Türkiye’ye ROTA ÇİZMEK ADINA SAHAYA İNDİĞİNİ söylemek pek tabi mümkün. Bu bağlamda son ALTI AYDA kurulan ne idüğü belirsiz sosyal medya hesaplarının, egemen güçlere ENGEL TEŞKİL EDEN SN. ERDOĞAN’nı hedef seçilmesi bir tesadüf olmasa gerek… Nitekim yangın olayında bu tarz twetler atan % 70’e yakın hesabın, emniyet kayıtlarınca FETÖ, PKK, DHKPC iltisaklı olduğunun tespiti ise zaten fazla söze hacet bırakmıyor. Kısaca 2023 seçimlerine giden yolda, Sn. Erdoğan’ın yara almasının, DIŞARIDA EN ÇOK KİMLERİN İŞİNE YARADIĞINA da buradan bakmakta yarar var. Yoksa terör örgütleriyle aynı dili kullanan tiplerin, içeride Devlete meydan okuması hiç normal değildir. Tabi tam da böyle bir demde, sokağı işaret edecek bir fütursuzluk sergilemeleri de… Anlaşılan BİRİLERİNİN YEDİRDİĞİ YÜREKTEN, cesaret aldıkları muhakkak… O sebeple parti, pırtı, kimlik, ideoloji ayırmaksızın tüm vatanseverlerin, mevcut durumu görerek tavır alması günümüz itibarıyla hayati konumdadır. Öyle ki herkesin; SN. ERDOĞAN NEZDİNDE, BAĞIMSIZ KARAR ALAN TÜRKİYE’NİN HEDEF ALINDIĞINI artık kavraması elzemdir. Devletimizin de terör örgütlerinin, çetelerin, dış istihbarat servislerinin vb. organizasyonların, “İÇ ÇATIŞMA” dâhil her türlü melanetine karşı, “SAVUNMA”dan ziyade taarruza geçmesi tek çıkar yol hükmündedir. Çünkü bu işin bir MİLLİ GÜVENLİK, vatanın beraberlik ve bütünlüğü meselesi olduğu açık ve nettir… Ve yeni bir dünya kurulurken, laf oyunlarıyla, zihin bulandırmalarla, çirkef kurgularla, ideolojik kin ve öfkelerle, zaman kaybedecek bir lüksümüz ise hiç yoktur. Bilmem anlatabildim mi? Lütfen anlayanlar, anlamayanlara anlatsın…