Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.23
Gram Altın
2960.19
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Mart 2019

Anlamsız ''Yeni Parti'' tartışmaları

Bu “yeni parti” muhabbeti başladığında şöyle bir kulak kabartmıştım.

Konuşmuştum da birileriyle, “Ne yapmak isteniyor?” diye.

“Yeni parti ekibi”ne dair “kulis” muhabbetlerinde bolca ismi geçen “Usta Politikacı”yı rahatsız ederek “güncelleme” yaptım.

“Söylenenlerin çoğu spekülasyondan ibaret”miş.

Böyle dedi ama…

Şunu da söylemedi değil:

“Memleket, günün birinde CHP zihniyetinin eline düşmesin diye ‘fikri’ egzersizler yapmaktan da zarar gelmez.

Bizim fikrimiz de soruldu, özetle, “Bölünmek çare değil, inşallah seçimden sonra müspet gelişmeler olur. Kaynak kodları çok farklı olanlar bile bir araya gelebiliyor da, aynı iklimde yetişmiş, aynı çatı altında mücadele etmiş insanlar mı gelemeyecek?.. Memleketi CHP zihniyetinin eline teslim etmemenin çaresi bölünmek değil, birlikte hareket etmektir” yollu bir şeyler söyledik.

Kısmet.

Aslında, herkes farkında ki, Sayın Erdoğan’a yönelik “vatandaş teveccühü”nde kayda değer bir eksilme yok.

AK Parti teşkilat birimlerindeki birtakım “olumsuzluklar” ile Recep Tayyip Erdoğan net bir şekilde ayırt ediliyor.

Memleket evlâtlarının en az yarısı, Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında Türkiye’nin, daha da önemlisi İslâm Alemi’nin hedef alındığını düşünüyor.

Sayın Erdoğan, bugün “yeni bir parti” kuracak olsa en az yüzde 50’yi alır gibi. AK Parti ile Lider’i arasında böylesine büyük bir fark var.

Ben, “Erdoğan minderde oldukça ve ekonominin çarkları döndükçe o alanda yeni bir parti için zemin olmayacağını” düşünenlerdenim.

İster içeriden bakın ister dışarıdan, tartışma anlamsız; ben de bu yazıyı anlamsızlığı vurgulamak için kaleme aldım.

Anlamsız zira, Türkiye önümüzdeki süreçte “ekonomisini” iyi bir şekilde yönetebilir, kaynak sıkıntısı çekmez, “işsizliğin büyümesine” engel olabilir, vatandaşı “ekonomik bakımdan” memnun edebilirse “yeni”ler için zemin oluşmaz.

Tersi olursa, “hane halkı ekonomisi” iyice zora girerse, “yeni arayışlar” hız kazanır.

Rahmetli Menderes’i iktidara getiren faktörler arasında elbette, tek parti zihniyetinin “Mukaddesât Karşıtlığı” vardı ama daha da belirleyici mesele, vatandaşın ekonomik sıkıntılarının tahammül edilemez boyutlara ulaşmasıydı.

Dayanılamaz vergi zulmü vardı o dönemlerde, yük gariban vatandaşa, özellikle de “köylü”ye bindiriliyordu…

“Varsıl Takımı”na dokunmayan, dokunamayan CHP İktidarı, yoksulların boğazını sıktıkça sıkıyor, nefes alamaz hale getiriyordu.

Ürüne daha tarladayken “tahmin”e göre vergi koyan “şahna”ların (zamanın vergi memurları) geleceğine dair duyum, köylü tarafından “kara haber” olarak nitelendiriliyor ve “Eyvah yine aç kaldık!” paniğine yol açıyordu.

Memleketin “sıradan” evlâtları açtı ve Türkiyemiz bugünün Somali’sinden besbeter haldeydi.

Eski CHP’li Rahmetli Menderes, büyük bir “ekonomik kriz”, “işsizlik ve aşsızlık” ile “vergi zulmü” tablosunun üzerine geldi ve oradan yürüdü.

Konjonktür de, “hazır” olanı destekledi.

Sayın Erdoğan da benzeri faktörlerin etkisiyle geldi iktidara; mukaddesat karşıtlarının zulümleri ve daha da önemlisi ekonomik krizler, “yenilikçi hareket”e zemin hazırladı.

Tabii, bu zemini değerlendirebilmek için bir de “başarılarıyla kendisini ispatlamış karizmatik bir lider” lâzımdı, o “şart” da yerinde olduğundan işlem tamamlanabildi.

Bugün “yeni parti” için ismi geçenlerden hangisi kendisini başarılarıyla ne kadar ispatlamıştır ve ne kadar “karizmatik”tir, değerlendirmek gerek.

“HANE HALKI EKONOMİSİ DÜZGÜNSE MACERA ARANMAZ!”

Her neyse, ben dönüp dolaşıp “ekonomi”ye geleceğim, zira, bir Sayın Bakan’ın ifade ettiği gibi, vatandaşın buzdolabı doluysa mesele yoktur, boş ise ne söylesen boştur.

Efendim;

Hane halkının ekonomisi düzgün gidiyorsa, çalışmaya niyetli vatan evlâtları rahatlıkla iş bulabiliyorsa, günün şartlarına münasip olan yaşam şartları sürdürülebiliyorsa, “değişimlerden ürkmek” gibi bir “ihtiyatlı tavra” sahip olan insanoğlu, maceraya atılmaz.

Bugüne kadar hangi siyasi hareket başarı kazanmışsa, bir adım gerisinde mutlaka “ekonomik sıkıntılar” vardır.

Şimdi…

Anlamsız “yeni parti” tartışmalarına geliyorum:

Ekonominin 2019-2023 aralığında nasıl bir seyir izleyeceğini kestirebiliyor olsaydım, “yeni parti”nin nasıl karşılanacağını ifade etme imkânı bulurdum.

Bu bir.

Bir de…

“Yeni parti” denince akla hep “malûm” isimler geliyor, tartışmalar onlar etrafında dönüyor.

Oysa…

Bugün hiç gündemde olmayan ya da gündemin kenarında köşesinde duran bir başka “siyasi oluşum” da güç kazanabilir…

Zamanın ve ağır sorumluluklarının aşındırıcı etkilerinden uzak kalmış, “yerli ve milli” bir yapı da iddialı hale gelebilir, belli mi olur!..

BİR BAKMIŞSINIZ, CHP “İYİCE” BÖLÜNMÜŞ!..

Bu arada…

Bitirmeden CHP zihniyetinin “hesaplarına” da şöyle bir temas etmiş olayım.

Bu takım, “AK Parti tabanı bölünürse, bize gün doğar!” hesabında ama boş hesaplar bunlar.

Rotasız gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez.

Ontolojik sıkıntıları olan bir yapının “salt konjonktür etkisiyle” ipi göğüslemesi beklenemez.

Sende bir şeyler olacak ve konjonktür de işine yarayacak.

Dolayısıyla…

Buradan CHP’ye ekmek çıkmaz.

Ha, CHP bölünür mü, o alandaki partilere gün doğar mı, onu bilemem…

“Bölünsün” diye bakarken bölünmüşsünüz, olmaz mı ya!..