Ankara'ya Değil Sana Geliyoruz
15 Temmuz 2016 mel'un darbe girişiminin sene-i devriyesinde güzel ülkemizin güzel şehirlerini ve güzel şehitlerini ziyaret etme kararı aldık. Çocuklarımızı da yanımıza alıp onları bu ulvi davaya ortak etmek istemiştim. İlk durağımız Kahramanmaraş idi.
Bu şehir adı üstünde Kurtuluş Savaşı'ndan beri rüştünü ispat eden bir şehir. Buraya gelip de Sütçü imam'ı yad etmeden de olmazdı. Bununla birlikte bu şehirde yaşayan edebiyat ve ilim ehli insanlarla hasbıhal etmek istemiş, onların mel'un ve malum darbe girişime karşı nasıl bir edebi üslup geliştirdiklerini ve bundan sonra da milleti aydınlatmak adına ne gibi çalışmalar yapacaklarını öğrenmek istiyordum.Yine onlar vasıtasıyla yakınları şehit olmuş aileleri ziyaret edip onların canlı hikayelerini genç nesillere edebi bir üslupla ulaştırmaktı.
Maraş'ta iken ilk ulaşmaya çalıştığım zat Merhum Akif İnan üstadımızın kardeşi Mustafa İnan beydi. Kendisinin İstanbul'a gittiğini bilgisini telefonla öğrendim. Daha sonra yakın bir zaman öncesinde Maraş'a göç etmiş ve bu şehir, şairler beldesidir bildirisine imza atan şair dostum Tayyip Atmaca ağabeyi aramıştım. Onun da telefonu bir türlü cevap vermedi aramalarıma. Daha sonra öğrendiğime göre kendisi Azat Azerbaycan'a bir ziyarette bulunmuş. O münasebetle telefonuma cevap almamıştım. İkinci gün şair Yasin Mortaş ve şayet İstanbul'da değilse şiirimizin duayeni, beyaz atlı prensi Bahaddin Karakoç ile bir araya geleceğiz. Üçüncü gün ve diğer dostlar ve Yedi Güzel Adamın hatırasını yad etmek üzere Maraş Lisesi'ne gideceğiz.
Bu program ve planlama içerisinde iken Niğde'ye de geleceğimizi öğrenen kıymetli dostum şair Mehmet Baş beni aramıştı. Konuşmamız sırasında kendisi şu cümleyi kullanmış. "Siz Ankara'ya giderken....'' Hemen sözünü kesip üstadım biz Ankara'ya gitmiyoruz, sana geliyoruz.
Önce şaşırmıştı genç dostumuz. Çünkü 15 Temmuz programları Ankara'da yapıldığını biliyordu. Yakın dönem öncesinde şair Cevat Akkanat'ın önderliğinde Ankara'da darbeye karşı şiirler okunacak. Oraya şairler çağrılmıştı. Kendisi benim de o programa davetli olduğumu düşünüyordu.
Ankara, ancak bu şehir darda olduğunda biz hatırlanırız demiştim dostuma. Ankara'nın edebiyat ortamı olarak son dönem İstanbullaştığını söyledim bu genç dostumuza. Bu nedenle 15 Temmuz gününü Anadolu'nun ücra köşelerinde yad etmek ve birbirimize sahiplenmek daha önemli olduğunu düşünüyorum. Mesela 15 Temmuz'da Şehid Ömer Halisdemir'in mezarı başında Fatihalar ve Yasinler okuyarak girmek güzel değil mi?
Zaten programı yapan kıymetli dostumuz Cevat Akkanat, daha önceleri İstanbul'a karşı Anadolu ediplerinin güçlü sesi olarak duruyordu. Hatta İstanbul'a gittiğinde Üsküdar'da kalıyordu. Burası Anadolu kokuyor diye. Cevat Beyin "İşgale'e Direnen Şiirler" programı her nedense Bursa'da değil Anakara'da yapılacak olması acaba Ankara'nın başkent olmasından dolayı bütün şairler buraya daha rahat ulaşabilecek olması mıydı? Bilemiyoruz...
Ankara'da şairler şiirlerini okuyadursunlar. Biz Anadolu'da 15 Temmuz'u meydanlarda anlatacağız. Bu kurtuluş gününü bize armağan eden kahramanların hikayesini dinleyecek ve anlatacağız. Çünkü hala 15 Temmuz'da ne oldu bilemeyen insanlarımız var. Bu kadar şehit bu kadar gazi ortada var. Bedeli çok ağır ödedik. Gerçek manada inancımızı, hayatımızı muhafaza etmek için şehit düşen bedenler Anadolu'nun bir çok yerinde yatıyor. Evet Ankara'da Anadolu'nun bir şehri. Orada da şehitlerimiz yatıyor. Fakat Anadolu'nun bir şehrinden Ankara'ya gitmek ve yahut da başkaları tarafından Ankara'ya gittiğinizin biliniyor olması değişik bir hal alıyor.