Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Haziran 2021

Ankara kriterleri yazılacak

Türkiye’nin siyasi iklimi çok değişken...

Dünya, küresel iklim değişikliğini gündemine almış çözüme dönük adımları bir bir atarken Türkiye’nin siyaset iklimindeki değişiklik çözümden uzak bir şekilde adeta küresele meydan okuyor.

İçte ve dışta yaşanan gelişmelerin bu ruh hali üzerinde etkisi büyük.

Avrupa’ya bakalım...

Avrupa Birliği Zirvesi’nde Türkiye’ye yönelik kararlarda Suriyeli göçmenlere 3 milyar avroluk para yardımı yapılması kararı AB’nin, Türkiye ile ilişkileri hangi sorunlara indirgediğini gösteriyor.

Türkiye ise Batılıların eline yüzüne bulaştırdığı Suriye melesini ve şimdi de Afganistan çıkmazını emanet alarak Batılıların dağınıklığını topluyor.

Bu sırada ise Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Türkiye’yi gerek AB gerek ise Akdeniz’deki diğer girişimler üzerinden arkadan vurma çabası durmaksızın devam ediyor.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan’ın 1988 tarihli Atina Mutabakat Muhtırasına uymayarak turizm sezonu olan 15 Haziran ile 15 Eylül tarihleri arasında Ege Denizinde tatbikat yapılmasının kabul edilemez olduğunu söyledi.

“Yüzümüze gülüyorlar ama arkadan iş çeviriyorlar” vurgusu yaptı.

Atina yönetimi, ülkelerini ABD ve Fransa’nın silah pazarı ve askeri üssü konumuna getirdi.

Şu anda Türkiye’ye karşı her türlü güç dengesinin içinde yer alıyorlar.

Durum şu:

Yunanistan, Avrupa Birliği’ne üye olması ve Birlik kararları gereği ortak karar alınması zorunluluğunu Türkiye’nin aleyhine düşmanca bir biçimde kullanıyor.

Türkiye ile yaşadığı tüm problemlerde AB üzerinden Türkiye’ye havuç ve sopa taktiği uygulayarak kazanım elde etmeye çalışıyor.

Peki koca koca devletlerin de yer aldığı AB, neden bir ülkenin çıkarlarını Birlik çıkarları haline getiriyor?

Nedenini söyleyeyim.

Avrupa’da yapılan anketlerde AB üyesi ülkelerdeki insanlar Türkiye’den gelebilecek bir tehdidin Rusya’dan bile daha fazla olduğuna inanıyorlar.

Çünkü Avrupalı siyasiler oy için kolaya kaçarak popülizm ve fanatik milliyetçilik bayrağını açıyorlar.

Zaman zaman biz de bu tarz siyaset yapıyoruz.

Avrupa Birliği bazen bizim için Hristiyan Kulübü bazen de “Muasır Medeniyetler Seviyesi” oluyor.

Hangi dönem hangisi olacağının kararını Yunanistan’ın kışkırtmalarına uyduğumuz zaman aslında biz vermiş oluyoruz.

Avrupa Birliği her toplantısında Türkiye’ye olan ihtiyacını yineliyor.

Çok önemsediğiniz bir devleti niye kapıda süründürürsünüz ki?

Aslında mesele epey karışık...

Devletlerin çıkarları ile ilkeleri o kadar iç içe geçmiş ki neyin gerçekten liberal-demokratik bir anlayış neyin ise güç mücadelesi olduğunu anlamak oldukça zor hale geldi.

Oyun içinde oyun kuruluyor ve bu oyunlar defalarca tekrar tekrar oynatılıyor.

Sonra biz AB’ye kızıyoruz ve “Kopenhag Kriterlerini Ankara Kriterleri yaparız ve devam ederiz” diyoruz.

Artık içte de dışta da bir olmamıza yarayacak Ankara kriterleri sürecini başlatma vakti geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 24 Haziran itibarıyla milletvekilleriyle tekrar toplantılara başladı.

İlk toplantısında da verdiği talimatla yeni anayasa sürecinde Milletvekillerine “Sahip çıkın” masajıyla önemli bir görev verdi.

İşte tam da Ankara Kriterlerini yazmanın zamanı geldi.

HDP’nin kapatılması üzerine yapılan seçim hesaplarının yer aldığı bir gündemde gel de anayasa yap yapabilirsen.

Ama olmak zorunda...

Bu anayasa büyük bir dönemeç.

Türkiye bunu başarmak zorunda.

Açık ve şeffaf yöntemleri siyasetimizin olmazsa olmazı haline getirmek zorundayız.

Bakınız bir şeffaflık örneği daha geldi.

CHP’nin İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil partisinden istifa ederek İşçi Partisine geçti.

Kadıgil bu kararını, “Bugün itibariyle, inandığım değerleri açıkça ve yüksek sesle savunmak için, dünya görüşüme daha yakın gördüğüm bir partiye, Türkiye İşçi Partisi’ne katılıyorum” ifadesiyle duyurdu.

Anlaşılan Kadıgil’in inandığı değerler artık CHP’de bulunmuyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aynı duruşu sürdürecek olursa Muharrem İnce’nin Genel Başkanı olduğu Memleket Partisi ile Mustafa Sarıgül'ün Genel Başkanı olduğu Türkiye Değişim Partisi üye artıracağa benziyor.

En somut gerçek: CHP, Deniz Baykal'ın bıraktığından çok başka bir yerde...