Ankara Halk Ekmek'teki zulüm
Mansur Yavaş döneminde işten çıkarılanların yanısıra, mobing suretiyle çalışanları canından bezdirmelerin haddi de hesabı da yok.
Halk Ekmek’te 50’ye yakın çalışan daha
ücretsiz izne sevk edildi. Bu “izne ayırma” zorunlu olup işten
çıkarılmanın farklı bir şekilde adlandırılmasıdır.
Hayır yani, Halk Ekmek’te ihtiyaç
duyulmuyorsa ve bu çalışanlar başka birimlerde değerlendirilselerdi kötü niyet
aramaz ve yapılanlara zulüm demezdim, lakin çıkarılanların yerine CHP, İP ve
HDP merkezlerinden verilen isimler alınıyorsa buna söylenecek söz bulmakta
zorlanıyorum.
Zorunlu izne ayrılanlar haklı ama mağdur. Bu
haksızlığa itiraz ettiler, sendikanın girişimleriyle ilgili bakanlık müfettiş
görevlendiriyor, müfettişler konu hakkında raporhazırlıyorlar:ücretsiz
izin uygulaması haksızlıktır…
Ama kime anlatasın? Seni muhatap alan yok,
çünkü mesele ihtiyaç falan değil, Melih Gökçek zamanında alınanların
cezalandırılmasıdır söz konusu olan…
CHP Belediyeciliği denince işten çıkarılanların
mütedeyyin insanlar olduğu akıllara geliyordu ve bunudoğru bulmasak da yadırgamıyorduk
lakin CHP zihniyetinde olmadığını bildiğimiz Mansur Yavaş döneminde milliyetçi,
dindar, vatansever ve işini en iyi şekilde yapma gayretinde olanların işten
çıkarılmalarını yadırgadık. Çünkü Mansur Yavaş CHP’den aday olup seçilse de
yetiştiği, olgunlaştığı ve aidiyetiyle övündüğü milliyetçi camianın terbiyesine
sahip. Bu terbiyeyi alan birisinin makam ve mevkii ne olursa olsun terör örgütü
sempatizanlarının (belki de aralarında terör örgütü elemanı olanları bile
vardır) mobingleriyle çalışanları işten çıkarmaz, ücretsiz izinle terbiye etmez
ve bu çalışanların işine son verdikten sonra onların yerine bırakın dini imanı,
insanlıktan nasipsiz militanları doldurmazdı ama Sayın Mansur Yavaş’a bunu da
yaptırdılar.
Bir okuyucum yazmış:
“Bize uygulanan, mobingden öte bir şeydir.
Sosyal medya hesaplarımızdan fotoğraflarımızı alıp, FETÖ’cülerin yaptığı gibi montajladıktan
sonra ahlaksız bir şekilde paylaşıyorlar. Ve bizi, ‘istifa etmezseniz dahasını
yapacağız’ diye tehdit ediyorlar.”
Bir diğeri:
“Tek suçumuz kendi aramızda FETÖ hakkında, PKK
hakkında olumsuz konuşmalarımız. Bu konuşmalarımız kaydedilerek Ankara
Büyükşehir Belediyesi’nin kimi yetkilileri ile paylaşıldıktan sonra hakkımızda
hüküm veriliyor” diyor…
Biz İBB’de PKK’lıların etkin olduklarını
biliyorduk lakin aynı şeyi ABB için duyduğumda doğrusu inanmak istemedik.
Maalesef güvendiğim isimlerden, “Orada da CHP kılıklı hatta Atatürk rozetli
FETÖ, DHKP-C ve PKK sempatizanı pek çok kişi ile karşılaştık” şeklinde
yakınmalar duyduk.
Bayan bir çalışan ise, “Yıldırmak için
oradan oraya sürdüler, yoğun bir mobingle yapamayacağım görevlere göndermek
suretiyle üzerime geldiler.Ak Partili olmak bir hakaretmiş gibi suçlandım, defaatle
sorguya çekildim. En son insanları fişlemem istendi yapmadım. Sonra fişleme,
mobing listelerinde ismimiz sosyal medya hesaplarında yayınlandı…”
Bu tür mobing ve fişlemeleri kendi el yazısı
ile yazan Adnan M.K’ya ait belgeleri incelediğimde CHP’nin nasıl bir kin ve
nefretle işe başladığını görebiliyoruz.Mahkeme kararları, müfettiş raporlarının
dikkate alınmaması kimsenin hakkı ve haddi değil.
Burada seçimlerden önce CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Namus sözü veriyorum, hiçbir çalışan işten
atılmayacak…” sözlerini adeta onun suratına çarparak çalışanları işten
atmak, ancak CHP Belediyeciliğine ve Kılıçdaroğlu’nun namus anlayışına
yakışırdı.
Ya Mansur Bey?
Dedim ya, Mansur Yavaş’tan beklemiyorduk,
demek ki işin içinde, HDP milletvekillerinin meclis kürsüsünde ve başka
yerlerde söyledikleri varmış: O koltuğun diyetini vermek…
Bu, Ankara için felaket demek. Ankaralıların
ne demek istediğimi anladıkları vakit inşaallah geç olmaz.
Kimsenin ekmeği ile oynamayın,
Ama haysiyetiyle, şerefiyle sakın ha
oynamayın, sakın ha!